Sakura irkilerek uyandı. Hâlâ çıplak olduğunu fark edince çarşafı göğsüne bastırarak hızla doğruldu. Kendini toparlayıp Sasuke'nin yatağında uyanmanın şokunu atlattıktan sonra sağına baktığında Sasuke'nin gitmiş olduğunu gördü. Sakura'nın banyo olduğunu varsaydığı bir kapının altından gelen bir ışık vardı.
Panikleyen Sakura hızla yataktan fırladı ve kıyafetlerini giydi, onun yatak odasından kaçmadan önce bir şey unutmadığından emin olmak için etrafına bakındı. Şuan dün geceyi unutmuşçasına utanıyordu. Muhtemelen biraz uyuyabilmek için onun gitmesini bekleyemezdi. Ne de olsa bu, aralarındaki gerilimi biraz olsun hafifletmeye yönelik bir deneydi...
Peki neden daha iyi hissetmiyordu ki?
"Hey,"
Sakura arkasını döndüğünde mutfak tezgahının başında dikilen, şort ve tişört giymiş Sasuke'yi, kapıdan çıkmaya hazırlanırken onu izlerken buldu. "Aa, şey," diye başladı, ne diyeceğine dair hiçbir fikri yoktu. Düşüncelerini ve duygularını bilmiyordu. Daha önce kimse ile yatmamıştı ve sabahında nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. Özellikle bu kişi profesörü ise aklı tamamen durmuş gibiydi...
"Gidiyor musun?" diye sordu basitçe, sesi en ufak bir duyguyu bile vermiyordu.
"Ah, şey, ben..." Sakura anlamsızca kekeledi. Tam olarak ne diyordu daha doğrusu ne demek istiyordu.
Kısmen gözlerini kıstı, dudakları neredeyse belli belirsiz aşağı doğru kıvrıldı. Hiçbir şey söylemedi ve omuzlarını silkti, sonunda yoğun bakışlarını ondan çekip duvara baktı.
Tanrı aşkına ne haldelerdi. Dün geceden eser yoktu.
Ona başka bir şey söylemeden apartmandan kaçtı. Utancından ağlamaya başlamak üzereydi, gözleri çoktan dolmuştu.
Cep telefonuna bir bakış, ona neredeyse sabahın beşi olduğunu söyledi. Şansı yaver giderse, Ino onun gittiğini fark etmeden yurda geri dönebilirdi.
Eğer geri dönebilirse. Başı dönüyordu ve midesi düğüm düğüm olmuştu. Hocası için uygunsuz arzusunu hafifletmeye yönelik umutsuz bir girişim, yalnızca onu güçlendirmeye hizmet etmişti ve şimdi kendini her zamankinden daha mutsuz hissediyordu, daha doğrusu hiçbir şey hissetmiyordu. Tekrar onun kollarına sarılmak için her şeyini verirdi, birkaç saat önce yaptığı gibi onu sevdiğini duymak için.
Ama bir an düşündü. Bunu seks yaptığı her kıza söylüyor olabilirdi. Bir an için neden bana özel olsun ki diye düşündü. Daha sonra Tsunade'nin dediği aklına geldi; Sasuke daha önce hayatı boyunca bir kadın ile birlikte olmamıştı ve muhtemelen öpüşmemişti bile. Dün gece aklına geldi ve en azın onunda kendisi kadar çelimsiz olduğunu fark etti.
Yaptığı şeyden pişmanlık duymaya başlamıştı.
Kollarını beline sımsıkı sararken ve yatakhane odasına doğru soğuk yürüyüşe başlarken, mide bulandırıcı sıkıntı hissini yutmak için elinden geleni yaptı.
•
•
•
•
•Sasuke o gece bir lamba kırdı. Ve bir kupa. Ve onun çalar saati. Ve daha fazlası...
Her şeyden önce, bir öğrencinin beynine o kadar derinden girmesine izin vermesi tuhaftı. Onunla neredeyse bir saniye bile daha fazla olmak için her şeyin verirdi ama onu geri çekmeye bile çalışmadan kapıdan çıkıp gitmesine izin verdü yatağa.
Yaptığı saçma sapan dağınıklığa öfkeyle baktı, yatağa dönmeden önce temizlemek isteyip istemediğine karar verdi. Neden gitmişti? Gerçekten tek istediği bu muydu? Evinden ayrılırken onun düzensiz davranışlarını okuyamamıştı bile. Gerçekten ayrılmak istemediğini düşünmek istemişti...
Burun köprüsünü parmaklarının arasına sıkıştırdı ve içini çekti. İyi. Büyük tabuyu resmen işlemişti. Öğrenciyle seks... 30 yıllık hayatında bir kadına duygusal hisler beslenmeyen çocuk, öğrencisi ile seks yapmıştı. Gerçekten, öz kontrolü yok muydu? Uchiha Sasuke ne zamandan beri bir allık ve omzunun üzerinden çekingen bir bakışla bu kadar kolay eritildi? Sanki Sakura'nın elinde bir kumanda vardı ve Sasuke'nin duyguları ile oynuyordu, her şeyi alt üst ediyordu.
Ve şimdi gitmişti. Uyanır uyanmaz koşarak kapıya gitmişti. Yaptıklarından pişman mıydı? Bununla ilgili herhangi bir şeyden pişmanlık duyduysa, Sakura'nın tepkisine dayanarak, muhtemelen bir daha asla olmayacaktı. Yıkılmış çalar saatine tehditkar bir şekilde kaşlarını çatan Sasuke, yatağının kenarına oturdu ve ellerinin üzerine arkasına yaslandı. Yatak, Sakura'nın uyuduğu yerden hala sıcaktı.
Kendi aptallığından dolayı kendinden nefret eden ve sabah yargıdaki gecikmeyi unutmaya yemin eden Sasuke, Sakura'nın daha önce boşalttığı yastığa uzandı ve çilekli saçlarının gitmekte olan kokusunu içine çekti.
Sakura'yı her ne kadar pişman olmuş olduğunu düşünse de Sasuke asla pişman değildi. Aynı şeyi yaşamak için canını bile verirdi.
•
•
•
•
•"Lanet olsun..." diye mırıldandı Sakura, soğuktan aceleyle yatakhanesine yürürken. Arkasını dönüp Sasuke'nin yatağının sıcaklığına koşmaktan başka bir şey istemiyordu.
Ama bunu yapamayacağını biliyordu...
Tek görebildiği, ayrılırken Sasuke'nin yüzüydü. Onu durdurmaya çalışmamıştı ama Sakura'nın umutlu, idealist tarafı onun kalmasını istediğine ve bunu nasıl söyleyeceğini bilmediğine inanmak istedi.
Ya da gerçekten onun gitmesini istemişti ve bu yüzden onu durdurmamıştı.
Akıl sağlığı ve kalbi uğruna, Sakura kendini ikinci seçeneğe inanmaya zorladı. Yapmalarını önerdiği şeyi yapmışlardı: Gerginliği giderdiler. Ancak şimdi, Sakura onu her zamankinden daha çok istediğini anlıyordu. Gecenin bitmesini istemediğini öğrenince dehşete kapıldı. Orada yatmak, onlar uyurken onun kolunu sahiplenici bir tavırla etrafına sarmasına izin vermek istemişti. Sabahları saçları dağınık ve gülümsemesi yorgunken yatağında uyanıp ona gülümsemek istemişti. Sasuke'nin ona gülümsediğini hayal ettiğinde kendini kandırdığını biliyordu. Boş bir rüyaydı sadece. Aynı daha önce gördüğü rüyalar gibi...
Saate baktı odasına girerken.
05.45
Ertesi gün dersi vardı. Hemde bu gece seks yaptığı profesörüne...
Buyrun Sakura'ya sövüyoruz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
impressive teacher | sasusaku ✓
Fanfiction"Bu yaptığınız haksızlık! Diğer öğrencilerinizden bir farkım yok. Bana da normal davranmanızı talep ediyorum." Karşısındaki kuzgun saçlı öğretmeni elindeki ödev kağıtlarına bakarken pembe saçlı kadına baktı; "Ödevini beğenmedim. Yeniden yap." Pembe...