İki günde iki bölüm. Hatta iki gün bile olmadı. Yirmi dört saat geçmedi daha. Bu yüzden, booool bol yorum aşklarım bol yorum. Dünkü yorumlar çok güzeldi.
Bölüm şarkısı; Fırtınadayım.
İyi okumalar.
.
.
.
Kırıklarım saçlarımdan başlıyordu da ruhuma uzanıyordu sanki. Öyle yorgundum, öyle kırgındım.
Bu kırgınlık hiç geçmez gelirdi bazen. Hep orada kalacak gibi gelirdi.
Geçiyormuş.
Üzerimde bornoz vardı. Mis gibi kokan bir bornoz. Ben de mis gibi kokuyordum şimdi. İs değil, şampuan kokuyordum. Keder gibi değil, umut gibi kokuyordum.
Saçlarımı kesmezdim ben normalde. Uçlarından biraz alırdı annem her seferinde. Ancak yeniden başlamak istiyordum her şeye.
Bu yüzden annem sadece yanan yerleri almak istediğinde itiraz etmiştim. Omuzlarımın üzerinde kesmesini istediğim andan beri bir saçlarıma, bir makasa bakıyordu.
''Yapamayacağım.'' dedi en sonunda makası banyo tezgahına bırakıp bir hışım. ''Kesemem.''
''Anne.'' dedim mırıldanıp. Yanan uçlarına bakmamaya çalışıyordum. ''Çok uzunlar... Boğuyorlar.''
Bakışlarını kaçırdı ve derince soluklandı. İç çamaşırlarımı ve kıyafefetlerimi kirli sepetine atmıştım. Üzerimdeki bornoz tüm suyunu emmişti vücudum. Normalde her banyo sonrası çok üşürdüm, şimdiyse içimdeki ateşten mş bilinmez yanıyordum.
Annem hala makası alamazken kapı tıktıklandı.
''İşiniz bitmedi mi?'' babamın sesiyle dudaklarımı ısırıp yere eğdim başımı.
Baba, babam , benim babam, Baran ve benim babam; Baran, Karam abi ve benim babam. Ama babamdı. Her cümlede, sıfatı olarak ben geliyordum bir şekilde. Çok tuhaftı, çok iç gıdıklayıcıydı.
''Gel.'' dedi annem seslenip. Kapıyı yavaşça araladı ve içeri girdi.
''Üşüyeceksin babam, giyin artık. Neden çıkmadınız?''
İçim daha da bir garipleşti. O an, belki de ilk defa Asel gibi değerli hissettim. Asel gibi , babam tarafından seviliyordum şimdi.
''Saçlarını keseceğim.'' dedi annem panikle. ''Ama kesemiyorum. Omuzlarının üstünde istedi ama kesemem...'' panik hali içini yiyip bitirirken babam önce saçlarıma, sonra da aynadan suratıma baktı. Ağlamaktan şişen ve banyonun sıcağından kızarak yanaklarım, yorgun mavilerim, kurumuş dudaklarım ve o acıma rağmen umudun ışığını taşıyan bakışlarım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Teen FictionGök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefkatini. Bazen, kan bağının önemi olmadığını anlardı insanlar ve hayat bunu Gök'e acı tatlı bir yolda ö...