Aşklarım, merhaba. Kısa bir duyuruyla giriyorum. Bu bölüm çok önemli bir bölüm. Birçok gerçek öğreniyoruz.
Bu yüzden oyları ve yorumları, özellikle yorumları , ihmal etmeyin n'olur. Hepinize iyi günler, iyi okumalar ve sağlıklı , musmutlu yaşamlar <3
.
.
.
Kalbime saklasam seni ve orada bütün acılardan sakınsam.
Güzel bir akşamdı, huzursuzluk verici saatlere kadar. Ailece keyifle yediğimiz akşam yemeği kapının çalınmasıyla bozulmuştu.
Baran sinir küpüydü ve odadan çıkmıyordu. Babam da aynı şekilde. Annem babamı sakinleştirmeye çalışırken ben de Baran'ın kapısının önünde ne yapacağımı düşünüyordum.
Her şey neden her zaman bu kadar zor olmak zorundaydı?
''Baran!'' Kapısına vurdum yavaşça. ''Aç hadi kapıyı, konuşalım.''
Kazandığımızı sandığımız her zafer bir başka yenilgiyle sonuçlanırdı. Meydan muharebeleri boşunaydı bu dünyada, sesin soluğun çıkmazdı.
Huzura giden yol niye bu kadar engebeli sorusunun yanı sıra, sorunun cevabı sorudan daha kırıcıydı.
''Baran!'' kapısını tıklattım girmek için. Ancak kilitliydi ve hiçbirimizi odaya almıyordu. ''Açar mısın lütfen.''
Ses gelmedi. Ofladım, ne yapacağımı düşündüm. Tam o sırada koridorun ucundan abim göründü . Onu sanırım en son mahkemede bu kadar sinirli görmüştüm. ''Çıkmıyor mu?''
Başımı iki yana salladım daha çok endişelenerek. ''Babam nasıl?''
''Görmek istemeyeceğin kadar sinirli.'' Ellerini saçlarından geçirdi , başının ağrıdığını hissediyordum. Ne yapacağını bilemiyor gibiydi, sinirinden mi yoksa üzüntüsünden mi böyleydi anlamıyordum.
''Annem yanında ama, dindirir değil mi öfkesini?'' sırtımı kapıya yaslayıp aşağı kaydım ve dizlerimi kendime çekerek kollarımı etrafına doladım.
Yorgun yüzünü yana çevirdi ve sırtını duvara yaslayıp benim gibi oturdu. ''Dindirir.'' dedi dirseğini kendine çektiği dizine yaslayıp diğer eliyle de sarkan elini tutarken.
İkimiz de sevdiğimiz insanlar için endişeleniyorduk.
Mutluyduk bir an öncesine kadar, kendi sıkıntılarımız yokmuşçasına, kan bağımın olduğu o çocuk öğlen gelip benimle yüzleşmemişçesine ve o adam kalbimi tekrardan kırmamışçasına bir mutluluk vardı üzerimde.
Ancak geçmişi ve ebeveyni kusurlu olan tek çocuk ben değildim bu evde. Yemeğin ortasında çalan kapıdan sonra , güvenlik bize bir kutu getirmişti. Bilindik bir kargo şirketiyle bize gönderilen kutunun içindeki geçmiş bu kez onlara aitti.
''Abi.'' bana bakmadı, ancak elinin tekini uzatıp sağ elimi tuttu. Elini sıkı sıkı kavradıktan sonra ona yaklaştım ve başımı omzuna yasladım. ''Üzülme, bundan sonra yalnız atlatmayacaksınız bu olayları.''
Küçük bir teselliydi belki de bu onun için, yalnızca yanında olduğumu bilsin istiyordum.
Bu yolu yalnız yürümeyeceklerdi bir daha, dikeni hepimize batsa da.
Gülümsedi onca yorgunluğunun arasında, elimi tuttuğu eliyle kendine çekip yasladı beni. Kolları omuzlarımdan sıkıca sarıldı.
''Abiler kardeşlerinin yüklerini taşır, Gök. '' Dedi yorgunca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü
Teen FictionGök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefkatini. Bazen, kan bağının önemi olmadığını anlardı insanlar ve hayat bunu Gök'e acı tatlı bir yolda ö...