Dalgalarla savaşmak Ross'un hoşuna gidiyordu. Sanki denizin efendisi kendisiymiş gibi hissediyordu. Ama bir filmden ibaretti.
"Hey Ross!Bugün bir şeyler yapmak ister misin?" Ross arkasını döndüğünde karşısında Mia vardı. "Tabii,7 gibi gelirim."
Metalik bir ses hayatınızı mahvedebilir mi? Büyük ihtimalle hayır ama bugün öyle olmayacak gibiydi. Tabii bunların hiçbirini Laura bilmiyordu,ne de olsa Amerika'da.
Kapı çaldığında Laura karşısında koca bir buket beklemiyordu ama Ross ona söylemişti. Bu çiçekler ondandı. Laura'nın içini biraz da olsa umut sarmıştı. Çünkü Ross yaklaşık 1 haftadır ona ne mesaj atmıştı ne de aramıştı. Gerçi çiçekler de pek bir şeye benzemiyordu ama yine umut ya... Kart da vardı üstünde yazansa iki cümle;Özür dilerim. Seni seviyorum. Eski çiçeklere yazdığı şeyler kartlara sığmazdı ama şimdi sadece iki cümlecik yazmıştı. Laura bunları da diğerlerinin yanına koydu,sonra geçen hafta gelen çiçeğin üstündeki kartı aldı. Sevgilim,seni o kadar çok özledim ki filmlerden nefret etmeye başladım. Keşke yanında olmanın bir yolunu bulabilseydim ama ne yapacaksın...Seni boş olduğum her zaman arayacağım. "Tabii ya, arayacaksın!" dedi Laura sinirlerine hakim olamayarak. Zaten evde tekti. Odasına çıktı ve kendini yatağa attı. Sinirini geçirmesi için çığlık attı,tabii yastık susturucu görevi görmüstü. Gözlerini kapadı,her zman olduğu gibi onu rahatlatmıştı. İnsan nedense hep gözlerini kapardı. Korktuğunda,sinirlendiğinde,acı çektiğinde,mutlu olduğunda, ağladığında, sevdiğini öptüğünde,kokusunu içine çektiğinde,sarıldığında. Hep gözlerini kapar,neden mi? Gözleri kapamak bir kaçış yoludur. Öldüğünde de gözleri kapalıdır insanın. Bu da insana gözlerini kapaması için yeterince sebep verir zaten. Ama Laura daha fazla dayanamadı,kendini yatağından attığı gibi sahile yürümeye başladı. Açık bir yere ihtiyacı vardı,duvarlar üstüne üstüne geliyordu artık. Deniz iyi gelebilirdi ama daha da kötü yapabilirdi.
Kahkahalar her türlü yerden yükseliyordu. Ross o kadar çok eğleniyordu ki o anda gözü Mia'dan başka hiçbir şey görmüyordu. Ona aşık olmaya başlamıştı,ah kimi kandırıyordu ona aşık olmuştu işte. Ama Laura vardı,oysa o anda yoktu. Ross, sevgilisi olduğunu unutmuştu.
Yemek bitip otel odalarının oraya geldiklerinde Ross bir tuhaf olmuştu. Mia ona gülümseyerek bakıyordu ve o anda gözüne çok güzel gözüküyordu. Yavaşça ona doğru yaklaştı. Evet bunu istiyordu. Biraz daha yaklaştı,Mia da yaklaşıyordu. Yüzlerinin arasında bir kaç santim vardı. Ross biraz daha yaklaştı,artık dudakları birbirine değiyordu. Küçük bir öpücükden sonra Ross kendi odasına girip yatağa atladı. "Bugün hayatımın en gü... en karışık günü!"Ancak o zaman hatırlamıştı Laura'yı. Telefonunu aldı eline. Bir kaç cümle ve yolla...
İşte o hayatını mahvedecek metalik ses gelmişti. Laura,Ross'dan mesaj var diye sevinmişti ama okuyunca ölmek istiyordu. Ben ayrılmak istiyorum,bunun seninle âlâkası yok. Sorun benim başkasına karşı birşeyler hissediyorum,umarım anlayışla karşılarsın. Laura neredeyse bayılacaktı,bayılması da o kadar zor değildi zaten. Klavyedeki harfleri tuşladı. Senden nefret ediyorum. Oysa ondan nefret etmiyordu, Hâlâ aşıktı ona,ama onun öyle bilmesini istiyordu. Güçlü olmalıydı.
"Laura!İlaçların nerede?" Rydel bağırıyordu. "Ben ilaçlarımı içtim!" Laura odasından çıkmamıştı,1 hafta olmuştu. Yalan da söylüyordu,ilaç içmeyi bırakmıştı. Ve ayrıldıklarını kimse bilmiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL AŞK
Roman d'amourBu bir Raura hikayesidir ve aşkın üzücü ve neşeli yanlarını anlatır,Bu benim ilk hikayem sayılmaz ama burada yeni.Umarım beğenirsiniz, lütfen düşüncelerinizi açıklayın. Benim için çok önemliler.Ayrıca hikaye tutarsa bazen günde iki bölüm yayınlarım...