Sol kulağımdaki kulaklığı kapının sesini duymamla tekrar taktım. Eve geleli iki saate yakın olmuştu. İlk önce duş almış, ilaçlarımı içmiştim. Yol boyu ağladığım ve taksicinin dik bakışlarına maruz kaldığım için sinirlerim ayrı bozuktu. Islak saçlarım çarşafımın üzerinde dağılmıştı.
Adım sesleri yaklaşırken müziğin sesini açtım daha çok. Son ses this I love çalarken birini duymak zordu ve asıl istediğim de buydu zaten. Kimseyi duymamak. Kendimi dahi.
Odamın kapısı açılmaya başlayınca gözlerimi kapadım.
Birkaç saniye boyunca sadece şarkıya odaklanmaya çalıştım. İlaçları aldığımdan beri midem bulanıyordu. Üstelik çok halsizdim.
İkimiz de konuşmadık. Konuşsa da duymazdım zaten. Ancak geçen birkaç dakikanın ardından kulağımdaki kulaklık çekildi yavaşça.
Derin bir nefes alıp bıkkınca verdim. Bu gün bitemez miydi sahiden?
''Gök...'' Annemin yorgun sesini duysam dahi gözlerimi açmadım. ''Bakmayacak mısın bana?''
Cevap vermedim. Yalan söylemişti bana. Kandırmıştı beni. Ben evde yalnızken belki de onlara yemeğe gitmişti. Dördü, tıpkı bir aile gibi.
Yalnızsın Gök, hep öyle kalacaksın.
Sesi duymazdan gelmeye çalıştım. Çalışmak zorundaydım. Kafayı yememek için.
''Gök, lütfen böyle yapma annem.'' yatağımın kenarı çöktü. Konuşmadım. Konuşmazdım. Bazen, haftalarca tek kelime edemezdim. Çıkmazdı boğazımdan.
''Biliyorsun, söylesem kabul etmeyecektin. İlişkinin en başında da söyleyemezdim. Hiçbir şey kesin değilken hayatına insanları sokamazdım. Sonra, ilişkimiz ilerledi ama bu kez ben cesaret edemedim. '' burnunu çekti. ''Birkan'ı tanısan o kadar seversin ki . O tam senin hayalindeki b-''
''Sakın tamamlama o cümleni.'' hiddetle kalktım yatağımdan. Başım dönse dahi duraksamadım. Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu. ''Sakın! duydun mu beni? Benim babam yok! Babaya ihtiyacım yok! İstemiyorum! Seni de istemiyorum' O herifi ve çocuklarını da istemiyorum!'' avazım çıktığı kadar bağırdım. Kalbim küt küt atıyordu.
Say Gök. Say. Sakin ol.
''Sakin ol, lütfen kriz geçireceksin. Tamam demedim bir şey.'' Annem panikle kalktı benim gibi. Yüzüm sinirimden kızarmıştı.
Baba yok! Baba yok!
''Nefret ediyorum senden!'' dedim bağırmaya devam ederken. ''Nefret ediyorum! Kaç kez beni bırakıp onların yanına gittin annelik yapmaya!? Kaç kez gittin de o aptal herif bana bu lafları söyleme cesaretinde bulunuyor?! Bu kadar mı değersizim gözünde?!''
O ağlamaya başladı ama durmadım. Nefesim daralsa da , ben kırılmıştım ve onu da paramparça etmek istiyordum.
''Dedemin yanına gideceğim!'' dedim tekrar bağırarak. Bağırmakla kalmadım. Yatağımın altındaki valizi çıkardım sinirle. Annem dehşetle bana bakarken dolabımın kapağını açtım ve ne var ne yok içine atmaya başladım. ''En azından orda hala bana değer veren biri var.''
''Gök, hayır!'' Annem hıçkırıklara boğuldu ve valizi çekmeye çalıştı. ''Hayır, öyle değil. Senden daha değerli kimsem yok benim. Biliyorsun kızım. Annecim, dur lütfen...''
''Dokunma bana!'' kolumu tutmaya çalışan elini çektim. ''Sen kendine yeni bir çocuk bulmuşsun. Bir tane de değil hem. Onların psikolojileri de iyidir. Uğraşmak zorunda kalmazsın. Yıllarca yük olmadım mı zaten ben!''
''Sus!'' dedi o da bağırarak. ''Sus! Yük falan değilsin sen! Kızımsın benim! Bir tek senin annenim!''
''Keşke orda da öyle hissettirseydin.'' dedim fısıldayarak. Ev üstüme üstüme gelmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Teen FictionGök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefkatini. Bazen, kan bağının önemi olmadığını anlardı insanlar ve hayat bunu Gök'e acı tatlı bir yolda ö...