37

297 12 10
                                    

 Güneş ışınları beyaz perdenin arasından içeri sızıyordu. Laura uyanmak istemiyordu. Ama bugün okul vardı,mecburdu. Yatağında yavaşça doğruldu ve odasını süzdü. Evde tekti, ablası sete gitmişti. Dolabının kapağını yavaşça kendine çekti, içine boş boş bakmaya başladı. Gözüne beyaz dar kotu, mavi yünlü kazağı ve siyah beresi takıldı. Elini onlara attı ve dışarı çıkardı. Yatağının üstüne atıp lavaboya ilerledi. Musluğu yavaşça çevirdi ve suyu avuçladı. Yüzüne vurduğunda su çok soğuk olduğundan biraz geriledi. Bu iş bitince üstünü değiştirdi ve aşağı indi. Kendine bir bardak su alıp ilaçlarını içti. Sonra da kendine bir tost yapıp kapıya ilerledi. Askıda olan montunu aldıktan sonra zımbalı siyah botları giyip kendini dışarı attı. Bahçeden çıktığında karşısında siyah spor araba görmeyi beklemiyordu. "Siyah arabalı sarışın bu zamanın tek prensesini okula bırakma şerefini üstlenebilir mi?" dedi Ros ve sırıttı. Laura güldü, "Siyah araba mı? Sarışın,beni güldürebilen tek kişisin ve bu yüzden seni çok seviyorum." dedi Laura ve onun yanına doğru ilerledi. "Buyurun prenses." dedi Ross, kapıyı açarken. Laura hafif tebessüm ederek arabaya bindi. Ross da yan koltuktaki yerini aldığında araba çalıştı. Yolda sohbet ediyorlardı ve radyodan gelen kısık ses müzik buna eşlik ediyordu. "Al bakalım." diyordu Laura,Ross'a tostundan bir parça uzatırken. Ross önce biraz inat etmişti ama Laura bazen çok inatçı oluyordu,bu yüzden kabul etmek zounda kalıyordu. "Hiç bu kadar güzel tost yememiştim prenses." diyordu. "Pazartesilerden nefret ediyorum." dedi Laura. Ross başını hafifçe sallayarak ona katıldı. "Bir hafta sonra sömestr tatili. Az kaldı yani." dedi sonra.

  "Değil mi? Çok güzel geçmesini istiyorum,birlikte olacağız değil mi?"

  "Sen istersin de olmaz mıyız benim güzel prensesim." dedi Ross arabayı perk ederken. Birlikte arabadan indiler ve okula doğru yürümeye başladılar. Henüz erkendi,bu yüzden fazla kişi yoktu. Ross,Laura'ya bakarak ilerliyordu,dolapların oraya gelmişlerdi ki anca gözlerini ondan ayırabilmişti. İkisi de ilk dersin kitabını aldı ve sınıfa ilerlediler. Sınıfa girip sıraya oturmuşlardılar ki kapıdan o  girdi. "Zeke!" dedi Ross kısık sesle. Laura,yere sabitlediği kafasını kaldırınca şok oldu. "Onun burada ne işi var?" dedi Ross'a doğru. Ross 'bilmiyorum' anlamında kafasını salladı. Zeke,yüzünde o gülümseme ile yanlarına geldi. "Merhaba çocuklar,sizin burada okuduğunuzu bilmiyordum!" dedi. Ross kısık bir sesle "Ya,tabii bilmiyordun." dedi. Laura ise hâlâ Zeke'e çok sinirliydi. "Bak şu en arka köşedeki sıra boş.Neden oraya oturmuyorsun?" dedi en arkadaki tozlanmış, örümcek ağlarıyla dolu sırayı gösterirken. "Üzgünüm," dedi Zeke. "Sevgilimle oturacağım." Sevgilim lafını iyice bastırarak söylemişti. Laura ona "Beni hiç ilgilendirmiyor." bakışı attıktan sonra önüne döndü.

  Bayan D. dersi anlatıyordu. Laura tüm dikkatini vererek onu dinliyordu. Ross da tüm dikkati olmasa dahi onu dinliyordu. Ders matematik olunca ancak bu kadardı. Bayan D. tahtaya bir problem yazmıştı ve gönüllü arıyordu. Zeke,sıranın altına doğru kaymaya başlamıştı. Matematik onun en kötü olduğu dersdi. "Zeke!" dedi Bayan D. Zeke'in ağzından ufak bir küfür kaçarken tahtaya doğru ilerliyordu. Ross ise ne olacağını az çok tahmin ediyordu. Tahtadaki problem çok basitti. Sadece iki işleme gerek vardı ama Zeke afallamıştı. Bir türlü beceremiyordu. Bayan D. bile vazgeçmişti. "Başka gönüllü var mı? Mesala Ross,ne dersin?" dedi en sonunda. "Tabii ki Bayan D." dedi Ross ve tahtaya ilerledi. Zeke'in elinden tahta kalemini aldı ve o çok basit iki işlemi yaptı. Normal birisinin havalanması gerekirdi ama Ross sadece sırasına geçmekle yetindi.

                               ******1 hafta sonra*************

 "Hazır mısın?" dedi Ross,Laura'ya bakarak. Laura 'evet' anlamında başını salladı. Elini tuttu ve "Biz kesinlikle deliyiz." dedi ve koşmaya başladılar. Atlarken Ross "Bu kötü bir fikir!" diye bağırmıştı ama artık sudaydılar. "Bunu yaptığınıza gerçekten inanamıyorum!" diyordu Rydel. Hem gülüyordu hem de şaşkındı. Ross ve Laura yüzüye çıkmışlardı. Ross saçlarını geriye atarken söylendi. "Bunu yapmamızı söyleyen sizdiniz." Laura ise yüzündeki suları atmakla meşgüldü. "Gerçekten yapacağıınızı bilmiyorduk ama bir yandan iyi oldu. Hâlâ o günü hatırlıyorum." dedi Rocky. Ama neredeyse gülmekten söylediği hiçbir şey anlaşılmamıştı. Riker ve Ryland gülmekten birbirlerinin üstündeydiler. "Çocuk haklı. Şişe çevirmece de nereden çıkmıştı?" dedi Ellington. O da bu oyunda kurban gitmişti.Rocky yüzünden kafasından aşağı koca bir kova buz gibi su dökmüştü. "Hem kışın ortasında neden hep suyla ilgili bir şeyler istediniz?" Rocky bilmiş bilmiş "Cesaret demiyecekdin, ben mi dedim sana git cesaret seç diye?!" dedi. Laura sohbetlerini böldü. "Cesaret diyen Ross'du. Benim ne suçum vardı?" Ross hariç hepsi gülmeye başlamıştı. Riker gülmesinin arasında o cümleyi söyledi. "Lynch sevgilisi olmak zordur." Ve Vanessa'nın beline attı elini. "Ha demek bana da bunlardan olacaktı?" dedi ama o da ciddi olamıyordu. İkisi de gülmelerine ara verip küçük bir öpücük verdiler birbirlerine. Laura dayanamadı. "Abim ve ablamın çıkması yetmezmiş gib önümde öpüşüyorlar." Ross da ona katılmıştı. "Hadi," dedi Rydel. "Üçünüz de birer sıcak duş alıyorsunuz." Ell,Ross ve Laura'yı gösteriyordu. Kimse buna itiraz etmedi.

                          *****************

"Hâlâ hastanelerden yanıt almaya çalışıyorum ama isteklerimizin gittiğinden bile emin değilim." dedi Bayan Penny. Üç kız, onu oturmuş dinliyordu. Dışarıda ise Riker,Ell ve Rocky onları bekliyordu. Ross ise evde Ryland ile ne olduğunu bilmeden telefonu ile oyalanıyordu. Yarın 14 Şubat'tı ve ona bir sürpriz yapmalıydı. Ve aklında o müthiş fikiri ile dışarı çıktı. Ama üstünde kısa kollu penyesi vardı. Dolayısıyla donmuştu. Anahtar ile tekrar içeri girip montunu aldıktan sonra tekrar dışarı çıktı. Ryland ise onun bu haline gülüyordu.

                     -----

 Yeni bölüm geldi. Umarım beğendiniz, yarın ya da salı günü yazacağım.Siz harikasınız...

GÜZEL AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin