20

33.7K 2.5K 288
                                    

''Gök.'' Yesir'in saçımı okşayan parmaklarına karşı koyamadım ve başımı yasladığım sıradan hafifçe kaldırdım.

''Efendim?'' dedim uykulu uykyulu. Akan burnumu çektim. Hasta olmuştum sanırım biraz. Yorgun hissediyordum.

''Öğlen oldu. İyi görünmüyorsun ama sen. Eve gitmek ister misin?'' Endişeyle konuşup elini alnıma koydu. ''Ateşin de yok ama.''

Gerindim. ''Yok, yorgunum sadece.'' sınıfta çantasını toplayanlara baktım. Geçen gün Baran yanıma gelince arkamdan konuşan kızlardan bitiyle göz göze geldim. Dik dik bana bakıyordu.

Kaşlarımı çatıp bakışlarımı kaçırdım.

''Kalk da yemek yiyelim.'' Bugün yemek getirmediğim için dediğine uyarak kalktım. Sabah Pars abi bıraktıktan sonra uyumaya başlamıştım ve bu saatte ancak uyanıyordum.

Biz sıradan kalkamadan sınıftan içeri Baran girdi. Montunun cebindeki elleriyle bize doğru yaklaştı.

''Günaydın.'' dedi bana. ''Geldim önce ama uyuyordun. İyi misin? Yorgun gözüküyorsun.''

''Yesir sırasını bana verdi sanırım. Hasta olacak gibiyim.'' esneyerek sırtımı rahatlatmaya çalıştım.

Yesir düz bakışlarla ona bakıyordu. Olanları biliyordu, gıcık kapıyordu ama davranışlarının samimi olduğunu hissettiği için bir şey de yapamıyordu.

''Çok mu kötüsün?'' endişeyle eğildi ve elini alnıma koydu nazikçe. 

''Ateşin yok, iyi bari.'' dedi ama hala endişeli gözüküyordu.

O bu hareketleri yaparken ve benim kalbim yerinden çıkar gibi atarken o kızların bakışlarını da hissediyordum üstümde. 

Rahatsız olmuştum işte, niye bakmaya devam ediyorlardı?

Derin bir nefes verip çantama uzandım. ''Aslında, daha kötü olmadan eve gidip uzansam.'' dedim kaçmak için. Gerilmiştim.

Yesir yaklaştı. ''İyi olduğuna emin misin? Betin benzin attı bir anda.'' başımı salladım.

''Sadece dinlenmek istiyorum.'' biz konuşurken Baran montumu getirmişti . İtiraz etmeme izin vermeden montumu kendi giydirmeye başladı. Fermuarımı çekerken nefesimi tutup saçları alnına düşen yüzüne baktım. Endişeli gözüküyordu.

''Anneni arayayım mı?'' dedi Yesir. Başımı iki yana salladım. Düğün öncesi kalan işlerini bitirmek için yoğun olduğunu biliyordum. 

''Abimi arayayım. Boştu o bugün.'' Baran telefonunu çıkarırken engel olmak için elini tuttum.

''Rahatsız etme. Giderim ben tek başıma.''

''Olmaz.'' dedi ikisi de aynı anda.

Baran eğildi. ''Ben de geleyim.'' dedi ikna etmek ister gibi. ''Aklım kalır. Acaba dün soğukta mı kaldık? Ondan mı oldu?'' üzgünce devam etti.

Kendini iki saniyede suçlu bulmasına hayret eder gibi başımı iki yana salladım. Baran kesinlikle o gece bir şey içmişti. Bu çocuk, o gece kalbimi paramparça eden çocukla aynı kişi olamazdı.

''Hayır, gece pencerem açık uyumuşum sanırım.'' dedim kendini suçlamasın diye yalan söyleyerek. Onaylamazca başını iki yana salladı. Kızmıştı sanırım.

''Abimi arıyorum. Seni eve götürelim. Annen gelene kadar da yat uyu.'' İtiraz etmeme izin vermeden telefonuyla abisini aradı. Birkaç adım geri giderek telefonla konuşmaya başladı.

''Harbi çabalıyor.'' dedi Yesir mırıldanarak. Kirpiklerinin ardından dik dik  Baran'a bakıyordu.

Başımı sallayarak çantamı omzuma aldım. Gerçekten yorgundum. Sabah bir şeyim yoktu aslında. Neden böyle olmuştum birden bilmiyordum.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin