Yeni Hayat (49. Bölüm)

234 14 9
                                    

Sabahın geldiğini güneşin ilk ışıklarının yüzüne vurmasından anlamıştı.

En nefret ettiği şeydi sabah kalkmak,o kadar sinir bozucuydu ki güneşi fırlatıp atmak istiyordu. Ölüme en yakın,en az acı veren şeyden uyandırıyordu nasılsa. Ve Ross uykunun kutsal sayılmasını istiyordu,ve bu inanışı ilk kabul edebilirdi.

"Ross,hadi gel bi'tanem. Laura geldi." Tabii bir de Laura vardı.

"Geliyorum!" Yataktan adeta fırladı,gerçek anlamda. Üstünde t-shirt yoktu. Yerde duran beyaz bir t-shirt buldu ve üstüne geçirdi. (Ne kadar dağınık olduğunu zaten biliyorsunuz.) Merdivenleri yuvarlanmadan inebildi ama ucunda kalakaldı. Koltukta Rydel ile oturuyorlardı,onun yüzü bir meleği andırıyordu. Onun yüzünü burada saatlerce kıpırdamadan izliyebilirdi. Tek santim yerini değiştirmeden.

Kahverengi saçları uçlarına doğru açılıyordu,badem gözlerinin rengi belli olamıyordu. Ela ya da kahverengi?

"Ross?" dedi Laura. Düşüncelere veya hayallere dalmasını ve oradan çıkabilmesini sağlayan oydu. Ne büyük ironi. "Efendim?" dedi yürümeye devam ederken. Koltuğa, Laura'nın yanına oturdu ve ellerini avuçlarının içine alarak öptü. Laura hafifçe gülümsedi,bir an dünya duracak sandı Ross. Gülümsemesi her acıyı dindirecek gibiydi.

"Seni özledim,"dedi Laura. "Ve seni seviyorum." Ross elinde olmadan gülümsedi, gerçek bir gülümseme. "Ben de." diyebildi. "Ben de seni çok seviyorum." Bu sefer o gülümsedi. "Öhöm" diye bir öksürük sesi geldi. Gözlerini birbirlerinden çekip Rydel'a çevirdiler. Kızgın olmaya çalışıyor gibiydi ama gözlerinde büyúk bir neşe ve şefkat vardı. "En azından odaya çıkın böylece ben de yemek yapabilirim." Ross gülümsedi ve Laura'yı ellerinden tutarak odasına çıkardı. Laura gülerek peşinden geliyordu

Odaya geldiklerinde Ross sırıttı. "Aklından ne geçiyor senin?" dedi Laura ama ne olduğunu biliyordu. Ross elini yanağına koydu ve yavaşça okşamaya başladı. "Çikolata yemek istiyorum." dedi.

"Aşağıda olacaktı."

"Ama ben o çikolataları istemiyorum."

"Hangileri istiyorsun?"

"Senin dudaklarındakileri." dedi Ross. Eğilip dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Laura gülümsedi. Bunu dudaklarının altında gerilen dudaklardan anlıyordu.

Ama sonra gülümseme kayboldu, beraberinde birçok duyguyla birlikte. O duyguların yerini tutku aldı.

Laura, saçlarını okşamaya başladı. Ellerinin saçlarına dokunuşu iyi hissettiriyordu. Sonra ise ince parmakları saçlarını kavradı ve yumuşak bir hareketle çekti. Bu Ross'un devam etmesi için cesaret verdi. Onu duvara doğru yürüttü ve duvara yasladı. Sonra da sertçe öpmeye başladı. Laura dudaklarını araladığında Ross yavaşça üst dudağını ısırdı. Laura'dan küçük bir inilti çıktı. Ross durdu ve dudaklarını ayırdı. Alınlarını yasladı, ve nefeslerini düzenlemeye çalıştılar. "Ölmek istemiyorum,senin ilkim olmanı istiyorum ayrıca sonum." dedi Laura. Ross hafifçe gülümsedi.

"Ben de bunları istiyorum ve inan bana ölmeyeceksin Laura. Türkiye'ye birlikte gideceğiz ve birlikte döneceğiz."

Laura bedeni sayesinde kenardan çıktı ve yatağa oturdu.

"Buna inanmıyorum, öleceğimi hissediyorum,Ross. Bu çok tuhaf, sanki Tanrı bana olacakları söylemiş gibi. Öleceğim ve kimse bunu engelleyemiyor. Ross kabul et,bensiz bir hayata alışman lazım. Yanında olmama bile hata ve bencillik, o gün her şeyi bitirdiğimizi sanıyordum ama olmadı; bir şekilde öğrendin ve o gün sana tekrar 'git' diyemedim. Lanet olsun ki burada olmakla sadece sana eziyet ediyorum. Şu an yanındayım ama çok yakında olamayacağım. Ross...bana söz ver. Bana söz ver:Ben öldüğümde hayatına devam edeceksin,yeni kızlarla tanışıp onlara şans vereceksin. Mesela Jennifer ile çık,kız seni cidden seviyor. Tamam mı?" dedi ve yataktan kalkıp yine yanına geldi. "Söz veriyor musun,söz veriyor musun aşkım?" dedi tekrar. Ross başını iki yana salladı. "Söz ver, lütfen. Sana yalvarıyorum sevgilim,lütfen,bana söz ver." Ross tekrar iki yana salladı başını. "Sen ölmeyeceksin,hem diyelim öldün. Ben yaşayabilecek miyim,ruhum seninle ölmeyecek mi? Hayatıma devam edebilecek miyim sanıyorsun,Laura beni hiç mi tanımadın? Sana olan aşkımı nasıl bu kadar kolay unutabileceğimi sanıyorsun? Tekrar söylüyorum: Söz vermiyorum!" dedi Ross. Sona doğru sesi yükselmişti. Kolundan tuttu ama sıkı bir şekilde değil. "Gözlerime bak ve ne gördüğünü söyle." Laura,gözlerine baktı. "Korku,aşk,tutku ve biraz da acıma." dedi Laura.

"Acıma mı? Sana acıdığımı nasıl düşünürsün. Laura,ben seni çok seviyorum. Anla artık başkasını değil seni seviyorum." dedi Ross, sona doğru bu sefer sesi güçsüz çıkmıştı. Ona acıdığını nasıl düşünebilirdi. "Özür dilerim,ben... ne yapacağımı bir an kestiremedim, bana acımadığını biliyorum."dedi Laura. Ruh hali çok çabuk değişiyordu.
Ölmenin yan etkisi, dedi iç sedi. Ve lanet girsin ki haklıydı.

Laura burnunu çekti ve boştaki eliyle gözyaşlarını sildi.

"Üç gün sonra Ross,üç gün sonra yeni hayatın başlayacak." dedi Laura ama sesi iğneleyici değil daha çok üzgündü.

"Türkiye'ye,yani ameliyata iki sonra gidiyoruz ve..."sustu. Oysa Ross anlamıştı.
...Ertesi gün öleceğim. Sadece üç gün sonra yeni hayatın başlayacak.

"Sadece üç gün sonra yeni hayatın başlayacak."

Ross tekrar onu ne kadar iyi tanıdığını kanıtlamıştı ama şuan umrunda değildi.

Laura öleceğine inanıyordu.
Asıl sorun buydu...

GÜZEL AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin