Ertesi gün okul vardı ama Laura raporluydu ayrıca fena halde şifayı da kapmıştı. İlaçları bırakmış,depresyona girmişti ve bu tümöre adeta "Ölmek istiyorum, büyüyebildiğin kadar büyü." demekdi. Gerçi Laura da farklı bir şey istemiyordu. Ross döndüğü gün Mia ile el ele çıkmıştı havaalanından. Bu da Laura'ya çok fazla koymuştu.
Tümör beyninde değil de kalbindeymiş gibi hissetmişti adeta. Ayrıca Ross her işine Mia'yı da davet etmesi işini çok daha zorlaştırıyordu.
Artık herkes öğrenmişti ayrıldıklarını,şaşırmayan bir tek Rydel olmuştu. "Değişmeye başlamıştı zaten,artık o 'Ross' değil,o Ross Lynch." demişti ve açikçası doğruyu söylüyordu artık, o ünlülerden olmuştu Ross. Değişmiş ve etrafındakilere zarar vermeye başlamıştı ama en çok zararı kendisine veriyordu.
Günler böyle su gibi akıp gidiyordu ama Laura'nın en acılı günü bugün olmuştu. Sete geldiğinde karşısında Mia olmasıydı çok güzel olurdu. Onları öyle görünce zar zor topladığı hayat enerjisi çekilmişti, kalbi un ufak olmuştu. Hatırlattı kendine; O senin sevgilin değil artık. Zaten canını yakan da bu olmamış mıydı? Artık sevgili değillerdi. Kendini odasına da zar zor atabilmişti. Midesi bulanmaya başlamıştı. Sanki o aşk kelebekleri dışarı çıkmak istermişçesine midesinden tepeye yükselmişti ve yanında o gün yediği yemekleri de getirmişti.Bir kaç mililitre kanı da unutmayalım...
Akşam olduğunda ise Ross karşısına geçmiş gözlerinin içine bakmaya başlamıştı,bir an sanki gözlerinde ufak bir kıvılcım çakmış gibiydi ama hemen de sönmüştü. Tabii umutlar da. "Ne istiyorsun Ross?" demişti Laura,sesini yeterince soğuk tutmaya çalışarak. "Sadece...senaryoyu vermek için gelmiştim." dedi Ross ve oradan uzaklaşarak Mia'nın yanına gitti. Laura ise mırıldandı;"Teşekkürler."
******
Ross duygularından emin değildi. Laura mıydı,Mia mı? Mia olmasını istiyordu yani onu seviyordu değil mi?Ama bir yandan o gün o belirsiz renkte gözlere bakınca bir şey olmuştu, kelebekler havalanmaya,kalbi sıkışmaya başlamıştı. Midesi aşık,kalbi ise pişman olduğunu söylüyordu ama nafile... Ross inanmak istediğine inanıyordu ve yanlışa. Keşke şu film denen lanet şey hiç olmasaydı da Laura ile olan güzel ilişkileri devam etseydi. Saçmalama, dedi kendine Mia'yı seviyorsun. Ama neye yarar,kalp bu söz geçmez ancak mantığına anlatırdı ama kalbini yenemezdi.
Evet,ailesi ile arası bozuktu,eski sevgilisini unutamamıştı. Ve evet kendisine çok fazla zarar veriyordu. Mesela bugün olduğu gibi;setten gelmişti ve kafasında yine aynı sorular vardı. Kendini banyoya atıp uzun uzun aynaya bakmıştı. İğrenç bir adamsın, neden yaşıyorsun? Pislik olarak herkese zarar veriyorsun,yaşama daha iyi! demişti kendine. Kafasında o kadar çok sesin içinden bunu duymuştu. Belki gerçekten ölmek istiyordu belki Laura'ya olan aşk düşüncelerinden kaçmak. Bedeni,beyninden önce hareket etmişti ve aynaya geçirmişti yumruğu.Ayna bir anda kırılırken Ross'un yumruk yaptığı eli kanamaya başlamıştı. Kırılan aunadan çıkan ses düşüncelerini bastırmamış,aksine daha güçlendirmişti. Hadi,al parçalardan birini ve sapla bedenine. Evde olan yok zaten,burada sessizce ölür gidersin. Bunu istiyorsun,burada ölmek istiyorsun! Ama tam aksi yönde bir ses daha duymuştu;
-Sen mutlu musun?
-Sen olmayınca ne kadar olabilirsem.Peki sen? Laura ve kendi sesiydi. Bir kaç ay önce turnedeyken (bkz:Söz mü?23.bölüm) konuştukları zamanlardan biriydi. Laura onsuz mutlu olamıyordu,o da onsuz mutlu olamıyordu ama inkar ediyordu. Yere eğildi ve keskin bir cam parçası aldı ve karnına göre çevirdi. Kararını vermişti. Elini uzaklaştırdı hızlı bitirecekti bu işi. Hızla yaklaştırdı elini,tam saplanacakken durmuştu. Çünkü onu duymuştu. Küçük bir çığlıkla düşme sesi duymuştu. Elindeki parça yere düştü ve hemen banyodan çıktı. O yere yığılmıştı ve başını ovalıyordu. Hemen yanına çömelip "İyi misin?" dedi. O panikle sevgili olmadıklarını unutmuştu. Yüzünü ovuçladı ve dudaklarına aşk dolu,şevkatli ve yumuşak bir öpücük kondurdu. İçindeki kelebekler öyle bir uçmuştu ki... Ancak geri çekilip onun şaşkın yüzünü görünce hatırlamıştı. "Özür dilerim.Ben bir anda şey olmadığımızı unuttum." dedi gergince ensesini ovalarken. Diğer eliyle de hâlâ çenesini kavradığı için foyası meydana çıkmıştı. Ayağa kalktı ve aşağı indi,buz alıp gelecekti. Oysa Laura'nın neden orada olduğunu sorgulamamıştı, tek istediği onun burada olmasıydı. Buzu eline aldığında karnında bir ıslaklık hissetti, tişörtünü kaldırdığında cam parçasının hafif de olsa karnına saplandığını gördü. Ağzından küçük bir küfür savurup üst kata çıktı. Laura hâlâ olayın şokuyla olduğu yerde yatıyordu. Yanına çömelip buzu hafifçe başına koydu ve tişörtündeki kan lekesi belli olmadın diye arkasını döndü. İçinden bir çok küfür savururken hâlâ yaptığı şey için kızıyordu kendine, APTAL! Seni sevmediğini söylemişti şimdi ne bok yiyeceksin?! "Ross?" dedi yavaşça Laura. "Ben iyiyim ama sen bana iki dakikalığına döner misin?" Ross ne yapacaktı? Yaptığı o kadar çok boktan şey vardı ki bunları nasıl düzeltebilirdi? Sesine yenik düşmüştü ve arkasına döndü. Tabii tişörtü kan lekeleriyle ortaya çıkmıştı. Ama o acı hissetmiyordu o güzel gözlerinde kaybolmuştu. "Ne yaptın kendine?" dedi şaşkınlıkla. Ross sanki duymamıştı onu,o güzel gözleri diplere sürüklüyordu onu,ra en derinliklere,kalbine. Laura, buzu yere bıraktı ve onun arkasına geçti. Kollarını koltukaltlarına yerleştirip onu kaldırmaya çalıştı. Tabii beden eşitsizliği yüzünden becerememişti. Bu sefer Ross onu kıramayıp ayağa kalktı ve Laura'nın onu istediği yere götürmesine izin verdi. Odasına gelmişlerdi,onu yatağa oturtup ilk yardım çantasını almaya gitti. Geldiğinde elinde batikon ve gazlı bez vardı. Yanına oturdu ve tişörtünü kaldırdı. Ross'un midesindeki kelebekler yaralı olmasına rağmen uçuştular. Kaç atdan aonra ona dokunması hem de bunu bilerek yapması aşkını tekrar alevlendirdi. Laura ise pansumana odaklanmıştı oysa Ross,ona bakmaktan başka bir şey yapmıyordu,yapamıyordu. Batikon yaraya değdiğinde hafif bir gerileme olmuştu ama Laura ona tekrar yaklaşmıştı ve pansumana devam etti. Bu sefer Ross geri çekilmemişti. Laura pansumanı bitirdikten sonra gazlı pez ile yarayı kapadı. Sıra eline gelmişti. "Elini ver." dedi ama sesi kızgın yerine şefkatliydi. Ross,biraz şaşırmıştı ama elini uzattı. Laura buna da pansuman yaptıktan sonra sargı nezi ile sardı. Başını kaldırdığında ise burun buruna gelmişlerdi. Cidden burun burunaydılar. Ross'un gözlerinin içi gülüyordu resmen. Onu öpmek için bir hamlr yaptı ve dudaklarını birleştirdi. Karşılık geleceğini tahmin etmiyordu,hem de hiç. Ama gelmişti,Laura da onu öpüyordu. Uzun bir süre öpüştüler,sonunda Laura bitirmişti öpücüğü. Geri çekilince yüzündeki gülümsemeyi hem görebiliyor hem de hissedebiliyordu. "Biliyorsun, Mia ile ayrılman gerek." dedi. Ross 'evet' anlamında başını salladı. Yüzünde olan ellerini dudaklarında gezdirdi. "Dudaklarını çok özlemişim." dedi ve biraz geri çekilip üzerindeki tişörtü bir çırpıda yere attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL AŞK
RomantizmBu bir Raura hikayesidir ve aşkın üzücü ve neşeli yanlarını anlatır,Bu benim ilk hikayem sayılmaz ama burada yeni.Umarım beğenirsiniz, lütfen düşüncelerinizi açıklayın. Benim için çok önemliler.Ayrıca hikaye tutarsa bazen günde iki bölüm yayınlarım...