Sonsuzluk İçin Kaç Dakika(18.bölüm)

441 18 6
                                    

Laura ile yağmurun altında öpüşüyprduk.Bu biraz uzun sürmüştü ama o röfleli kahverengi saçları,kısa boyu,yumuşak dudakları ve güzel gözleri yok mu?Onu her gördüğümde aşık oluyorum ya.Öpüşmeyi bıraktıktan sonra onu kucağıma aldım.Önce korkudan ellerini boynuma doladı.Güvenmeye başladığında bana yavaşça vurmaya başladı.Bir yandan çığlık atıyordu.Çok tatlıydı!Onu ağaç eve soktum yoksa fena hasta olacaktık.Koltuğa oturdum.Laura hâlâ kucağımdaydı.

-Sen tam bir pisliksin.

-Hey,bugün gidecek olan sevgiline böyle mi diyorsun?

-Evet ama sonra kendimi ona çok iyi affettirebiliyorum,dedi be beni öptü.

-Affettiniz mi bugün gidecek olan sevgilim.

-Hmmm,bir düşünelim...Evet affettim.

-Ross?

-Efendim prenses?

-Beni her gün arayacaksın değil mi?

-Her dakika,her gün,her gece.

-O zaman gelince seni ödüllendiririm.

-Öyle mi?dedim piç sırıtışımı yaparak.

-Yo hayır,öyle değil küçük beyefendi.

-Peki nasıl?

-Bir haftamı sadece sana ayırarak.Bu hoşuna gitti mi?

-Gitmez mi?Yeter ki sen ol!

-Tamam,şimdi ben saçımı kurutucağım.Sen burada beni bekle.

-Bekliyorum prenses,dedim ve koltuğa yayıldım.

                                         ***************************

  Lavaboya girdim ve çantamdan hemen ilaçlarımı çıkardım.İçmem gerekiyordu.İçtim ve saçlarımı kurutmaya başladım.Baya bi uğraştım.Ama kıyafetlerim hâlâ ıslaktı,yapacak bir şeyim yoktu.İçeri girdim,Ross uyumuştu.Sonra birden gözüme dolap takıldı.İçini açtım.İçi Ross'un eşyaları ve battaniyelerle doluydu.Aklıma üstümüzü değiştirmek geldi yoksa hasta olacaktık.Başka bir şey için değil!Dolabın içinden iki eşofman ve iki de kazak aldım.Ross öyle bir derin uyumuş ki...Şu anda gelsin ve bıçaklasınlar gene uyanmaz.Neyse,ilk başta üstündeki ıslak kazağını çıkardım ve kuru kazak giydirdim. Sonra pantalonunu çıkardım ve uzun sarı donunu gördüm.Tanrı'ya şükür uzundu.Hemen eşofmanı altına geçirdim ve üstünü örttüm.Onun her an uyanma riskine karşı ben lavaboda giyindim.Çıktığımda hâlâ uyuyordu.O benim sarışın meleğimdi.Hani melekler ölümsüz olur ya,işte o ölümsüz ama ben değilim.Çünkü ben melek değilim.Ross'u izlemeye başladım.O kadar güzel uyuyor ki.Sonsuza dek onu izliyebilirim ve öyle olacak.Ben öldüğümde asla Ross'un peşini bırakmayacağım.Baya bi uyudu.Yaklaşık iki saat filan.Ben ise çantamda kitap getirmiştim.Sabah Uykum,onu okuyordum.

"Her şeyin hep iyi devam etmesi diye bir şey yok hayatta...Ayrılıklar var içinde ölüm olan.Zaten ben bundan başkasına ayrılık demem.Canın,kanın olan insanları kaybetmek var.O zaman sorguluyor insa ,neden benim ailem dağıldı?Eee,herkesin annesi var.Baba diyorlar çocuklar.Ben neden bu kadar yalnız bırakıldım?

   Beraber geçirdiğin güzel günlerin değerini bilmelisin.Annenin pazar sabahı hazırladığı kahvaltıyı,babanın aldığı sıcak ekmeklerin kokusunun değerini bilmelisin. Sonra kaybettiğinde özlüyor insan.Ben yalnızım,diyorsun.Aradığım sevfili değil huzur, diyorsun.Baba,şu kızı seviyorum,istemeye gidelim diyememek nedir biliyor musin?Bunu söyleyecek bir baban olmaması.Kızın babasına baba diyememen...Diyemezsin ki oğlum. Senin gözlerin ağlamaya proglamlı."Daha fazla okuyamadım ve ağlamaya başladım.Bu yazar ne kadar iyi bir yazardı.O sırada Ross uyandı.Üstüne baktı,sonra piç piç gülümsedi.Sonra bana baktı.Yüzü düştü,yanıma geldi.Gözyaşlarımı sildi.

-Neyin var prenses,ne oldu sana?

-Hiç,sadece biraz üzüldüm o kadar.

-Emin misin?

-Eminim,sen neden uyandın sarışın?Ne güzel uyuyordun.

-Zaten bu gece gideceğim bir de uyuyarak mı geçireceğim?

-Ama çok güzel uyuyordun be sarışın.

-Gel beraber uyuyalım,dedi ve beni kucağına aldı ve koltuğa oturdu.Sonra da uzandık. Başımı göğsüme yasladım ve o anda uyuyakaldım.Çünkü o ilaçlar beni iyice halsizleştirmişti.

                                         ******************************

Laura,göğsümde uyuyakalmıştı.Saçları ile oynuyordum.O kadar güzel oyuyordu ki benim meleğim.Benim meleğim ölümsüzdu,hiç beni bırakmayacaktı.Hep benimle böyle yatacaktı.3-4 sene sonra belki de daha geniş bir yatakta,sevgilime sarılan küçük bir genç ve karnında ise 6 aylık kızımız.Laura'yı uyandırmamaya çalışarak saate baktım. 12 olmuştu.Hiç bozmadım,ona sarıldım ve uykuya daldım.

   9 olmuştu saat.Evde son hazırlıklar yapılıyordu.En çok ise Rydel ve ben üzgündük. Laura ile ayrı kalmak en çok bizi üzmüştü.11'de havaalınında olmamız gerekiyordu.Ben ise yatakta uzanmış tavana bakıyordum.Sonra telefonumu aldım elime,Laura'nın resimlerine bakıyordum.Meleğim benim ya.Melek gülüşlüm,melek saçlım,melek gibi masum sevgilim.Rydel geldi yanıma,oturdu.Saçlarımı okşadı.

-Laura ile vedalaştın mı?

-Evet,hem de çok güzel.

-Merak etme,2 ay fişek gibi gelir geçer.

-Ve geldiğimde meleğimi bulabileceğim.

-Evet.

-Ve benim meleğim ölümsüz.Beni hiçbir zaman bırakmayacak.

                                           *********Rydel anlatıyor********

Ross'un az önceki lafı yüreğime oturmuştu.Evet,Laura bir melekti ve ölümsüzdü ama bunu başarması gerekiyordu.Ölümsüz olmak onun elinde.O hastalığıni yenip kardeşimi haklı çıkaracak.O ölümsüz olacaktı.

                                            *********2 saat sonra*******

Havaalınındaydık.Uçağın gelmesine yarım saat filan vardı.Çok erken gelmiştik.Caféde oturuyorduk.Herkes bir konu bulmuş konuşuyordu ben ise telefonumda prensesimin resimlerine bakıyordum.Mesaj geldi;"Neredesin?"Laura atmıştı."Havaalınındaki caféde."diye geri yazdım."Dışarı çıksana bi."dedi.Biraz şaşırdım ama çıktım.Rydel arkamdan geliyordu ve pis pis sırıtıyordu.Tanrım!Laura!Onun burada ne işi var?!?Ben şoka girmişken benim boynuma atladı.Ona sarıldım.Sonra caféye geçtik.Herkes çok şaşırdı.Arkadan Vanessa gelmişti.Onu fark etmemiştim.Riker'ın yanına geldi ve onu öpmeye başladı abim.Iyhhh.İğrenç,tamam ben de yapıyorum ama iğrenç.İste böyle sohbet filan ettik.Saatin geç olmasının yanında özel havaalınında olduğumuz için etraf çok sakindi.Uçak gelmişti,eşyalar yavaş yavaş yerleştiriliyordu.Laura ile sarılıyorduk. Rydel bize bakıyordu,Vanessa da öyle.Laura biraz ağlıyordu.Benim ise gözlerim dolmuştu.Ellerimiz ellerimizdeydi,gözlerimiz ise gözlerimizde.

-Veda öpücüğüm yok mu?

-Var sarışın ama siz isterseniz.

-Şaka mı yapıyorsun prenses?Tabii ki istiyorum,dedim ve onu belinden kendime doğru çektim.Sonra onu film sahnelerindeki öpüşme vardır ya,heh işte öyle öpüşüyorduk.2 dakika boyunca öpüştük.

-2 ay için...

                                         *************************

-...2 dakika mı?dedi bana Ross."Evet."dedim sessizce.Ama o anda beliren tek soru beynimde;"Sonsuzluk için kaç dakika?"O sırada Ross kulağıma eğildi."Telefonuna bir kere bile ulaşamazsam turneyi bırakır ve yanına gelirim!"dedi.Hafifçe güldüm.Uçağa binerken ona bağırdım."Orada bir kıza bile yan gözle baksan benim haberim olur.Ona göre davran.5 tane kuşum var benim."dedim ağlamaklı sesimle ve güldüm hafifçe. Aklımda hâlâ aynı soru vardı; "Sonsuzluk için kaç dakika?"

                    -----

Sanırım kötü oldu zma bitmedi o sadece bir şakaydı ve size söz veriyorun 70 bölümü geçmeden bitirirsem kendim ağzıma sıçarım.Sevgiler İrem ve siz harika olanlar.

GÜZEL AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin