8

38.6K 2.3K 464
                                    

''Konuşmayacak mısın benimle Gök kızım?'' Başımda yarım saattir dikilen dedemi görmezden geliyordum. 

O gecenin üzerinden bir hafta geçmişti. Annemle bir kez bile konuşmamıştım. O benimle konuşmaya çalışsa da , ben yeterince dinleyip anladığımı düşünüyordum. Bu yüzden görmezden geliyordum. Onun beni yaptığı gibi.

İsteme için dedem, iki teyzem ve dayım gelmişti. Dedemin eşi de burdaydı. Üvey anneannem. Anneannem çok önceden vefat edince dedem evlenmişti. Gülbahar anneannemi çok severdim ama. Bana hep kendi öz torunuymuşum gibi davranırdı. 

Teyzemler ve dayım da ondan olan çocuklardı. Ama annemle hiç aralarında bu konudan tartışmalar çıkmamıştı.

Dedemi görmezden gelip elbisemin yakasını düzeltmeye devam ettim. Yesir ve ailesi de buradaydı. Annem, tüm gün sadece bir kez görsem de çok heyecanlıydı. Beni görünce modu felaket düşüyordu. Onunla konuşmam için çok fazla uğraşıyordu ancak görmezden geliyordum.

Bu evden gidecektik. İstemiyordum. Burası benim güvenli alanımdı. Şimdi her şeyi kaybetmiştim.

Ne kazanırdım bilmiyordum ama.

Topuklularımın üzerinde düşmemeye çalışarak odamda masama ilerledim. Dedem hala durmuş beni izliyordu. Onunla da konuşmayacaktım. Herkes benden her şeyi saklamıştı. Teyzemlerle de konuşmuyordum. Tek konuştuğum kişi dayımdı çünkü ona da benimle aynı zamanda söylenmişti. Yirmi beş yaşındaki dayımın elbette hiç hoşuna gitmemişti bu konu.

Küpelerimi takıp aynadan kendime baktım. Beyaz, üzerinde çiçekler olan mini sade bir elbise giymiştim. Sade görünüyordum ama bence tatlıydım.

''Evladım, ben demek istedim ama annenler kendileri halletmek istediler.'' dedem bıkınca sözlerine devam ederken ben parfüm sıkmaya başladım.

Onu arkamda bıraktım, seslense de duymazdan gelip salona , dayımın yanına gittim. Bir haftadır neredeyse hiç konuşmamıştım evde. Sadece Yesir ve  Karakolun oradan geçerken gördüğüm Pars abiyle konuşuyordum. Ki bu bir hafta boyunca okul dönüşlerinde hep o yolu kullanmış, her çıkışımda da bana kahve ısmarlamıştı.

''Dayı.'' dedim mırıldanarak. Sıkkın bakışları bana dönünce gülümsedim. Kollarını araladığında koşarak koltuğa oturdum ve başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. 

''Niye bu kadar güzel oldun bakayım sen?'' dayım boynumu gıdıklayınca kıkırdayıp kafamı çekmeye çalıştım.

''Yaa, yapma.''

''Dağıtalım mı burayı bu gece ?'' dedi istekle. Ailenin en küçükleri bizdik. Bu yüzden de daha çok anlaşırdık herkesten. ''He, yapalım mı?''

Gülüşüm soldu. ''İlgilenmiyorum artık.'' dedim geriye yaslanırken. ''Ne halleri varsa görebilirler.''

''Bu sessizliğin beni korkutuyor. Ablamın bu yaptığını hiçbir zaman anlamayacağım.'' öfkeyle o da benim gibi koltuğa yaslandı ve kollarını bağladı. İkimiz de küçük çocuklar gibi boş boş duvara bakmaya başladık.

''Kızım, sarmalar çok güzel olmuş he.'' Yesir ağzı dolu bir şekilde mutfaktan çıkınca göz devirip kırlentlerden birini fırlattım.

''Zıkkım ye, salak.'' dedim oflayarak. O ise omuz silkip yanıma attı kendini.

''Annen çok heyecanlı ama bir yandan üzgün.'' Kalbim bu kadar kırık olmasaydı eğer, annemin bu heyecanını asla kaçıramazdım. Ancak kendi yapıp kendi bulmuştu.

Cevap vermedim. Birazdan eve tanımadığım bir sürü insan gelecekti ve ben bu yüzden kalp krizi geçirmek üzereydim. Bir sürü insan.

Tanımadığım.

GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin