59. Bölüm

152 14 0
                                    

   "Hey," dedi bir ses kulağının dibinde. "Sen iyi misin, dostum? Solmuş gözüküyorsun da." Lynn, suratında endişeli bir ifade ile yanına oturdu ve tek elini sağ omzuna attı. "Değilim," dedi, Ross neredeyse ağlamaklı bir sesle. "Lanet olsun, iyi filan değilim! Canım acıyor!" diye bağırdı sonra da. "Laura bana yalan söylediğinde nasıl iyi olabilirim, Tanrı aşkına! O, benim sevdiğim kadındı be!"
    "Hey, tamam. Sakin ol biraz, dertleşmek istersen ben buradayım, adamım."
     Ross, iki-üç dakikalığına bekledi. Dertleşmek mi? Cidden mi? Daha önemlisi neden Lynn yapıyordu, arkadaş bile değillerdi ki?
      "Neden yapıyorsun?" dedi. "Arkadaş bile değiliz, Lynn. Neden?" dedi. Lynn'ın yüzünden birçok ifade geçti:korku, şaşkınlık, pişmanlık, suçluluk, utanç... Ama hâlâ ne diyeceğini bilemiyormuş gibiydi. "B-ben," dedi kekeleyerek. "Arkadaşın o-olmak istiyorum, Ross." dedi uzun bir sürenin ardından. Ross sinirle güldü. "Neden istiyorsun?" diye sordu tekrar, sesindeki öfkeyi zar zor zapttederek. "Neden!"
     "Çünkü..." dedi, Lynn ani bir öfkeyle. "... Kendimi suçlu hissediyorum, anladın mı beni! Sen orada ölüm-kalım savaşı verirken Laura'nın... Laura'nın umrunda olmaması canımı sıktı!" Sesi yavaştan alçaldı. "Sen iyi birisin, Ross. Farkında bile olmadan bana çok yardım ettin. Yemekhane, giyinme odası, yakantop, hizmetli deposu... Bana yardım ettin, hatırlıyor musun bilmiyorum ama iyi biri olduğumu, sadece kendim gibi davranmamı söyleyip dururdun, Ross."
     Ve birkaç şimşek daha...
     "Yardım edin, lütfen! Orada kimse yok mu?" diyen çocuğun bağırışları hizmetli deposundan geliyordu. Ross'un adımları depoya doğru yöneldi.
     Kapının başına gelince bağırışlara yumruk sesleri de eklendi. "Lütfen, n-nefes alamıyorum." Birkaç güçlü yumruk. PAT PAT PAT.
      "Tamam," dedi, Ross, sesini duyurmak için yükseltirken. "Seni oradan çıkaracağım, sadece kapıdan uzak dur!" diyerek geriye açıldı. Kapının kilidine tekme attı ve kapı KÜT diye geriye doğru açıldı.
¤¤¤
      "Ne oldu, kızım. Hiç gerek duymadığın boxerın mı kayboldu?" dedi okulun 'havalı grubu' ve iğrenç kahkalar attılar. Lynn, kızarıp bozarmıştı. Bu insanlar neden bu kadar acımasızdı? Duygularına ve seçimlerine saygı göstermeye çabalamıyorlardı bile!
      "Rahat bırak onu, Usher!" dedi, Ross. Lynn'ın içi kıpırdadı, bir kurtarıcısı vardı.
        Usher kahkaha attı. "Vay vay vay, bakın kimler buradaymış? Ne oldu, Ross, kız arkadaşını mı özledin?" Biraz daha kahkaha doldu soyunma odasına.
       "Seni görmeye gelmedim, Usher. Merak etme. Ben dostumu kurtarmaya gelmiştim. Izninle." dedi ve Usher'ın yüzünde patlayan gülüşü ile yanından geçti ve elindeki boxerı Lynn'a uzattı.
          "Teşekkürler," diye mırıldandı, Lynn.
¤¤¤
        "Ops!" dedi, Usher sahte bir şaşkınlıkla ve elindeki yemeğe benzeyen şeyi Lynn'ın başından aşağı boşalttı. Lynn, baştan aşağa salçayla-salça olduğunu umuyordu- bulandı. Ağzını açtı ama gerisin geri tekrar kapadı. Bunun tadı berbattı!
         "Bakın," diye bağırdı Usher'ın yanındaki çocuklardan biri. "Kızımız baştan ayağa kıpkırmızı oldu!" Lynn için bu çok kötüydü, onun için fazla...
        "N'oldu Jacky, bakıyorum da hayalet görmüş gibi bembeyaz kedildin. Yoksa benden mi korktun?" dedi Ross'un sesi ve Jack un ve süt karışımı bir şeye bulanmıştı. "Bunun ne olduğunu bilmiyorum ve iyi birşey olmadığı kedin. Bundan başka isteyen varsa aptallık edip burada kalır!" Sesi tüm yemekhanede yankılanmıştı ve herkes çil yavrusu gibi ortalığa dağılmıştı.
        Lynn, üstündeki salçaya şükretti yoksa ciddi anlamda kızardığını herkes görebilirdi. "Teşekkürler," diye mırıldandı.
¤¤¤
    "Hey, muhallebi çocuğu! Suratının dağılmasını zevkle izleyeceğim." dedi, Usher ve topu avucuna vurdu. Lynn, istemsiz bir şekilde irkildi. Çıkan ses âdeta "Kaç kurtar kendini!" diyordu.
        Omzunda hissettiği elle öyle bir irkildi ki neredeyse tavana değecekti. "Korkma," dedi, Ross yüzündeki o sıcak gülümsemeyle. "Sana zarar vermelerine izin vermeyeceğim."
         Koçun düdüğü herkesi yerine geçirdi. Lynn, ilk beş dakika idare edebilmişti ama sonra bir tek o ve iki kişi kalmıştı: Ross ve Laura.
        Top, tüm hızıyla yüzüne gelecekken biri önüne atladı ve topu tutarak ayağa kalktı. Ross gülümsedi ve arkasını döndüğü gibi iki kişiyi şişledi.
         Lynn, duymayacağını bildiği halde "Teşekkürler," diye mırıldandı. Ross arkasını döndü, gözünü kırparak "Birşey değil." dedi.
          "Olduğum kişi yüzünden başıma gelmeyen kalmadı, Ross. Bu yüzden farklı bir kişilik seçtim. Bana kötü davrandıkları gibi ben de onlara kötü davrandım. Bir pislik olmayı seçtim, eşcinsel olmaktan daha iyi karşılandı. Insanlar böyle, Ross, bir pislik olabilirsin,çenelerini açmazlar; eşcinsel olursun, çenelerini kapatmazlar." Bir süre bekledi. Sanki doğru kelimeleri bulamıyordu.
           Sonsuzluk gibi geçen dakikaların ardından sonunda "Saçma ve yetersiz kalacak ama ben, sana yaptığım her kötü şey için özür dilerim."
         Ross, elini omzuna koydu ve sıktı. Arkadaşça bir yaklaşımdı bu. "Sana göre birini elbette ki bulacaksın, Lynn. Ama ben sadece senin dostun olacağım, senin için, yardıma ihtiyacın olduğu zaman orada olacağım." dedi ve gülümsedi. Lynn da istemsiz bir şekilde gülümsedi. Kafasını yavaşça sağa sola salladı. "Senden hoşlanmıyorum, Ross. Hatta Laura ile yakışıyorsunuz ama ona dikkat et. Yani kötü biri olduğundan değil, hatta o, çok iyi biri ama sanki birşeylere karşı zorunluluk hissediyor gibi." Sonra da yanından uzaklaştı.
         Birşeylere karşı zorunluluk hissediyor gibi mi? Neye karşı? Laura, neye karşı zorunluluk hissetmek zorundaydı?

         Kapıyı kırarcasına yumruklamaya başladı. Hepsinin hesabını vermesi gerekiyordu. Yaptığı her şey için. Iyi kötü, saçma düzgün... Sevdiği kadını dönüştürdüğü şey için hesap vermesi gerekiyordu.
             "Ne var be!" diye açıldı kapı ve kızılımsı saçları görüş alanına girdi.
            Ross'un gözleri direk karnına indi. Ciddi anlamda karnı burnundaydı. Doğruyu söylemişti.
              Onu hızlıca iterek içeri girdi ve arkasında kalan kapıyı hızlıca kapadı. "SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN!?" dedi. Ela gözleri öfkeden siyaha dönmüştü neredeyse. "Ne yapmışım yaa?" dedi, Ashley şaşkınca. "Sen," dedi âdeta tıslayarak. "Sen ne yaptığını gayet iyi biliyorsun!" Sesi bir nebze olsa da kısılmamıştı.

GÜZEL AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin