Ölümsüz 67

15 2 0
                                    

Saatler geçiyordu. Ersan, Meral, Serdar, Eray, Oya oradalardı. Beyhan gitmek zorunda kalmıştı. Sık sık arayıp sordu. Anneleri, Ekrem beyler ve Bülent bey Erhan'ı alıp yola çıktılar. Buğra'ya ilk doğumun uzun sürmesinin normal olduğunu söyleseler de korkuyor, kapının önünde volta atıyor, sakin olmaya çalışıyordu. Hemşire çıkıp doğumun gerçekleştiğini söylediğinde sabah olmak üzereydi. Herkes artık gelmişti. Buğra önce Özge'yi, sonra bebeği sordu. Odaya alınması Özge'nin bir saate yakın sürdü. Bebeğin ilk kontrolleri bitince ebe onu göstermek için Buğra'nın yanına getirdi. Buğra gülüyor, ağlıyor, dikkatle bebeğine bakıyordu. Kokusunu içine çekti. Herkes bebeği görmeye çalışıyordu. Süheda ve Gülten hanım bebekle Özge'nin alınacağı odaya gittiler. Buğra kapıya gitti. Özge sedye ile yanına getirildi. Öptü, ağladı, elini tuttu. Özge

"çok güzel değil mi kızımız aşkım? "

"çok güzel yavrum. İyi misin? "

Hastabakıcı

"odaya alalım , orada rahat rahat görüşürsünüz beyefendi. Anneyi burada tutmayalım"

Birlikte odaya gittiler.

"dokuz doğurmak nedir bildim bugün. Canım sevgilim çok şükür iyisiniz"

" bu kadar zor bir şey olduğunu bilseydim öldürsen istemezdim. Ama aşkım onu göğsüne verdiklerinde hiçbir şey kalmıyormuş. "

Gülten hanım bebeği Özge'nin yanına yatırdı. Buğra ve Özge o şiş ve kırmızı yüzünü milim milim incelediler. Onların, ikisinin canından, ömürlerini adayacakları mükemmel bir varlıktı. Emzirme çabaları, emdikçe artan sancılar ile bir gün geçti. Beyhan fırsat buldukça gelip gitti. Bebeğin henüz bir odası yoktu. Beyhan kızının hasır beşiğini temizletip hazırladı. Ertesi gün öğlene kadar Gülten hanım, Süheda ve Buğra hastanede kalırken diğerleri eve geçtiler. Bahar gelip onlar ile ilgileniyordu. Hastaneden çıkıp eve geldiklerinde belki de çoğu büyüdüğü için hiç kullanılmadan kalacak kadar giysi ve bebek bezleri, çeşit çeşit krem, şampuan gibi ürünler ile dolmuş bir oda buldular. Herkes gördüğünü, beğendiğini alıp getirmişti. Bülent, Ekrem ve Metin bey bileklik, gerdanlık, bilezik gibi takılarını hediye olarak sunarken Buğra özel tasarım bir gerdanlık ile birlikte bir pırlanta yüzük taktı. Dergiden beğendiği bir bebek odası takımını sipariş ettiler. Üç gün sonra oda yerleşmişti. Gülten hanım ve Metin bey on gün orada kaldılar. Sonra Gülten hanım kalmaya devam ederken Metin bey oğullarının yanında kaldı. Diğerleri bir hafta sonra döndüler. Buğra sürekli bebeğin başucundaydı. Bebeğin emme ve uyku problemi neredeyse yoktu. İlk zamanki şişlik ve kızarıklık kendini önce sarılığa bıraktı. Florasan ışığında tutarak on beş gün sonra normal seviyelere döndürdüler. Beyaz tenli , yüzü Özge'yi andıran, saçsız çok güzel bir bebekti Firuze. Gözleri renkli olacak diyorlardı. Evin kapısı açıldığında dışarı süt emen bebek kokusu yayılıyordu. Bahar için gidip gelmek zor olduğu ve annesi yanında olduğundan bir hafta sonra, çok ihtiyaç duydukları zaman gelmek üzere ayrıldı. Beyhan sık sık inip çıkıyordu. Tecrübelerini kimse onlardan esirgemiyordu. Bir ay sonra anneleri ağlaya sızlaya evlerine döndüklerinde artık çekirdek aile baş başa kalmışlardı. Buğra Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günü gelip temizlik yapacak bir yardımcı arıyordu. Özge ise ısrarla Fadik 'in gelmesini istiyordu. Buğra önce Neriman hanım ile, ondan onay alınca Fadik ile konuştu. Fadime toparlanıp yanlarına yerleşti. Bir odayı ona tahsis ettiler. Buğra ve Özge sohbet etmek istediklerinde, yemek yerlerken, işleri olduğunda Fadime bebekle en güzel şekilde ilgileniyor, onları rahat ettiriyordu. Temizlik için haftada bir gelecek  başka bir hanım buldular. Zira onlar yeterince yoruluyorlardı. Buğra'nın artık en mutlu olduğu zaman Firuze'yi göğsüne yatırıp yatakta, koltukta uzandığı anlardı. Her anını fotoğraflıyor, gece bile uyanıp onu seyrediyordu. Özge'den başka birisine bu kadar büyük bir sevgi duyabileceğini tahmin etmiyordu. Bebeğe bütün sevgisiyle odaklanırken Özge'den fazlasıyla ilgi bekliyordu. O ev işiyle veya bebekle ilgileniyor ise araya girip kendini hatırlatıyordu. Onun ilgi isteğini görmezden gelemediği için Özge bebeği bırakıp Buğra ile, Buğra'yı bırakıp bebek ile ilgilenerek durumu dengelemeye çalışıyordu. Fadime olmasaydı nefes alacak vakti olmazdı. Sık sık ona olan minnettarlığını dile getiriyordu. Akşamları bebeği bebek arabasına koyup birlikte sahil yoluna yürüyüşe çıkıyorlardı. Dönüşte Buğra ve Özge beraber bebeği yıkayıp yatırıyorlardı. Fadime işleri bitirince onlara çay demleyip odasına çekiliyordu. Bebek uyuyunca balkonda oturup çaylarını içiyorlardı. Bazen Fadime bebeğin yanında duruyor onlar Beyhanlara iniyorlardı. Faruk iş ve düğün koşuşturmasından bebeği görmeye bir türlü gelememişti. Cumartesi gecesi uçakla gelip Pazar akşamı geri dönüş yapacak şekilde Asuman ile plan yaptılar. Ersan Faruk'tan üç hafta sonra evleniyordu. Zaman bu hengamenin içinde su gibi geçip geçiyordu. Özge'nin hala bir hazırlığı yoktu. Buğra bebekle arabada beklerken o kına ve düğün geceleri için elbise bakıyor, Firuze acıkıp ağlamaya başlayınca emzirip bakınmaya devam ediyordu. Nihayet bebekle rahat edeceği birkaç elbise bulmuştu. Özge bebeğin hava değişiminden etkilenmesinden korkuyordu. Ondan düğünden on gün önce İzmir'e geldiler. Firuze ilk gün iyiydi. Sonraki gün ateşlendi ve ishal oldu. Çok huysuzdu. Anneleri de onlarla zaman geçirmek için erken gelmişlerdi. Gülten hanım tedirgin olan çocuklarını sakinleştirmek için büyük çaba harcıyordu. Kına gecesi, düğün derken bebek iyice huysuzlanmıştı. Evini arıyor herhalde diyerek düğünün ertesi günü evlerine döndüler. Gülten hanım da onlarla geldi. Bebek tam düzelmişken bu defa abisinin düğünü için Samsun'a gittiler. Firuze yine keyifsizdi. Ayrıca kır düğünü olduğu için açıkta olan yerlerini sivrisinekler ısırmıştı. Özge düğünlerden hiçbir şey anlamadan hasta bir bebekle eve dönüşüne dertlenmişti. Hiç orada bulunmamış gibi hissetti düğün videolarını izlerken.

ÖLÜMSÜZ (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin