Geçen bölümün yorumları çok düşüktü ve üzüldüm açıkçası. Bölümler düzenli geliyor, lütfen siz de emeğimi verin <3
Bol yorum, bol oy ve bol kalp.
İyi okumalar.
Not: Finale çok az bölümümüz kaldı :')
.
.
.
Limanlar herkesin sığınacak dalıydı ancak dalgalar yüzeyini arşınladığında, kaçacağı bir yer olmuyordu. Dalgası çok bir liman gibi hissetmek onu boğuyordu, bu dalgaların boyu boyunu aşalı çok oluyordu. Bir şeyler değişmeliydi. Değişmek zorundaydı.
Herkes gidecekti ve kendi yapayalnız kalacaktı bu çukurda. Bundan şikayetçi miydi, hayır. Değişmesini ister miydi, bilmiyordu. Kendi için yaşamayan bir insandı, ölmüştü. Ölümü de kendi annesi tarafından yapılmıştı.
Ebeveyn olmak korkunç bir şeydi, bir abi olarak bunu onaylayabilirdi ancak bu kılıfları tükenmişti kendi içinde aklamalar yapa yapa.
Yüzünü ovdu. Evin önünde, aracını park etmiş bir şekilde oturuyordu. Gök'ün anlattığı o çocuğu düşünüyor, Baran'ı düşünüyor ama kendini ilk defa, gerçekten uzun bir süre sonra ilk defa düşünüyordu.
Bir uçurumun kenarında duracağız seninle ve atlayan ilk ben olacağım, mırıldandı sessizce. Ufak bir melodiydi.
Düşen sen olsan, ölen yine ben olacağım,
Sevgili ölüm, o bile bana ait değil.
Gözlerinin yaşardığını hissetti. Baran ve Gök'ü içeri göndermişti. Çiftlikten dönmüşlerdi. Babasının ve annesinin uyanık olduğunu biliyordu ancak hayatında ilk defa belki de evine girmek istemiyordu.
Bu yüzden garaj yolundan geri çıktı. Bu gece, uyumayacaktı. Zaten genel olarak uyuyamıyordu.
Rehberindeki numaraları düşündü. Kaçını arasa dertleşebilirdi? Kaçı, gecenin bu saatinde uykusunu onun için bırakabilirdi?
Kaçı onu gerçekten umursuyordu?
Boğazındaki yumru büyüdü ve büyüdü. İşte şimdi başladığı o noktadaydı.
En dipteydi.
Arabasını bir sokakta durdurdu. Sürse nereye sürecekti ki? Gideceği bir yer yoktu onun. Yapayalnızdı.
Bir damla yaş aktı. Uzun bir süre sonra yine kendi için ağlıyordu. Kendi acısına ağlıyordu, kendi yalnızlığına.
Tam o sırada telefonunda bir titreşim hissetti. Babasının aradığını düşündüğü için almadı telefonu eline. Fakat arama bittikten sonra bir mesaj geldiğinde, birine bir şey olmuşsa düşüncesiyle telefonuna uzandı.
Pars'tı.
Bir konum atmıştı. Bir balıkçı konumu. Anlamadığı için kaşları çatıldı biraz.
Sonra bir mesaj geldi.
Rakı balık? Yazıyordu mesajında.
Gözlerini kırptı bir an. Anlamamıştı, onu mu çağırıyordu rakı balığa? Elinin tersiyle gözünü sildi ve parmakları ekrana dokundu.
Geliyorum.
Arabasını çalıştırdı. Bu kez rotasını biliyordu.
Yaklaşık yirmi dakika sonra sahil kenarında bir restorana girdi. Bakışları masalarda dolaştıktan sonra bir köşede, sessizce bekleyen Pars'ı gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Genç KurguGök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefkatini. Bazen, kan bağının önemi olmadığını anlardı insanlar ve hayat bunu Gök'e acı tatlı bir yolda ö...