''Birkan bey ne zaman gelecek?'' dedim kızarmış ekmeğimi kemirirken. Baran börekten ısırıklar koparırken abisine döndü.
''Yoldaymış, mesaj attı az önce.'' dedi.
''Ne iş yapıyordu?'' dedim merakla. Zengin, çok zengin, olduklarını biliyordum.
''Dedem uçak mühendisiydi.'' dedi Karam abi tabağıma salatalık koyarken. ''Böylece uçak parçaları üretmeye başlamışlar. Dedem kurdu,babam büyüttü.''
Başımı salladım anladım der gibi. Kahvaltıya başlayalı on dakika olmuştu.
''Hiç yurt dışına çıkmak istedin mi?'' Baran meyve suyunu içerken bana baktı. Başımı salladım.
''Neresi?''
''İtalya.'' dedim sesime yansıyan hayranlıkla. Kaşları kalktı ikisininde. Sanırım benden duydukları en coşkulu sesti.
''Çok mu istiyorsun?'' dedi Karam abi. Başımı salladım hevesle.
''Oradaki tarihi yapıları gezmeyi o kadar istiyorum ki.'' heyecanla iç çektim. ''Lise sonrası diye düşünmüştük annemle. Avrupa gezisi.''
''Neden lise sonuna bıraktın ki? Bu yaz da gidebilirsin?'' başını yana eğdi. ''Hatta, ayarlayabilirsek hep birlikte bile gezebiliriz. Ben daha önce Avrups'yı gezdim iki kez. Özellikle Amsterdam ve Viyana mükemmeldi.''
Heyecanla ona baktım.
''Gerçekten fotoğraftakiler kadar güzel mi?'' dedim.
''Evet. Bence sokak lezzetleri için bile gidilir. Harikalar.'' imrenerek ona bakarken arkamdan bir ses geldi.
''Neymiş mükemmel olan?'' Birkan beyin sesiyle içimde oluşan heyecana anlam yükleyemeden arkamı döndüm. Siyah paltosunun içinde, takım elbisesiyle oldukça şıktı. Bu adamın değişik bir aurası vardı.
Yutkundum. Yüzüme değen bakışları sonrasında sıcacık gülümsedi . ''Günaydın Gök.''
''Günaydın Birkan bey.'' dedim kekelememeye çalışarak. Bey dememle gülümsemesi biraz sekteye uğradı, ancak toparlanarak yanımıza geldi. Yanımdaki sandalyeyi çekti ve oturdu.
''Neyden bahsediyordunuz bu kadar heyecanlı?''
''Baba, Gök Avrupayı gezmek istiyormuş. İtalya'yı özellikle. '' Baran heyecanla babasına baktı. ''Belki bir gün birlikte gideriz.''
Birkan bey gülümseyerek bana döndü. ''Annen hiç bahsetmemişti senin bu hayalinden.'' dedi. ''Elbette gidersin. Muazzam bir ülke.''
''Annem sizinle benim hakkımda çok konuşur mu?'' dedim engel olamadığım bir merakla. Anlayışla gülümsedi.
''Evet. Biz senin sayende tanıştık aslında.''
Kaşlarımı kaldırdım hayretle. ''Ben mi?'' dedim hayretle. ''İyi de, nasıl?''
''İki buçuk yıl önce, sen yedinci sınıfın sonundayken okulunuza meslek haftasında gelmiştik.'' dedi. ''Konuşmacıydım ben de . Sen o sıra arka sıralarda uyuyordun." Gülümsedi. "Uyuyakalınca, seminer bitti. Herkes çıktı ama uyanmadın. Müdür uyandırmak istedi ama huzursuz görünüyordun. " Dalgın dalgın gülümsemeye devam etti. "Annen geldi o sırada. Sana ulaşamayınca okula gelmiş. Öyle tanışmıştık."
Yanaklarım kızardı. Ben ve benim her yerde uyumaya müsait olan bünyem... Bir gün başıma çok büyük iş açacaktı.
''Kızardın.'' Karam abi gülümsedi ve elini uzatıp yanağımdan makas aldı. ''Utanınca çok tatlı oluyorsun.''
Daha çok kızardığımda gülmeye başladı. Kaşlarım çatıldı. ''Gülmesene.'' Baran da gülünce ona da ters ters baktım.
''Kessenize şunu.'' dedim ama benim de gülesim geliyordu. En sonunda Birkan beyin de gülmemek için direndiğini görünce kendimi tutamadım ve ben de gülmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Novela JuvenilGök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefkatini. Bazen, kan bağının önemi olmadığını anlardı insanlar ve hayat bunu Gök'e acı tatlı bir yolda ö...