* Bol yorum lütfen<3
.
.
.
Sızlayan gözlerimi kapadım sımsıkı.
Çoğu zamanlar yaşadıklarımın kabus olması iiçin yalvarırdım ancak hiç bu kadar istediğim olmamıştı. İçim yanıyordu. Sönmüyordu.
Benim güzel portakalım.
Burnumun direği sızladığında kapalı gözlerimden birer damla yaş aktı yine. Durmuyorlardı. Kollarımın acısından değil, yanan saçlarımdan değil.
Kucağımdan anlık atlayışı, onu tutamadan düşen o büyük, omuzlarıma çarpan tahta parçası.
Miyavlaması.
Çenem titredi yine. İç çekerken saçlarımda bir el hissettim. Kirpiklerim titreye titreye aralandı.
Karşımda Pars abiyi bulmayı beklemiyordum.
Yorgun gözüküyordu, omuzları çökmüştü. Saçları karışmıştı. Üzerinde üniforması vardı. Gözlerinin içi kızatmıştı, yorgunluktan mı yoksa üzüntüsünden mi anlayamadım.
''Abim.'' dedi.
Dudaklarım titredi. ''Kedim...'' dedim içim gide gide yangınımı anlatmaya çalışırken. İçimde sönmeyen bir yangın vardı.
Dişlerini sıktı. Yatağa eğildi yana oturdu. Eliyle yüzümü okşuyordu. ''Biliyorum abim.'' dedi kısık sesiyle. ''Biliyorum güzelim.''
Hıçkırıklarımı tutamazken eğildi ve yaralarıma dikkat ederek sarıldı. Saçları boynuma değerken başımı başına yasladım.
''Tutamadım onu.'' dedim titrekçe.
''Özür dilerim.'' dedi saçlarımı öperken. Benim yanmış, is kokan saçlarımı. ''Göreve gitmem gerekti, yarım saat önce Mustafa'dan öğrendim. Bilsem gelirdim, keşke izin alsaydım da tek kalmasaydın.''
Burnumu çektim . Yaralarım acıyordu. ''Canım acıyor.'' dedim içimi çeke çeke. Geri çekilip yüzü kasılırken yaralarıma baktı sanki kendi canı acıyor gibi.
''Canını severim senin.'' dedi kısıkça. ''Hemşireyi çağırayım dur.''
''Gitme.'' dedim irkilerek. Yalnız kalmaktan korkuyordum artık. ''İstemiyorum.''
Kalkamadan kapı açılmıştı. Birkan abi yorgun bir suretle kapıdan girip Pars abiyi görünce duraksadı. Bakışları kısılırken birkaç adım yatağa yaklaştı.
''Merhaba.'' dedi ifadesiz bir sesle.
Pars abi yatağın yanından kalktı ve başını salladı. ''Merhaba.''
Birkan abi bakışlarını ondan bana çevirdi ve ifadesiz suratı büyük bir şefkatle sarsılırken yanıma yaklaştı. ''Çıkacağız birazdan birtanem.'' eğilip saçlarımı öperken. ''Evimize gideceğiz hemen.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Teen FictionGök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefkatini. Bazen, kan bağının önemi olmadığını anlardı insanlar ve hayat bunu Gök'e acı tatlı bir yolda ö...