Ölümsüz 20

23 3 0
                                    

Buğra

“ seninle o kadar gurur duyuyorum ki. Babamdan bizde kalmasını istediğinde çok duygulandım. Sen müthiş bir kadınsın. Ben çok ama çok şanslı bir adamım. “

“ bende çok şanslı bir kadınım. Keşke gelip  bizimle yaşasa. Burada tek başına olması beni çok üzüyor. “

“ bende hep istedim biliyor musun? Babam istemez biliyordum ama senin böyle bir şeyi  isteyeceğin hiç aklıma gelmezdi. “

“neden istemeyeyim hayatım. Senin babanın benim babamdan aşağı kalır tarafı yok. Babam aynı durumda olsa onu nasıl yanımda istersem, babanı da pek tabi isterim. “

“canım karım benim, meleğim. “

 “ çık sen canım, ben  buraları toparlayıp geliyorum. Sen çay bardaklarını alır mısın? “

“ alırım ama önce kocaman bir öpücük istiyorum. “

“ deli oğlan, babam girerse içeriye? “

“ girmez girmez.”

 “olm...  

Buğra gülerek

 “oldu bile, bak basılmadık gördün mü? Kızım babam  gelse bile öksürür, ses verir. Öyle çat diye burnumuzun dibinde bitmez.”

Bülent

“öhü öhüü  “

Buğra Özge’nin kulağına

“ yaaa, aynen böyle. “

“şebek “

Bülent

“ çocuklar  ben namaz kılıp  geliyorum, siz keyfinize bakın. “

“ bende kılayım baba seninle. Abdest alıp geliyorum, bekle emi. “

“ oh oh maşallah oğlum. Arka odadayım o zaman. “

 Özge onları kapıdan izleyip dualarına eşlik ettikten sonra dışarı çıktı. Akabinde çıkan Buğra’nın koluna bir öpücük kondurdu. Bülent bey de yerini alınca çaylarını alıp sohbet etmeye başladılar. Özge yorulunca içeri gidip uzanmak için izin istedi. Bülent bey ve Buğra oturmaya devam ettiler. Buğra

“ baba”

“efendim oğlum “

“daha gençsin, yakışıklısın, halin vaktin yerinde. Sana denk biriyle evlenmek istemez misin? “

“ gönül kimseyi görmedi bugüne kadar, bundan sonra hiç istemez. “

“ böyle bekar, yalnız nereye kadar? “

“ sen bana sadece fizik olarak değil, tabiat olarak da çok benziyorsun. Sen evlenir miydin? “

“asla”

“ bende evlenmem. Ben gözümü açtım Biricik’i gördüm. Kalbim ona aktı gitti. Annenin sağlığında da, kaybından sonrada dönüp kimseye bakmadım. Onun yerine kimseyi koyamam. “

“ seni çok iyi anlıyorum babacım. “

“ Özge’nin sağlığı kötüleştiğinde kaderinde bana benzeyecek diye çok korktum. Çok şükür Rabbime  Allah Özge’yi sana bağışladı. Yoksa halin nice olurdu. “

“ bende ölene kadar senin gibi hayaliyle yaşar, Allah’tan bir an önce canımı alsın diye dua ederdim. Sen nasıl dayandın baba?”

“yaşıyorsun bir şekilde oğlum. Ama içinde yanan ateş hiç sönmüyor. Allah sizi hiç ayırmasın. Bana da torunlarım ile gezip oynamayı nasip etsin “

“amin babacım. “

“birbinizin kıymetini bilin çocuğum, çok sevip te kavuşmak herkese nasip olmuyor. “

“biz öyle çok ayrılık yaşadık ki  tanıştığımızdan beri. Bir de Özge hastalanınca içime büyük bir korku yerleşti. Terkedilme, kaybetme korkusu. Beni sevdiğini biliyorum, benden ayrılacağına ihtimal vermiyorum. Ama vakitsiz bir saatte ya da şekilsiz bir yerde uyuya kalsa, biraz halsizleşse bile yüreğim ağzıma geliyor. Hastalığım tekrarlarsa beni tedavi olmaya zorlamayın, ben tekrar aynı şeyleri kaldıramam, gittiği yere kadar artık diyor. Beni hiç düşünmüyor, bu adam bensiz ne yapar, nasıl yaşar demiyor. Bi diline sarmış, bensiz zaman geçirmeye alış deyip duruyor. “

“hiç öyle şey olur mu? Onun savaşçı kişiliğine yakışıyor mu bu söyledikleri. Allah tekrarını göstermesin. Ama oldu ki tekrar etti, tedavi olmak boynunun borcu. Onun dışında Özge haklı oğlum. “

“şu an yanında olabiliyorken  onunla olmak istiyorum. Zaten gün geçtikçe ayrı geçirerek zamanlarımız artacak. Okul, askerlik, iş hayatı derken birbirimizi gördüğümüze şükredeceğiz. “

“o da doğru. Hayat gailesi başlayınca dediğin gibi akşamdan akşama iki saat oturup muhabbet etmeye bakacaksınız. A aklıma gelmişken söyleyeyim. Kemal’e  tulum peyniri, tereyağı, zeytinyağı, kırma zeytin  hazırla dedim bolca. İstanbul’a giderken götürürsünüz. Bittikçe gönderirim size. Marketten paketli şeyler yemeyin. Ben size meyve de gönderirim, sebzede. Gülten hanım erişte, tarhana falan yapmış, konserve yapmış bir dolap dolusu. Hepsinden götürün emi.”

“sağ olun, götürürüz tabi. Mis gibi valla. Özge’de şekersiz reçel, marmelat yaptı. Fadik abla da elma kurutmuş, böğürtlenler olgunlaştıkça hem eve hem bize reçel yapmış. Salça yapmış. Bi tanıdığından Ihlamur, kuşburnu, adaçayı, kekik almış bize kadar. Bende hepimize yetecek kadar sipariş ettim. Marmaris’ten bal da  aldık. Hepsi Özgeciğim için. Beslenme en önemlisi dediğinden beri doktor, çok  dikkat ediyoruz. Tatlı çok seviyor ama ucundan tadıyor, çok canı çekerse o da. Sebze yemeği, arada et, öyle besleniyor. Kuruyemiş alıyorum, zorla yediriyorum. İyi bakıyorum göz nuruma. “

“ aslan oğlum benim, görüyoruz  nasıl ilgili olduğunu. Hadi git yat sende artık. Bende yatarım birazdan. “

“daha erken değil mi? Özge de gelir şimdi. Daha meyve yemedik hem. “

“ ben uyumuştur diye dedim. Canıma minnet benim. O zaman bi bak gel, uzanıyor mu, uyuyor mu? “

“ tamam babacım “

ÖLÜMSÜZ (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin