.
.
.
Yalancı bir bahardansa sert bir kışı tercih ederdim. İçim üşürdü belki ama bilirdim neyle yüz yüze olduğumu. Sahte bir sıcaklıktansa, fırtınalarda kaybolmayı tercih ederdim.
Zaten ne gelse başımıza bilmediklerimizden gelmiyor muydu? Kalp bilinmeyene daha hassastı. Gözünün gördüğü, gönlünde gerçek olurdu.
Gözümün ne gördüğünü bilmiyordum ben. Mesela bu ışığın altındaki kadın kimdi bilmiyordum. Ancak hissediyordum. Beynimdeki neon tablo Tehlike diye yanıp sönerken ve kalbim bu ihtimale karşın hızla çarparken sırtımdan aşağıya doğru bir damla soğuk ter süzüldü.
Kimsin?
İhtimaller beynimde çırpınıp dururken elimin üzerine bir el kapandı. İrkilip kafamı aşağı eğdim hemen. Baran arabanın içindeydi. İçeri girmediğim için elimi tutup dikkatimi çekmeye çalışıyordu.
''Hava soğuk, binsene.''
Kafamı biraz yana çevirince annemin kapıda yaslanmış bana baktığını, Pars abimin ve Zeliha'nın da ön koltuğa oturmuş olduklarını gördüm.
Başımı tekrardan kaldırdığımda kadının arkasını dönmüş,sokağın sonuna doğru yürüdğünü gördüm.
Tesadüf diye bir şey yoktur. Zihnim bunu tekrar tekrar yenilerken yutkundum ve arabadan uzaklaştım.
''Evde bir şey unuttum, geliyorum hemen.'' arkamı dönüp annemin yanından geçecekken beni durdurdu.
''Ben getireyim, dur.''
''Yok, lavaboya da girmem lazım. Beklersiniz değil mi iki dakika?''
Pars abim asla inanmadığını belli eden bir yüz ifadesiyle gülümsedi. ''Bekleriz abim.'' dedi. Zeliha ve Baran da bana aynı yüz ifadesiyle bakıyorlardı ancak şu an onlara anlatıp yok yere paranoya yaratmak istemiyordum.
Babam her şeyin üstesinden gelebilirdi. Ortalığı karıştırmanın manası yoktu. Annem arkamdan tekrardan seslense de onu dinlemeden açık kapıdan içeri koştum. Eve ayakkabıyla girdiğimi fark edip koşarak geldiğim üç adımı geri koştum ve ayakkabılarımı gelişi güzel atıp yeniden merdivenleri çıktım. Soluk soluğa odama vardığımda hızla banyoya girip kapıyı kapadım.
Telefonumu çıkardım ve önce nefeslerimi düzeltmek için kendime biraz zaman ayırdım. Biraz biraz kendime geldimi düşündüğüm ilk an ise kilidi açıp rehbere girdim ve babamın numarasının üzerine tıkladım.
Yere çömelip bağdaş kurduğum sıra telefondan gelen mekanik ses birden kedildi ve babamın o güven veren, sıcacık sesi yerini aldı.
''Babacım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Fiksi RemajaGök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefkatini. Bazen, kan bağının önemi olmadığını anlardı insanlar ve hayat bunu Gök'e acı tatlı bir yolda ö...