Kolunu okşayarak uyuttu Özge'yi. O da yanında uykuya dalmıştı. Uyandığında saat 6 ya geliyordu. O hareketlenince Özge de uyandı. Vakitsiz uyumanın mahmurluğunu atana kadar uzanmaya devam ettiler. Özge'nin karın gurultusu dışardan bariz duyulur hale gelmişti.
"giyinmeye bile üşeniyorum şu an biliyor musun? "
" ben giydiririm. Ne çıkarayım sana? "
" hadi sen seç bugün. "
Çarşaf ve nevresim gözüne elini uzattı.
"çok komiksin hayatım. Sarınır çıkarım görürsün gününü. "
"o zaman bu "
" oraları sen düzeltirsin bak. Dağıtma çarşafları. "
" bana bırakırsan vereceğim o. "
"piti kareli elbiseyi giymek istiyorum. Marilyn Monroe' nun üstü açık arabalarda giydiği elbiselerden. Niye izin vermiyorsun onu giymeme anlamıyorum. "
" istemiyorum işte. "
"hatunun beyaz elbisesinin havalandığı filmdeki sahne başıma gelir diye mi korkuyorsun?"
"dikkat çekici oluyorsun onunla. Bence gidip sana alışveriş yapalım."
"aşkım valize ne koyacak olsam çıkarttırdın. Onun şusu bunun busu, bin bahane buldun. Gitsek ne alacağız ki, boşuna yoramayacağım kendimi. "
" buluruz illaki birkaç şey. Şimdilik beyaz elbiseyi giy istersen. "
" senin aldığın? "
"evet"
"aşkım ya, onun içinde kayboluyorum. "
"süper işte. "
" of aşkım of, of! "
Özge Buğra'nın ona aldığı bol, uzun kollu, ayak bileğine kadar uzanan ince dantelli, astarlı elbiseyi giyip kendi etrafında döndü.
" şu halime bak, gelmiyorum ben, sen git nereye gideceksen. Hem böylece kimse beni görmemiş olur. Sende huzura erersin. "
" melek gibi görünüyorsun halbuki. Tamam, istemiyorsan çıkar. Ne istiyorsan onu giy. Alışveriş yapma konusunda çok ciddiyim. Bir vitrinin önünde durmuştun hani, oradaki elbiseler çok güzeldi. "
"aşkım ben onları annelerimize, teyzene diye baktım. Asıl beğendiğim vitrinin önünden çekerek uzaklaştırdın. "
" tamam oraya da bakarız bebeğim. Giy şimdilik bunu madem, içinde kalmasın. Kıyamam sana ben. "
"ama burnumdan getirmeyeceksin sonra. Söz mü? "
Buğra kendinden emin olmaksızın dil ucuyla söz verdi. Özge elbiseyi giydi. Hasır çantasını, hasır şapkasını ve yüksek topuklu hasır ayakkabısını giyip Buğra'nın yanına çıktı. Arkası bele kadar lastikli olduğu için üzerine oturan tek elbise oydu. Buğra onu görünce bir şey söylemeden etrafa bakındı. Özge elini tuttu. Yürümeye başladılar.
"elimi çok sıkıyorsun aşkım. Kemiklerim birbirine girdi. "
"ah özür dilerim yavrum fark etmedim. "
Elini öpüp biraz gevşetti. Biraz sonra bir butiğin önünde durdular. Vitrine göz gezdirip içeri girdiler. Özge'nin gösterdiğini Buğra, Buğra'nın gösterdiğini Özge beğenmiyordu. Uzun kollu şile bezinden bir gömlek aldılar. İki yandaki butiğe girdiler. Anne ve teyzelerine birer elbise aldılar. Özge keten pantolon, uzun bir etek, üzerine uygun bir body alıp çıktı. Aksesuar satan bir yerden bone şeklinde toka, şal, şapka ve bandana aldılar. Hediyelik damla sakızı reçeli aldıktan sonra Buğra bir vitrinin önünde durup Özge 'ye mankenin üzerindeki elbiseyi gösterdi. Ay kollu, yuvarlak yakalı, uzun üste oturan bir elbiseydi. Özge elbiseye bayılmıştı. Deneme gereği bile durmadan vişne çürüğü ve haki rengini aldı. Buğra da, o da yanlarındaki derin yırtmacı görmemişti. Buğra iç rahatlığıyla ödemeyi yaptı. Poşetleri Buğra tekneye bırakmaya gitti. İki Türk genç, Özge Buğra'nın arkasından seslendiğinde Türk olduklarını anlayınca selamlaşmak için yanına gitmişlerdi. Nereden geldiklerini, ne zamandır burada olduklarını, adayla ilgili gezilecek yerlere dair sohbet açtılar. Buğra onları görünce hızlı bir şekilde yanlarına gidip selamlaştı. Özge'nin beline sarılıp kendine yanaştırdı. Gençler tanıştıklarına memnun olduklarını söyleyip oturdukları kafedeki masalarına geri döndüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ (tamamlandı)
RomanceÖzge defalarca ölümün kıyısına gidip günlerce oradan, geride bırakmak üzere olduğu hayatı düşünmüştü. Öldüğünde tekrar kavuşacakları zamana kadar , hasret, özlem, aşk acısı gibi duygular yaşayacak mıydı? Yoksa film bitecek, motor duracak, son sahn...