Merhabalar, umarım musmutlu bir gün geçirirsiniz. Bölüm yorumlarını ve oyları unutmayın, paragraf arası yorumlar beni mutlu eder.
Bilirsiniz, mutlu ben mutlu sahne demek <33
İyi okumalar. Bölüm şarkısı; Hey There Delilah
.
Kahvaltı masaları sessiz olduğu zaman bir sıkıntı olduğunu anlardınız o evde.Kimse konuşmuyordu. Baran tabağındaki yemeklerle oynuyordu. Sanırım bu bizim kaderimiz falandı. İki gün üst üste mutlu olmamız yasaktı.
"Ne oldu?" Baran'ın konuşmasıyla herkes tabağıyla oynamayı bıraktı. Baran arkasına yaslandıktan sonra annemle babama baktı. "Ne olacak bundan sonra?"
Babam ve annem arasındaki kısa bir bakışma sonrasında sözü babam devraldı. "Hayatımıza döneceğiz." Dedi üstü kapalı. "Artık bunları düşünmenize gerek yok, biz annenle birlikte hallediyoruz."
Baran kısa bir süre öfkelendiğini gizlemeye çalıştı ancak başaramadı. "Öyle mi?" dedi en sonunda alayla. "Bana pek güven vermiyor bu söyledikleriniz, çünkü sürekli bizden olanları sakladığınız için neye hazırlıklı olmamız gerektiğini kestiremiyoruz."
"Baran-"dedim ama susturdu.
"Yalan mı?" dedi bana dönüp. "Eğer, babam o adamın ülkeye döndüğünü söyleseydi biz korumalar olmadan gezmek için bu kadar baskı yapmazdık, ya da kadının senin ilaçlarını değiştirdiğini söyleseydiler bu kadar çok kafan karışmaz, sanki iyileşebiliyormuş gibi sevinmezdin!"
Çatalım tabağıma çarpıp masaya düştü.
Ağzım açılıp ona bakarken sözlerinin beni incitmek için olmadığını biliyordum ama incinmiştim. Ayrıca ne demek ilaçlarımı değiştirmişlerdi? Bunu nasıl yapmıştı? Benim neden haberim yoktu?
"Baran!" babam sesini yükselttiğinde abim girdi bu kez araya.
"Haksız değil." Ondan ilk defa bir yorum duyuyordum, onun bile sabrı taşmış olmalıydı. "Hepimizden olanları saklayarak bize iyilik yapmıyorsunuz, bizi savunmasız bırakıyorsunuz. Geldiğini göremediğimiz bir şeye karşı kendimizi savunamayız."
Babam yüzünü sıvazladı sertçe. Zor bir gece sonrasında istemediği şeylerdi bunlar. "Çocuklar," dedi yine de. "Önemli bir şey yok, biz hallediyoruz."
Abim ilk defa sinirli göründü. "Aynen, çok güzel hallediyorsunuz." Dedi sandalyesini geri itip. "O kadar iyi hallediyorsunuz ki çocuklarınızın birinin boynu morluklarla dolu, diğeri psikolojik olarak bitap. Bravo"
"Karam, bilmiyorsunuz hiçbir şey!" Babam bağırdığında yerimden sıçradım.
Kaşlarım çatıldı. "Haksız mı?" dedim abime bağırmasını kaldıramayıp. "Bunların hepsi siz bizden bir şeyler sakladığınız için olmuyor mu? Ve siz de ısrarla bunu kabul etmeyerek hem kendinize hem de bize eziyet etmiyor musunuz?"
"Gök, sırası değil." Annem de araya girince Baran kalktı bu kez.
"Afiyet olsun size, belki bizden sakladığınız başka şeyleri konuşursunuz baş başa yerken." Ben de ayağa kalktım ve üçümüz de onları arkamızda bırakıp mutfaktan çıktık.
Mutfağı geride bıraktığımız zaman abim bize döndü.
"Hazırlanın da kahvaltıya gidelim, açım."
.
.
.
Dışarısı pek güvenli hissettirmiyordu. Yanımda biri yokken dışarı çıkma fikri artık beni korkutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Teen FictionGök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefkatini. Bazen, kan bağının önemi olmadığını anlardı insanlar ve hayat bunu Gök'e acı tatlı bir yolda ö...