Özge , hayatları hastane ev arasında geçen üç kişilik bir dünya kurmuştu. Bunun dışında Doğa ile alışveriş yapmak için sitenin marketine gidiyor, market sahibinin oğlu Oğlum Veli kısa sohbetler ediyordu. Buğra'nın hayal kırıklıklarını tamir edecek gücü toplayabilmek için direniyor, asla şikayet etmiyordu. Saçları iyice azaldığında Bahar makineyle kalan birkaç tutamı kazıdı. Ertesi gün Doğa ve Bahar manifaturacıya gidip rengarenk kumaşlar aldılar. Özge için çeşit çeşit, her bir kıyafetine uygun boneler dikti Bahar. Peruğunu altına takıp kaküllerini çıkarınca gayet iyi görünüyordu. İkinci kürü aldıktan sonra biraz daha bitkin hissetmeye başlamıştı. Üçüncü kürden sonra doktoru çok hızlı sonuç aldıklarını, kemoterapiden son derece fayda gördüğünü dile getiriyordu. Tümör gün gün küçülüyordu. Karaciğeri temizlenmişti. Temmuz ortası bir kür daha aldı. Doktoru 19 Ağustos'a kalan küçük tümörü almak için ameliyat günü verdi. Özge Buğra'yı uzaktan olsun görmek istiyordu.
Buğra Bodrum'da girdiği zifiri karanlıktan çıkamıyordu. Kendisini suçladığı kadar Özge'yi suçluyor, kendinden nefret ettiği kadar ondan nefret ediyordu. Ağva ona iyi gelecekti. Çeşme'ye tekneyi bağlayıp çocukları gördü. Ekrem beyler Karadeniz gezisine çıkmışlardı. Eray İzmir'deydi. Ona anlatamazdı. Bu Eray'ın Buğra ile ilgili bilmediği tek şey olarak kalacaktı. Ağva'ya onunla görüşmeden gitti.
Özge Buğra'yı öyle çok özlemişti ki dayanamayıp gizli numaradan bir gece aradı. Buğra telefonu pencere pervazına bırakmış, sonra almayı unutmuştu. Çayın yanına sandalye atmış, gözlerini kapatmış geceyi dinliyordu. Geç saate kadar öylece oturdu. Buranın sakinliğini seviyordu. Börtü böcek, kuş ve kurbağa dışında hiçbir canlı yok gibiydi. Eve girdikten sonra telefonunu dışarıda, pervazda bıraktığını hatırladı. Gizli numaradan aramış olanın Özge olabileceği aklına gelmedi. Özge sabah tekrar aradı. Ona ulaşmasını istemediği için numarasını gizliyordu. Niyeti konuşmaktı. Buğra telefonu açınca bir şey diyemeden öylece kaldı. Bir telefon sapığı edindiğini düşündü Buğra.
"bir sen eksiktin "
"Buğra "
Özge'nin çekingen sesini duyunca duraksadı. Ne diyeceğini bilemedi. Karmaşık duygular içinde telefonu yatağın üzerine attı. Hızlı hızlı bir sağa bir sola gidip geliyor arada durup telefona bakıyordu. Özge
"Buğra orada mısın? "
Buğra telefonu kapattı. Daha tuşa bastığı anda pişman olmuştu. Özge bunu beklemiyordu. En kötü kızar bağırır yada sitem eder diyordu. Tekrar aramak cesaretinde bulunamadı. Bir kelime "Buğra " çekingen bir ses tonu.. Acaba niye aramıştı, yoksa döneceğini hatta döndüğünü mü söyleyecekti? Kuzguncuk'taki evi aradı. Arka arkaya.. Belki İzmir'e, oradaki evlerine gitmişti. Onu İzmir'de sanıyor olabilirdi. Aradı ama açan olmadı. Gelmiş olsaydı, dönmüş olsaydı niye numarasını gizlesindi. Buğra bir saniyede nasıl aptal aşığa dönmüş olduğunu fark edince kendine kızmaya başladı.
"sen adam olmazsın Buğra. Gelse, dönse ne olacak? "
Özge onu görmeden ameliyata girmek istemiyordu. Nerede olduğunu da bilmiyordu. Az da bir zaman kalmıştı. Bahar
"ben arayıp öğrenirim. "
"nasıl? "
"evde bazı eşyalarımın kaldığını, onları almak istediğimi söyleyeceğim "
"süpersin abla. "
Bahar kendi cep telefonuyla aradı. Telefonu hoparlöre aldı. Buğra bu tanımadığı numara karşısında heyecanlandı.
"alo "
" Buğra bey ben Bahar, nasılsınız? "
" merhaba Bahar abla. Sağ ol sen nasılsın? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ (tamamlandı)
عاطفيةÖzge defalarca ölümün kıyısına gidip günlerce oradan, geride bırakmak üzere olduğu hayatı düşünmüştü. Öldüğünde tekrar kavuşacakları zamana kadar , hasret, özlem, aşk acısı gibi duygular yaşayacak mıydı? Yoksa film bitecek, motor duracak, son sahn...