Valizleri yerleştirdikten sonra Özge meyve tabağı hazırlamak için mutfağa girdi. Buğra kalan karpuzu dilimleyip bir tabağa aldı. Bahçeye çıkarlarken Buğra'nın telefonu çaldı. Eray arıyor, Oya ile uğramak istediğini söylüyordu. Buğra Özge'nin duyacağı şekilde tekrarlayıp onay almaya çalışıyordu. Özge kafasını olur manasında sallayınca, onları buyur etti.
"Eray bu eve her istediği zaman gelebilir, sormana gerek yok hayatım. Meyveleri dolaba koyayım, onlar gelince soğuk soğuk yeriz. Tatlı, dondurma falan mı alsaydık, gidiyoruz diye eve bir şey de almadık. "
"söyleyeyim gelirken Eray alsın. Profiterol? "
"eşek kafalı, ne bekliyorsun acaba? "
"bir kaseyi birlikte yeriz, diğerini onlar gidince? "
"olmaz şekerim. "
"niye başın mı ağrıyor? "
"ağrıyabilir"
"valla benim canım profiterol istedi. Başın ağrımak için bahane aramasın lütfen. "
"aman, ara alsınlar o zaman. "
"yuppiii "
"millet de bilmez, niye bu kadar ayılıp bayılıyor profiterole arkadaş. Evde yeri dolan tek yiyecek bu tatlı. Bana da yasak. Oturup sonunda kendin yiyorsun bi de. Allah'tan artık canım çekmiyor, yoksa oturup ağlardım. "
" benim canım hep istiyor kızım ya! Dünyanın en lezzetli tatlısı amaaa..
"tamam sus sus. Sen ara, ben çay demleyeyim. "
Buğra Eray'ı ararken araba kapıya yanaştı.
"bende seni arıyordum, gelirken tatlı al diyecektim. "
"aldık kardeşim, öyle eli boş gelecek değildik herhalde. Söylüyorum ne aldığımızı. Bak şimdi Oya, bu parıltıyı her zaman göremezsin. Profiterol aldık. "
"aslan kardeşim benim ,helal. Tam isabet. "
"gördün mü güzelim. Oya Özge için limonlu dondurma aldı, doktor ona izin verdiği için. "
Özge gidip Oya'ya sarıldı. Elindeki tatlıları alıp dolaba koydu. Oya arkasından gelip kız kıza sohbet etmek istedi.
"nasıl gidiyor tatlım evlilik, sorun yok değil mi? "
"her şey yolunda canım, çok şükür. İyiyiz, mutluyuz. Siz de Eray ile baya yol kat etmişsiniz. "
"ay Özgeee deli oluyorum ona. Aşktan ayaklarım yere basmıyor. Beni o kadar eğlendiriyor ki. Onsuz sıkıntıdan patlıyorum. "
"o da baya aşık sana. Komik çocuktur Eray, bizi de çok güldürüyor. "
"canım ya. Siz ne zaman çıkıyorsunuz? "
"sabah çıkacağız canım. Sen bu geceden itibaren kal burada istersen. "
"yok tatlım, ben bu gece sizi rahatsız etmeyeyim. Yarın gecede otelde kalacağım ertesi sabah gelirim ama. On beş gün sonra bizde geliriz herhalde İstanbul'a. Siz benim evde kalın bu arada, benim ev daha uygun sizin için."
"Eve yakın bir pansiyon bakacağız canım. Oradan eve git gel zaman kaybı olacak. Ondan böyle bir karar aldık. "
"hımm, siz bilirsiniz şekerim. İki eviniz var orada. "
Buğra
"yavrum, hadi gelsenize. Çay hazır mı? "
"hemen doldurup geliyoruz canım"
O çıkınca Oya
" seninki hala aynı galiba. Gidelim de somurtmasın "
" deminden beri bakıyordu. O da öyle işte. İlla yanımda olacak. "
"gizli saklı bir şeyler konuştuğumuzu mu sanıyor acaba?"
"yok be kuzum. Derdi o değil, hem ne konuşacağız ki onun duymasını istemeyeceğimiz. Yanındaki masada ona sırtı dönük otursam bile dert. Sonra da arkadaşların gelsin, ben yanınıza gelip sizi rahatsız etmem diyor. Ama bak iki dakika sonra damladı yanımıza."
"bunu sürekli yaparsa sıkıntı be "
"neyse Oyacım şimdi tekrar gelecek. Hadi çıkalım. Tatlıları hazırlarken konuşuruz yine. "
Çayları alıp çıktılar.
"nihayet hatunlar teşrif etti. "
"Buğracım altı üstü on dakika alıkoydum karını. "
"yok canım bir şey demedim. Özlemişsinizdir birbirinizi, normal o kadar. "
Eray
"kızım yakında Özge ile kendi bileğine kelepçe takar bu ayrılmasın diye. Adam hasta yahu. "
"laf etmeyin kocama bakayım. Gönlünü gönlüme kelepçelemiş, parmaklarımızı kelepçelemiş, elimizi kelepçelemesine gerek kalmadı artık. "
"konuş karıcım. Bunları ancak sen susturursun. "
Özge Buğra'nın bu halinin geçici olduğunu düşünüyordu. Zamanla evli olduklarına alışmasını, sürekli birlikte olmaktan bir süre sonra sıkılmaya başlayacağını bekliyordu ama çok yanılıyordu. Özge tatlı servisi için içeriye geçtiğinde Buğra yanına gelip ona tatlısını sonra yiyeceğini söyledi. Meyve, dondurma ve tatlıları alıp dışarı çıktılar. Sabah erken çıkacakları için Eray ile Oya daha fazla onları uyanık tutmak istemeyerek kalktılar. Özge masayı toparlarken Buğra bahçedeki bitkileri sulayıp içeri girdi. Özge son kontrolleri yapıyordu. Buğra tatlı tabağını almış ona kur yapıyordu. Özge onun bu hallerine çok gülüyordu.
"tam bir şebeksin Buğra"
Sabah erkenden uyanıp valizleri arabaya yerleştirdiler. Etrafa son bir kez göz atıp çıktılar. Yalova'dan araba vapuruna binip Pendik'e oradan Kuzguncuk'a gittiler. Murat bey ile konuşup anlaştılar. Ertesi gün sabah, tapu, noter işlemleri için buluşacaklardı. Murat bey zaten toparlanmıştı. Üç gün sonra taşınabileceğini söyledi. Evin çevresinde bir pansiyon bulup yerleştiler. Akşam yemeğine kadar yatıp dinlendiler. Yemekten sonra oturup plan yaptılar. Ekrem bey elektrik ve su tesisatını, sürekli İstanbul'da aynı kişilere yaptırıyordu. Buğra da bu kişileri arayıp durumu anlattı. Ev boşalınca gelip tadilat için gerekli malzemelerin listesini çıkaracak, hemen işe koyulacaklardı. Tanıdık marangoz, mermerci, döşemeci, boyacıyı da onlar getirecekti. Buğra ve Özge'ye sadece işin zevkli kısmı kalıyordu. Ertesi gün devir işlemlerini tamamlayıp kapı, pencere ve parke çeşitlerini görmek için gezdiler. Ev boşalınca döşeme ve fayanslar söküldü. Mutfak ve banyo dolapları, kapı ve pencereler çıkarıldı. Çatı yenilendi, su ve elektrik tesisatı değiştirildi. Duvarlara alçı yapıldı. Karar kıldıkları kapı, pencereler takılıp, fayans ve parkeler döşendi. Mutfak ve banyo dolaplarının yapımı biraz gecikmişti. Duvarlar boyanıp dolaplar yerine takıldığında ev çok farklı bir görünüme kavuşmuştu. Yatak odasını oldukça sade ve kullanışlı seçtiler. Eray'ın kaldığı yan odayı misafir yatak odası yaptılar. Ardiyenin tamamını raflı dolap sistemi ile kaplattılar. Küçük tuvalet ve banyoyu birleştirip büyük bir banyoya çevirdiler. Puf puf bir koltuk takımı, televizyon büyük bir yemek masası ile bir konsol aldılar. Arka iki odayı çalışma odası olarak döşediler. Beyaz eşya ve mutfak eşyaları geldiğinde iki gün onları yerleştirdiler. Gerekli bütün eşyaları gün gün alıp yerleştirdiler. Bütün evin yerleşmesi yirmi sekiz gün sürdü. Oldukça yorulmuşlardı ama değmişti. Fazlalık tek bir eşyaları yoktu. Sade şık ve modern bir evleri olmuştu. Temizliği kolay eşya ve mobilya tercih etmeye özen göstermişlerdi. Bahçedeki molozlar çıkınca peyzaj işini Buğra ve Özge üstlendi. Tüm duvar diplerine ortanca çiçekleri ektiler. Kapının önüne büyük bir veranda, bahçenin köşesine çardak yaptırdılar. Çardağı sarması için beyaz sarmaşık gülü ektiler. Kapının iki tarafına iki limon servisi ektiler. Arka bahçeye, limon ağacının hizasına güz elması, cennet hurması ve portakal ağacı ektiler. Oya İstanbul'a döndüğünde yeni evlerini görmeye geldi. İki gün dinlenip evin keyfini sürdükten sonra İzmir'e döndüler. Özge oldukça yorulmuştu. Buğra onu tekne turuna ikna etmeye çalışıyordu. Özge ise evde olmak, ailesi ve arkadaşları ile zaman geçirmek istiyordu. Birkaç gün dinlenip aileleri ile görüştüler. Beyhan ve Arhan'ı yemeğe çağırdılar. Restoranda bir akşam arkadaş toplantısı yaptılar. Çeşme'ye gidip orada çocuklar ile birkaç gün geçirip yine eve döndüler. Özge'nin sağlık kontrolü için hastaneye gittiler. Sonuçlar yüz güldürücüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ (tamamlandı)
RomanceÖzge defalarca ölümün kıyısına gidip günlerce oradan, geride bırakmak üzere olduğu hayatı düşünmüştü. Öldüğünde tekrar kavuşacakları zamana kadar , hasret, özlem, aşk acısı gibi duygular yaşayacak mıydı? Yoksa film bitecek, motor duracak, son sahn...