45

23.4K 2.1K 389
                                    

Siyah bir elbise giymeyi düşünmüştüm.

Düğün, nikah, tarihi belli olduğu andan itibaren siyah bir elbise giymeyi düşünmüştüm. Hiç olmazsa lacivert ya da koyu başka bir renk. Düğünlerde gelin dışında beyaz giyinenlere pek iyi gözle bakamıyordum.

Ancak annem katiyen siyah veya koyu bir renk giymemi istememişti. Annem bana hep cıvıl cıvıl renkler yakıştırırdı. Bu gece de benden özel olarak beyaz giyinmemi rica etmişti.

Anlamlandıramasam da karşı çıkmamıştım. Ancak  beyaz, istediğim gibi bir elbisem yoktu. Daha doğrusu yanmışlardı. Teyzemlerden yardım isteyemeden babam elinde bir paketle yanıma gelmişti ve akşam bunu giymemi rica etmişti. İçine bakmamıştım.

Annem saçlarıma fön çekip şekil vermişti. Sabtiledikten sonra anneannemler ve teyzemler gelmiş, onu hazırlamaya götürmüşlerdi. Çok az kalmıştı ve annemm saatler içinde evli bir kadın olacaktı.

Yatağın üzerinde duran pakete ilerledim.  Teyzem makyajımı yapmak istemişti ancak ben biraz gergin olduğum için herkesi başımdan defetmiştim. Haplarımı içmiş ve biraz sakinleşmek için balkona çıkmıştım. Güneşin batışı ufukta gözüküyorken her şeyin yolunda olacağını fısıldıyordum kendi kendime. Bu hayat bana bir aile verecekti . Aslında vermişti de, resmiyete dökülecekti.

Paketin kapağını yavaş ve dikkatli bir şekilde açtım. Beyaz kumaşını gördüğüm elbiseyi sakin olmaya  çalışarak çıkardım kutusundan.

Beyaz, düşük kol ve belden itibaren bollaşan çok tatlı bir elbiseydi ancak kutudaki tek şey o değildi. Elbiseyi yatağa düzgünce bıraktıktan sonra kutudaki diğer şeyi çıkardım. 

Yeşil tonlardakikorseyi de elbisenin yanına koyup nasıl göründüklerine baktım. Bunu babam seçmişse çok zevkli bir adamdı. Tamamen beyaz olmayacağımın verdiği ufak bir rahatlamayla elbisenin düşük kollarına baktım. 

Omuzlarımda yanık izleri vardı. Elbise yaralara değmeyecek ancak bu demek oluyordu ki onları kapatmayacaktı da. Çalkalanan midemi bastırmak için elimi yaslayıp başımı yukarı kaldırıp derin nefesler aldım. Gerginliğim her saniye artıyordu. 

Titremeye alışık ellerim beni şaşırtmıyordu şimdi. Biraz sakinleşmek için telefonuma uzandım ve tekrar balkona çıktım. Küçük mindere oturup Pars abimi aradım. Telefon kulağımda birkaç çalıştan sonra açıldı.

''Alo.''

''Pars abi.'' dedim bordo oğe sürdüğüm tırnaklarıma bakarken. Kazımamak için zor duruyordum ojeleri. ''Napıyorsun?''

''Zeliha'nın hazırlanmasını bekliyorum abim.'' dedi yürüme sesi gelirken. ''Tanışmanız için heyecanlıyım. İkinizin de birbirinizi seveceğinden şüphem yok.''

Gerginliğime gerginlik eklenirken yutkundum. İçimden inşallah diyerek ayaklarımı salladım. ''Ne yapıyorsun diye aramıştım, öylesine.''

''Çok mu gerginsin?'' dedi ılımlı sesiyle. Yutkundum ve ufak bir ses çıkardım onaylayarak.

''Orada olacağız, hem çok kalabalık da olmayacak.'' dedi sakinleştirici sesi. ''Şu geçenki kızdan dolayı geriliyorsan da gerilme. Zeliha'nın bakış açısına girerse zaten eyvahlar olsun onun adına.''

Konuşması beni rahatlatırken kıkırdadım ufakça. Gergindim. Heyecanlıydım. Kalbim boğazımda atıyordu. Yine de beni anlayışla karşılayıp rahatlatması kalbimde bir zamanlar abi ve baba sevgisine muhtaç çocuğun küçük sevinç çığlıkları atmasına yol açıyordu.

''Hazırlanmadım da daha.'' dedim oflayarak. ''Kapatayım da giyeyim elbiseyi. Babam almış, böyle bembeyaz, bir de korsesi var çok güzel.'' dedim babamın bana bir şeyler almasının verdiği sevinçle. Kıkırdayışı duyuldu. 

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin