Ölümsüz 28

18 3 0
                                    

“ ben girip çıkayım sen öyle soyun aşkım. Ev serin, beklerken üşüme. “

“bende seninle gireceğim. “

“ öyle mi diyorsun? “

“evet “

.....

Buğra duştan çıkar çıkmaz kendini yatağa attı. Özge banyodan çıkınca üşüyüp yanına sokuldu.

“buraya kış erken gelmiş.”

“harika”

“niye harika, hayır ben severim de sen yaz adamısın. “

“ üşüyecek, her fırsatta sana sarılıp ısıtmamı isteyeceksin. Battaniye altı televizyon izleyecek, yağmurda yürüyeceğiz. Romantizm doruklara tırmanacak. “

“ay evet ya. İlk yağmurda Esat amcanın çay ocağına gidelim. Salep te alalım giderken. Bizim için kenarda tutsun. Sobanın yanında kuruyup evimize dönelim. Sarı battaniyemizi üzerimize çekip, o beni hiç sarmayan filmlerden birini açıp izleyelim. Ben uyursam sen beni izle, sen uyursan ben seni izleyeyim.”

“ nefesin boynumu ısıtırken, tutup seni öpmem için bir engelimde yok artık. “

“ben bile çok zorlanmışken sen nasıl dayandın aşkım?”

“ kafamı dağıttım. Başka şeyler düşündüm. Ama hiç kolay değildi. Evlenmeden önce kimse ile birlikte olmayacağıma daha seni tanımadan çok önce yemin etmiştim. O yemine sadık kalmalıydım. Biliyorsun öyle kolay kolay yemin etmem, edersem de bozmam. “

“ neden durduk yere yemin ettin? “

“ durduk yere değil aslında. Askeri lisedeyken bir arkadaş vardı. Çok iyi bir çocuktu. Şen şakrak, eğlenceli, kanlı canlı. Bir sabah bi haber gelmiş çıkmış gitmiş. Duydum ki ablası ölmüş. Çok sonradan anlattı bana, meğerse ablası intihar etmiş. Kız birini çok seviyormuş. İnanmış güvenmiş demek ona. Herif kullanmış, sonra terk etmiş kızı anlayacağın. Otopside öğrenmiş ailesi hamile olduğunu. Aile yıkılmış tabi. Bunları dinleyince ettim o yemini. Zaten benlik işler değildi. Senden sonra, seninle yakınlaştığımız zamanlarda hep o arkadaşımın ablasının yerine koydum seni. Yoksa bugünde sana dediğim gibi bakışın yeter. “

“ ya çok üzüldüm kızcağıza. Ailesine daha bi üzüldüm. “

“peki senden önce biriyle birlikte olmuş olmam seni rahatsız eder miydi? “

“öğrendiysem ederdi. Olduysa da bilmek istemezdim. Bazı kadınlar evlendikleri erkekte tecrübe arıyor. O kadınlar normal karşılıyor. Ben tam senin gibi birini hayal ediyordum. Peki Buğra bey, ya ben başkası ile birlikte olmuş olsaydım  ve sen bunu evlendikten sonra öğrenseydin?”

“cevabı biliyor olmalısın. “

“boşanır mıydın? “

“bu soruyu zihnimde canlandırmak bile istemiyorum, o kadar diyeyim. Ben seni temizliğini parmağım parmağına değince utancından ne yapacağını şaşırdığında anladım. Zaten masumiyetin ile ün yapmıştın. Duruluğun bin kilometre öteden belli oluyordu. “

“bütün gün sırıtıp durmuştun gıcık”

“çok hoşuma gitmişti. Ama o uçtu uçtu günü yok mu? Elini elime kenetleyip dizime yattığında dedim ki Allah’ım ölüyorum. O öpücük, hani minicik ama sıcacık. Günlerce kendime gelemedim. Rüya gibiydi. Bulutların üzerinde yürümek gibi, ne bileyim işte öyle bir şey. Diğeri de malumun profiterol. “

“ o gün de ben , neydi o oldum. Beklemediğim bir şeydi. “

“ o günde kaçacak delik aramıştın. Keşke gelirken alsaydık ya, bak nasıl canım istedi şimdi. “

“ya karnıma ağrı girdi gülmekten, bugün sen Eray’la konuşurken . “

Çalan kapı ziline irkildiler birden. Buğra saate baktı. Saat 21 sularıydı.

“kim ki bu? Allah Allah “

“komşu olabilir mi? Işığı gördülerse. “

Buğra hızlıca giyinmeye çalışıyordu.

“yok ya sanmam. “

Kapıyı çalan kişi ısrarcıydı. Buğra merdivenlerden inerken yüksek sesle

“kim o? “

“benim oğlum aç “

“Eray “

“Eray tabi, başka kim olabilir ki! Kolum koptu, al şu koliyi sana zahmet “

“ kapının yanında oturmuş gelmeni beklemiyorduk herhalde “

Elinden koliyi aldı.

“arka koltukta kalmış bu koli. Yarın veririm dedim ama size dediğim baklavacının önünden geçerken durdum. He o arabada kaldı, bi saniye”

 Arabadan iki poşet alıp geri geldi.

“Özgecanım için Antep sarma aldım. Yokuşun başındaki pastaneden de sana ayılıp bayıldığın tatlıyı aldım. Hadi size afiyet olsun. Ben kaçar “

“dur oğlum nereye? Gir hadi, birlikte yiyelim. Daha cümlem yeni bitmişti ki kapı çaldı. Keşke gelirken alsaydık dedim. Mübarek insansın kardeşim benim.  Hadi yahu! “

“ ha şunu bileydin. Hepimiz yol yorgunuyuz, başka sefere kardeşim. “

“gir da!”

“ Oya’yı özledim oğlum ya. Geç olmadan göreyim. Öğleden sonra bekliyordu, gece oldu neredeyse. Merak etme Oya ile kendime de aldım. Sen sevgilinle, ben sevgilimle. Hadi bana eyvallah. “

“o zaman tamam. Çok sağ ol kardeşim benim. Oya’ya bizden selam söyle “

“baş üstüne. “

Kapıyı kapatınca Özge aşağı indi.

“alem çocuk. O kadar yolu sırf bizi mutlu etmek için geri dönmüş. “

“ çok düşüncelidir kardeşim benim. “

“giyinip geliyorum, çok üşüdüm. “

“bornozla kal. Ben battaniye getireceğim, film koyacağım. Seni sarıp sarmalayacağım.“

“eşofmanla keyif yapılmıyor mu? “

“giy çıkar yorulma diye güzelim. “

“ bende çıkarmam”

“ sen çıkartmasan da ben çıkartacağım. Çikolatayı kıyafetten çıkarmak zor olur. Bulaşmasın yazık. “

“iyi de ben Antep sarma yiyeceğim. “

“biliyorum, profiterolü ben yiyeceğim ama tepsi olarak seni kullanacağım”

“sende doyma problemi var sanırım “

“daha yemedim ki doyayım. Bak hala poşette. “

“sen beni anladın ya, neyse. Aşkım kaloriferi mi açsak? “

“açayım yavrum, gerçekten soğuk içerisi biraz. Ben  tatlıları hazırlarken, sen battaniyeyi getirir misin? “

“yanımda olmasan Eray’ı arayıp sipariş verdiğini düşünürdüm. İnsanın aklına düşen bu kadar çabuk önüne gelir mi yahu”

“ aklıma düşen önüme böyle çabuk gelseydi, lisede evliydik”

“ oluru bu kadar çabukmuş tevekkeli. Yine planından dört sene önce evlenmiş olduk. Daha ne istiyorsun?”

“doğru söylüyorsun, çok şükür. “

“örtüyü alıp geliyorum. Bana şimdi tatlı koyma , şu an pek canım istemiyor “

“ benden tırtıklarsın öyleyse “

Özge battaniyeyi getirip koltuğa oturdu. Buğra kat kaloriferini açtıktan sonra eline geçen ilk filmi koydu. Tatlısını alıp koltuğa oturdu. Özge sırtını göğsüne dayayıp önüne uzandı.

ÖLÜMSÜZ (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin