Laura istemsizce kapıyı açtı.Sürpriz!
*******************************
"Hassiktir!Onun burada ne işi var?!"Kapıyı açmasıyla şok olması bir olmuştu.
-Selam bebeğim.
-Ya bi siktir git!Nerden bebeğin oluyorum ben senin?!
-Ne yani beni red mi ediyorsun?
-Seni hiç kabul etmemiştim ki Toby!
-Geçmişimizi unutma tatlım,diyerek ona yaklaştı.Elini beline sardı.Laura bağırıyordu. "İmdat!Yardım edin!"Bir yandan da ondan kacıyordu.Ama sesini duyabilecek tek kişi köpeği Velvet'dı ki sesini duymuş deli gibi havlıyordu,ama ne yaparsa yapsın onu kurtaramazdı.Zincirle bağlıydı.Ablası desen dokuzdan önce gelmez,saat ise 7.Sarışın şovalye turnede.Komşular yok.Tekti Laura ve kaçış yeri kalmamaya başlamıştı.Yavaş yavaş ona yaklaşıyordu Toby.Laura gözlerini kapamış yenilgiyi kabul etmişti.İyice yaklaşmıştı,korkuyordu Laura.Hem de çok fazla."Pat!!"Laura tek gözünü açtı.Karşısında Calum vardı.Rahatlamıştı Laura,hem de fazlasıyla.
-İyi misin?
-Evet,teşekkür ederim gelip beni kurtardığın için.Sen olmasaydın...
-Söylemene gerek yok ama bu kim?
-Gel otur,her şeyi anlatacağım,diyip onu koltuğa oturttu.
-Bu gördüğün hayvan benim eski sevgilim.Ama onunla isteyerek çıkmamıştım,tamamen beni zorladı.Bu arada senin burada ne işin var?
-Ross aradı.Sana ulaşamamış,bakmamı istedi.Ben de buraya yakındım,senin çığlıklarını duyunca da...İşte,bilirsin.İyi ki gelmişim.
-Evet ve teşekkür ederim beni koruduğun için,dedi Laura.O an telefonuna takıldı gözü. Ross'u araması gerektiğini de.Açtığında 20 cevapsız arama vardı.
-Prenses?Neredeydin,iki saattir seni arıyorum?
-Ee ben?Lavaboya gitmiştim,dedi yüzündeki o saçma ifadeyle.Calum ona iki başparmağını kaldırmış "İyi kurtardın."dercesine bakıyordu.
-Tamam,okula heden gitmedin? "İşte şimdi sıçtım!Ne diyeceğim?"
-Ben,okula giitmediiim.Çünkü biraz hastaydım.İki üç gün sonra giderim.
-Hasta mısın?Hani iyiydin,Laur bana neden yalan söylüyorsun?
-Yalan söylemiyorum,sadece öhöh biraz grip o kadar.
-Eğer o grip daha ilerlerse küçükhanım sen o zaman görürsün.
-Tamam öhöh,iyileşeceğim.Sonrakonuşuruz.
-Tamaaaam,görüşürüz,dediğinde Laura hemen telefonu kapattı.Toby uyanmaya başlamıştı.Calum ayağa kalktı ve bir yumrukla onu tekrar yere serdi.Sonra onu sırtına attı."İyi kurtardın,sonra görüşürüz."dedi.Kapıya geldiğinde Laura "Bu pisliği ne yapacaksın?"dedi.Yüzünde endişeli bir ifade vardı."Merak etme,bulurum ben bir çaresini."dedi ve yürümeye başladı Calum.Ne yapacağı belliydi,onu polislere teslim edecekti.Gelelim Laura'ya,yaşadığı olayın şokunu hâlâ atlatamamıştı.Yani az kalsın o piç yüzünden başına neler gelecekti.İyi Calum imdadına yetişmişti.Bunları düşünmek istemiyordu.Ross'un ona verdiği anahtarı aldı ve yürümeye başladı.İlaçları yanındaydı, telefonu yanındaydı.Şarjı doluydu.Kitabını almıştı.Bir süre yürüdü,sonra karşısına o küçük saray çıktı.Anahtar ile içeri girdi.Önce çiçekleri sulamaya başladı.Çok güzel kokuyordu hepsi.Sonra ise Ross'un odasına çıktı.Ne toplu ne de dağınıktı.Ortasında bir şeydi işte.Üstündeki süslü şeyleri çıkardı ve Ross'un en rahat eşyalarını giydi.Sonra kitabını alıp yatağa attı kendini.Sarışın kokuyordu buram buram.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL AŞK
RomanceBu bir Raura hikayesidir ve aşkın üzücü ve neşeli yanlarını anlatır,Bu benim ilk hikayem sayılmaz ama burada yeni.Umarım beğenirsiniz, lütfen düşüncelerinizi açıklayın. Benim için çok önemliler.Ayrıca hikaye tutarsa bazen günde iki bölüm yayınlarım...