36

20.9K 1.8K 209
                                    

Sancıyan ruha merhem yazamazdı kimse ve benim ruhum uzun yıllardır acı çekiyordu. 

Çok şey denemiştim acımı dindirmek için, çaresini bulamamıştım. Oysa biliyordum işte ilacı. Bir gülümsese, bir kez saçlarımı okşasa içinden gelerek. Bir kez kızım deseydi hissederek. O zaman iyileşirdi tüm yaralarım. Yedi yaşımda beklemiştim tüm bunları. Sevgiyi bilmeyen bir adam da değildi, görmüştüm çocuklarına davranışını.

Onun sevgisizliği bir annem , bir de banaydı. 

Gözlerimiz birbirinden ayrılmıyordu. Kaç yıl olmuştu sahi? En son ne zaman korkmadan bakabilmiştim gözlerine içten? 

Çatılan kaşları, öfkeli çehresi, masmavi; aynı renk gözlerimiz.

Hiç değişmemişti.

Hareket edemedim. Yüzüm ifadesiz bir haldeyken onu inceledim. Ancak ona bakarken onu görmüyordum sadece. Gittiğim terapiler, aldığım ilaçlar, beklediğim geceler, asla gelmeyişleri ve beni asla sevmeyişini görüyordum ben ona bakarken.

Ne hayal kırıklığıydı ama.

Gözlerimi kırptım iki kez . Şimdi herkes susup kalmıştı. Kimse beni beklemiyordu sanırım. Karam abi olduğu yerden hareketlendiğinde ona döndü bakışlarım. 

Hepsinin yüzünden endişeli ve kızgın olduklarını görebiliyordum. Ancak ben artık on dört yaşında değildim. 

Ona kırılmayı, o yaşımda bırakmıştım. 

''Baran var mı?'' dedim sakince. İçimde yükselen duygulara rağmen ifadesizliğimi koruyordum. Kimse benden böyle bir soru beklemediği için cevap veremediler birkaç saniye.

 En sonunda Karam abi toparlandı ve yanıma yürüdü sakince. Az önceki öfkeli bakışlarının aksine, yine o sakin ve huzurlu adam gibi bakmaya başlamıştı. ''Hayır abim.'' dedi tebessüm ederek. ''Gel , biz seninle dışarı çıkalım.''

Birkan abi ve anneme baktım. Annem çok büyük bir endişeyle beni izliyordu. Birkan abinin sert çehresine bakıp başımı iki yana salladım. Değmezdi. Bu hayatta, en çok da ona, hiçbir şey değmezdi. 

''Odama çıkacağım aslında.'' dedim çantamın askısını tutup sıkarak.  ''Ödevlerim var, onları yetiştirmeliyim.''

Bana delirmişim gibi bakıyorlardı. 

Sanki akıl sağlığımın yerinde olmadığını bilmiyorlar gibi. 

''Gök.'' dedi Karam abi tekrar gülümseyerek. ''Ödevlerini akşam birlikte yaparız abim. Gel, seninle Baran'ı almaya gidelim. Sonra tatlıcıya gideriz, dolaşırız.'' dedi. 

O yokmuş gibi davranıyorduk. Minnet duygusunu kalbimin derinlerinde hissettim. 

''Tamam.'' dedim başımı sallayarak. Tekrar onlara bakacak cesareti bulamadım ama. Karam abi de anladı sanırım. Kolunu omzuma sararak bizi salondan çıkarmak için harekete geçti.

Ancak onun sesi kesti tüm hareketlerimizi.

''Gök.'' dedi. 

Dişlerimi sıktım. Duymak isteimyordum. Tiksiniyordum ondan. Sevmiyordum onu. İstemiyordum.

''Gö-''

''Onun adını ağzına alma bir daha.'' Birkan abinin sesi kesti bu kez sesini. Onun sesini duyduğum an rahatladığımı hissettim. Bağırmamıştı, ancak sesi öyle keskindi ki bu onu susturmaya yetmişti.

''Çıkalım abim.'' dedi Karam abi fısıldayıp saçlarımı öperken. ''Hadi.''  Kolu sıkı sıkı sardı bedenimi. Arkamızdan sesleri yükselirken bir kez bile geriye dönmeden çıkardı bu kez. Koridoru geçtik ve kapıya geldik. Ayakkabımı giymek için eğildim. Nemlenen gözlerim işimi hiç kolaylaştırmıyordu.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin