Ölümsüz 75

20 2 0
                                    

Buğra arabasının satışından gelen paranın bir kısmını kaza yapan diğer aracın sahibine, gerisini sadaka olarak İzmir'deki kadın korunma evine bağışladı. Yeni arabasını Arhan'ın galerisinden aldı. Göz açıp kapayıncaya kadar kısa sürede geçen tatilin arkasından oldukça yoğun başlayan derslere gömüldü.

Darende Özge'ye gün gün açılıyor, sert maskesini yavaş yavaş indiriyordu.

Darende kökleri saraya dayanan bir ailenin kızıydı. Vakti zamanında saray yavrusu olup şimdilerde eski bir köşk olan evleri onların geçmişini ele veriyordu. Babası ve annesi özel hocalarla terbiye almış, görgülü ve kültürlü insanlardı. Aynı terbiye ve görgüyü çocuklarına birebir kendileri vermişti. Abisi, üç ablası, bir kız kardeşi vardı. Durumları bundan beş sene öncesine kadar çok iyiyken abisi bir arkadaşına uyup kumara başlamıştı. Borcunu bir süre kendi karşılamış fakat sonrasında elinde avucunda bir şey kalmayınca borç alarak battıkça batmıştı. Yengesi artık katlanamayıp terk edince ailesi durumu öğrenmişti. Bütün birikimleri oğullarının kumar borcuna giden aile oldukça zor duruma düşmüştü. Abisi ve yengesinin evliliği kurtulmuş, köşke taşınıp orada yaşamaya başlamışlardı. Gün bitmiyordu ki evde yeni bir olay gündem olmasın. Köşkün tırabzanlarını tamir ederken ikinci kattan baş aşağı düşen babası bitkisel hayatta yaşamını sürdürmeye başlamış, ablalarından bir tanesi üniversite okumak için çıkıp bir daha geri dönmemiş, diğer ablası pekte sevilmeyen bir akrabaları ile izinsiz evlenmişti. Hanım hanımcık olan yengesi ile evi çekip çevirmeye çalışan Darende'nin yükü herkesten fazlaydı. Kız kardeşi onları geri kafalı buluyor, modernleşme adına uçuk bir giyim tarzı ile onlara kafa tutuyordu. Abisinin kazancı o evi çekip çevirmeye yetmeyince Darende bütçeye katkıda bulunmak için birkaç yerde çalışmış ama memnun kalmayıp ayrılmış sonunda onlarla yolu kesişmişti. Bu onun en büyük şansı olacaktı. Hayatlarına bir şekilde girmiş herkese sihirli değnekleri ile dokunan perilerdi onlar.

Halil Darende ile görüşmek istiyordu. Bu isteğini utana sıkıla Buğra'ya dillendirdi. Aynı ortamda tekrar bir araya gelmek için daha önce teklif ettiği kahvaltı davetini tekrar etti. Buğra organize edecekti. Toplanıp hafta sonu kahvaltıya gittiler. O günde ikisi aynı ortamda bulunmaktan öteye gitmediler. Halil onlara giderken köy ürünlerinin olduğu küçük sepetler hazırlayıp hediye etti. Darende'nin sepetinde ekstra olarak bir not bulunuyordu. Bu fikir Buğra'nın fikriydi. Darende evde sepeti masaya bırakıp üzerini değiştirmeye odasına gitti. Yengesi Canan mutfağa girdiğinde sepeti görüp içinde neler olduğuna baktı. Katlı olarak duran notu açtı. Gülümsedi. Tekrar notu katlayıp aldığı yere koydu. Çıkardıklarını da sepete tekrar geri koydu. Darende geldi. Sepettekileri tezgaha koyarken Canan çaprazında durup onu izledi. Yumurtaları, salçayı, tarhanayı, zeytini, zeytinyağını, tulum peynirini çıkardı. Sepetin dibinde kalan notu görmedi. Canan

" ne çok şey almışsın "

"ben almadım yengecim. Halil bey hepimize böyle sepet hazırlamış. "

"ne hoş bir hareket, çok ince bir bey herhalde? "

Sepeti aldı.

"geri verecek misiniz? Kenara kaldırayım mı? "

" bir şey demedi ama verilmeyecek sanırım. "

"bunun içinde bir kağıt var "

"öyle mi? "

Kağıdı alıp açtı. Okurken yanakları kızardı.

"ne yazıyor? "

"şey.. Afiyet olsun demiş"

" o kadar mı? "

"yengecim "

" merak ettim, söyle ne yazıyor "

ÖLÜMSÜZ (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin