Noel Arifesi (32.bölüm)

387 13 8
                                    

Günler Laura için aynı geçmişti. Kartopu savaşları, kardan adamlar, kayak merkezleri. Arkadaşlarla eğlence işte. Ross için de aynıydı. Konserler, hayran çığlıkları, televizyon programları, otobüs yolculukları, eşek şakaları, kardeş kavgaları... Bu böyle gider ve uzardı. Ama ikisi de birbirlerini  çok özlüyordu.

                                                              **Noel Arifesi**

 İşte o gün gelmişti;Noel'den önceki gün.O günler nasıl geçmişti anlamamıştım ama mutluydum. Ertesi gün Ross'lar geri geliyordu. Sevgilimi çok özledim, keşke Noel'de burada olsalar. Ama yapacak bir şey yok. Siz Noel'i ne kadar çok seviyorsunuz bilmem ama ben şu ilahilerden nefret ediyorum. Tama hoşlar ama durmadan aynı şeyler, kafamın içinde durmadan çalan bir ses kaydı varmış gibi oluyor. Çok sinir bozucu.

                                                          *******************

 "Ross! Kalk yoksa seni almadan yola çıkarız!" Bu Rydel'ın sesiydi. "Ne yolculuğu? Yola yarın çıkacağız." dedim, çok uykum vardı. "Sürpriz! Yola bugün çıkıyoruz, sabaha karşı New York'ta oluruz." dedi. Afalladım. "Yine mi eşek şakası? Gerçekten bak, artık şaka kaldıracak halim kalmadı, zaten sabrım da kalmadı. Şu iki günü uyuyarak geçirmek istiyorum." dedim. Uyandığımda sevgilimi görmek için. Onu o kadar çok özledim ki... İlk defa Noel'den nefret ediyorum. "Şaka değil, hadi diyelim bana inanmıyorsun uçak sesini de duymuyorsun?" dedi. Haklıydı, zaten bavullar dün toplanmıştı. Şimdi anlaşıldı. Yataktan hızlı bir şekilde doğruldum."Bekle beni sevgilim!" deyiverdim. Rydel kahkaha atarak beni dışarı sürükledi. Uçak bizi bekliyordu, sonunda New York'a geri dönüyorduk. Hayatıma geri dönüyordum. Benim her şeyim oradaydı. Bir Hollywood Yıldızı olabilirim ama ben hâlâ aynı benim. Değişmek istemiyorum. Çünkü biliyorum; değişirsem etrafımdaki herkes,her şey hatta ben bile zarar göreceğim. Laura'yı, ailemi, hayranlarımı beni rol model olarak alan herkesi incitecektim. "Rydel," dedim. "Sana söz vereceğim ve eğer Hollywood Büyüsü beni etkiler ve değişmeye başlarsam bu sözümü bana hatırlat." Suratı tuhaf bir hâl almıştı. "Tamam." dedi. "Asla bir büyüye kapılıp, etrafımdakilere ve kendime zarar vermemeye, asla ve asla değişmemeye söz veriyorum."dedim. Rydel hafifçe tebessüm etti. Sanırım bu hoşuna gitmişti, umarım sözümü unutmam.

                                                           *****************

 "Laura!" diyerek boynuma atladı Raini. Tekrar set başlamıştı. Bugün 2. sezon için dekorlar, mekanlar ve biz değişiyorduk. Calum ve kostümcümüz yeni kostümleri konuşuyordu, Raini ise yönetmenimiz ile senaryolara göz atıyordu; ben ise kuaför koltuğundaydım. Sarı röflelerim belirginleştiriliyordu. Yüzümde hafif bir makyaj vardı. Etraf değişiyordu, yeni elemanlar alınmıştı. Bu elemanlar arasında Zeke adında bir çocuk vardı. Bütün kızlar ona salyalarını akıta akıta bakıyorlardı. Bazı erkekler ise onun gibi olmak için elinden gelenin en iyisini yapıyorlardı. Zeke şöyle tanımlanırdı; yaklaşık 1.85 boyunda, neredeyse vücudunun her yeri kasla kaplıydı, saçları siyah ve hafif yukarı kaldırılmıştı, gözleri mavinin bile mavisiydi ayrıca harika bir giyim tarzı vardı. Bizim yeni kamera şefimizdi. Gözünüzü ondan ayırın ve 3 saniye içinde tekrar bakın etrafında ondan fazla kız oluyordu. Hatta bazen sevgilisi olan kızlar bile etrafında pervane oluyordu. Ben hariç, asla başkasına bakmam. Kuaförde işim bitmişti, ben de odamda bir yandan sıcak çikolatamı yudumlarken bir yanda kitap okuyordum. Dışarıda kar tüm şiddetiyle yağıyordu, hava canımı sıkmıştı. Ben de bizimkilerin yanına indim. Zeke, bütün kızları başını toplamıştı ama Raini ve Calum onu hiç takmadan konuşuyorlardı. Ben de yanlarına gittim. "Eee, ne yapıyorsunuz burada aşk kuşları?" dedim ikisi de kızardı. Raini bir şey diyecekti ama bir erkek onu engelledi. "Ben Zeke, sen de sanırım Laura oluyorsun." Nereden çıktı bu ya?!! Yavaşça ona döndüm. 32 diş gülümsüyordu. "Evet. Başka sorun yoksa bak orada seni hayranların bekliyor." diyerek onu tersledim. Hâlâ gülümsüyordu. "Onlar umurumda değil. Tek umurumda olan sensin." dedi. Calum yumruklarını sıkmıştı. Onu kolumla durdurdum. "Afedersin ama sen de benim umurumda değilsin. Benim bir sevgilim var." dedim. "Calum senin arkadaşın sanıyordum." dedi. "Evet,"dedim. Gıcığıma gidiyordu bu çocuk. "Zamanı geldiğinde sevgilim ile tanışırsın. Şimdi hadi eyvallah koçum." dedim ve ona el salladım. Tabii ki alaycı bir tavırla. Hâlâ gülümserken uzaklaştı ve önüne ilk gelen kıza çıkma teklifi etti. Komikti, hem de fazlasıyla. Kendince beni kıskandıracaktı. Gerizekâlıdan başka bir şey değil. 

Set bitmişti ben de eve gelmiş dinleniyordum. Elimde kahve vardı ve dışarıyı izliyordum. Her yer bembeyaz olmuştu ve sokak lambaları üstlerini hafif bir turunculuğa boyuyordu. Odama çıktım ve kendimi yatağıma attım. Yarın okul tatildi ama set vardı. Şu tanışma faslı daha bitmemişti. Yarın ayrıca Noel'di ve Ross'lar yola çıkacaktı. Onları çok özledim. Rydel, beni sapasağlam bulduğuna çok sevinecekti. Ah, lanet olsun! İlaçları unuttum.

                                                             ********************

 "Eee, New York'a yaklaşmak iyi geldi mi sarışın?" dedi Ell. "Hey, orada dur bakalım küçük adam. Laura'dan başka kimse bana sarışın diyemez ama evet iyi geldi." dedim. Ell hafifçe gülümsedi. "Öyle olsun sarı civciv." diyerek yanıma oturdu. "Bu olabilir." dedim. Sabahın beşi olmanın verdiği güneş uçağın camlarından hafifçe içeri sızıyordu. Arka koltukta Riker ve Rydel, bir önümüzde de Rocky ve Ryland üst üste uyuya kalmıştı. Ell nasıl uyumamıştı anlamadım. Ama fark etmezdi. Arkasına döndü ve Rydel'a baktı. Sonra önüne dönüp "Melek gibi." dedi. "Evet, herkes için sevgilisi öyle ama ablam diye değil gerçekten melek gibi."dedim. Hafifçe güldü. "Laura da öyle, inan bana." dedi. Sanki bana bir şey ima etmek istiyordu. Ama fazla takmadım. Yarım saat filan geçmişti, Ell, omzumda uyuya kalmıştı. Ben de onunda başında uyuyakalmışım. Rydel uyandırdı bizi. Giderken de  fısıldadı. "Çok tatlıydınız." Eve gelmiştik. New York, değişmişti. Çok fazla kar vardı ve her bir sokakta kardan adamlar boy gösteriyordu. "Evim evim,güze evim." dedi Riker kapıdan içeri girdiğinde. Odama çıktım,saat 10 gibiydi. Calum mesaj atmıştı. "Geldiniz mi? Geldiyseniz beni ara." Ne yapayım? Onu aradım. "Kanka," dedi. "Bugün 12'de sette ol. Çekimlere başlayabiliriz. Unutmadan hoşgeldin Ross." dedi ve telefonu kapadı. Konuşmama izin vermemişti ve sanki peşinde biri varmış gibi çıkıyordu sesi. Büyük ihtimalle Raini kovalıyordu. Laura'yı aramayı planlıyordum ama vazgeçtim. Ona sette sürpriz yapacağım.

 İşte koca A&A seti önümde duruyor. Tabela kar olmuştu ama onu çok net tanıyordum. Sesizce içeri girdim. Harika! Laura'nın arkası bana dönük ve karşısında Calum var. Calum tam benim geldiğimi söyleyecekti ama ona 'sus' işareti yaptım. Sinsice Laura'nın arkasına yaklaştım ve onu belinden tutup havaya kaldırarak bir kaç tur döndürdüm. Şaşırmıştı ve ufak bir çığlık atmıştı. Onu yere bıraktığım anda arkasına döndü ve ve bunu kimin yaptığına baktı. Beni görünce şok oldu. Hemen boynuma atladı ve beni sıkıca sıktı. Neredeyse nefes alamayacaktım. Sonra beni bıraktı ve yüzüme bakmaya başladı. Yüzünü ve sesini çok özlemiştim. Yaklaştım ve onu öpmek için eğildim ama tıpkı eskisi gibi kulağımın dibinde megafon sesi bitti. "Ross da geldiğine göre tanışma faslı tamamlanabilir." Şu 'tanışma faslı' neydi? 'O ne?' der gibi Laura'ya baktım. Kevin çoktan gitmişti. "Sete yeni gelen elemanlarla tanışıyoruz..." dedi ve devam ediyordu ama onu dinleyemiyordum. O anda gözüme o çocuk takıldı. "Şu...şu çocuk kim?" dedim. Laura anlattığı şeyi kesip sorumu cevapladı. "Zeke, yeni kamera şefimiz." Zeke...Zeke Caster. Yanımıza geliyordu, sanırım o da beni tanıdı. "Ross Lynch! Hani şu bizim..." Hayır lakabımı söyleme! "...Sümüklü Ross." Lanet olsun! "Zeke Caster! Kız Düşkünü Zeke. Ne kadar değişmemişsin." dedim. Laura mırıldandı. "Kız düşkünü olduğu çok belli." Şaşırdım ama bozuntuya vermedim. Nasılsa o benim lakabıma gülmemişti. Hatta kimse gülmemişti. Ama ona 'kız düşkünü' dediğim an neredeyse tüm erkekler sevgilisi olan tüm kızlar onaylarmışçasına kafalarını sallamıştı. Demek tüm set onunla tanışmıştı. Aman ne iyi ama bir şeyi kaçırıyor;burası hâlâ benim krallığım. "Demek Laura ile tanışıyorsunuz. Ne kadar güzel." dedi ama sesi içine kaçmıştı. "Sana bahsettiğim sevgilim, Kız Düşkünü Zeke." dedi Laura. Demek ona da sarkmıştı dangalak. Seti onu düşünmemeye çalışarak geçirmiştim. Noel'imi mahvedemezdi.

 Yeni yıla sadece 30 saniye vardı. Laura'ya sarılmıştım ve onu bırakırken kafama bir şey çarptı. Bu Ökse Otu'ydu. "Sanırım," dedi Laura. "Seni öpmem gerekecek."dedim ve ona yaklaştım. Ona yaklaştıkça geri sayım başlamış ve devam ediyordu.10...9...8...7...6...5...4...3...2...1...ve Yeni yıl. Her taraftan havaii fişekler, komfetiler ve çığlıklar yükseliyordu. Ama ben onları umursamadan Laura'yı öpüyordum. Dudaklarını çok özlemiştim...

                               -----

Biliyorum çok ama çok geç geldi. Umarım affedilecek kadar uzundu eğer değilse işte affettirecek bir haber. Bilmiyorum fark ettiniz mi ama Ross'un son fotoğraflarında anahtarlı kolyesi vardı. Bence bu onlar yeniden çıkmaya başladı demek ama siz ne düşünürsünüz bilmem. Umarım bu haber moralinizi düzeltti. Siz harikasınız.

GÜZEL AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin