Ryan Adams - Wonderwall
Taeyong Pazar sabahı erkenden eve döndüğümde, annemin arabasının yaklaştığını duyana kadar beni yalnız bırakmamıştı. Annem eve girmeden önce o acayip süper hızlı numaralarıyla yok olmuştu fakat Sangmin'le olanlardan sonra beni yalnız bırakmak istemediğini biliyordum. Sanırım onunla sıkı sıkı sarılmak ve hiçbir şey olmayacağının bilinciyle uyuklamak bana başka bir yerde bulamayacağım bir güven veriyordu. Çünkü geceyi başka bir şekilde geçirseydim hala toplamam gereken çok şey olurdu.
Tüm bunların yanında annem evdeyken normal davranmak için her şeyi yapmıştım. Hatta odama kaçmak yerine annemle vakit geçirmek için bile kendimi zorlamıştım. Nitekim kendimi daha iyi hissetmeme sebep olmuştu çünkü aradığım şefkatin bir kısmı annemdeydi. Bana sarılmış, ne kadar çok büyüdüğümle ilgili konuşup yanaklarımı öpmüş ve sonra da saçlarımı okşamıştı. Ona bu yüzden minnettardım. Ağlamamak için kendimi sıkmış da olsam iyi hissettirmiş ve beni biraz da olsa rahatlatmıştı. Akşam üzeri ise kendimize bir şeyler almak için dışarı çıktığımızda Taeyong'la araba yolunda karşılaşmıştık. Ne yaptığını bilmiyordum ama muhtemelen hava almak ya da Mark'ı gözetlemek için dışarıda dolanıyordu. Annemle beni gördüğü zaman yanımıza gelişi sakindi. Konuşması ise apayrı bir olgunluktaydı fakat bizi gideceğimiz yere kadar bırakma teklifi annemi cezbetmiş hatta ele geçirmişti.
Muhtemelen bir arabanın içinde annem ve Taeyong'la olmak verilebilecek en yanlış kararlardandı fakat Taeyong annem için kapıyı bile açtığı için ona bunun vazgeçilmesi gereken bir fikir olduğunu söyleyememiştim. Kısa süreli yolculuğumuz ise annemin Taeyong'u detaylı bir şekilde incelemesiyle sonuçlanmıştı. Gericiydi. Ailesi hakkında sorular sorması, Mark'ı kurcalaması ve daha birçok soru gerçekten de çok gericiydi. Taeyong'u benimle yatakta bastığı için ve bizim sevgili olduğumuz gerçeği ortada olduğu için sorguladığını biliyordum ama bunu yaparken Taeyong'un da rahatsız hissedebileceği düşüncesi arka koltukta kendimi kemerle boğmak istememe yetecek kadar gericiydi. Benim aksime Taeyong ise sakin bir şekilde soruların hepsini yanıtlayıp annemle sohbet etmişti. Tüm bu soruları bana sormak yerine Taeyong'a sormasını da anlayamıyordum ama acayip görünmesini istemediğim için de konuyu bölüp atamıyordum.
Neyse ki markete varmak çok uzun soluklu değildi. Hoş, annem orada da Taeyong'u ele geçirip reyonların arasında bir market arabasıyla beraber peşine takmıştı ama en azından dikkat dağıtıcı olmak burada daha kolaydı. Taeyong'u almam gereken bir şeyler var bahanesiyle elinden çekip kurtarabiliyordum ve sonuç olarak biraz da olsa yalnız kalabiliyorduk. Tabii annem bambaşka bir bahaneyle çıkıp geldiği anda kısa kesintilere uğramak zorunda kalıyorduk ancak bu alışverişin tuhaf bir şekilde eğlenceli bir yanı olduğunu inkar edemiyordum. En azından Taeyong'un annemle limonlu bulaşık deterjanı mı yoksa portakallı olanı mı daha iyi seçimine katkıda bulunması eğlenceliydi ve annemi limonlu olanı almaya ikna etmişti. Ardından da kasada poşetleme işini devralacağını söyleyerek tüm torbaları arabasına kadar tek başına taşımıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akis-μός - taeten
FanfictionBir çift yeşil göz, tuhaf kasaba ve ışık insanları. @aroasiren 26.01.21