55.Bölüm: Ateşe Yenik

1.2K 54 2
                                    

Dario Moreno - Her Akşam Vokta Rakı ve Şarap

Dario Moreno - Her Akşam Vokta Rakı ve Şarap

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

55.Bölüm: Ateşe Yenik

Onca yok oluşa rağmen yeniden doğmak istiyorum, bugün. Sevdiğim adamın kollarında... Onca yok oluşa rağmen o yeniden doğdu bugün, sevgilim.

Bedenimdeki bütün kaslar bir kalıp şeklinde kalmış gibiydi. Aşırıya kaçan bir yorgunluk hissi yoktu üzerimde ancak hiç dinlenememiş gibiydim ve uykusuzluktan olsa gerek her yerim ağrıyordu. Kapalı olan göz kapaklarımın hemen üzerine alıştığım o ışık ilk defa vurmuyordu ve bu farklılık beni uykumdan çekip almıştı.

İnsan alıştığı şeyler kadar, alışamadığı şeylere de aşinaydı.

Yastığın üzerinde duran elimi alışkanlığım üzerine kaldırıp gözlerime siper ettim, sonra gözlerimi yavaşça aralayıp birkaç kez açıp kapattım. Ardından hareketsiz kalmış bedenimi kıpırdatıp yattığım yerde sağa doğru döndüm ve sol bacağım çarşafın üzerine çıkar çıkmaz ürperdi. Gözlerimi açmadan çarşafı düzeltip başımı yeniden yastığa koyduğumda, burnumun hemen ucunda hissettiğim koku aklımın  başımdan uçup gitmesine neden oldu.

Gözlerimi hafifçe araladım. Yağız'ın çıplak sırtıyla göz göze geldiğimde küçük bir gülümsemeyle kıvrıldı dudaklarım. Yüz üstü yatıyordu ve başı benim göremeyeceğim bir şekilde diğer tarafa dönüktü. Ellerinden biri yastığın hemen altındaydı. Sırtındaki belirgin kızarıklıklarda gezindi bakışlarım. Ardından gözlerimi yavaş yavaş dolaştırarak beyaz teninde kaydırdığımda belinin hemen altında, kalçalarının üzerini kapatan çarşafı gördüm. Kurumuş dudaklarımı ıslatıp yutkundum.

Elimi yavaş bir şekilde kaldırıp parmak uçlarımla kızarıklıklara dokundum. Bunların benim eserim olduğunu biliyordum. Belki canını yakacak kadar büyük ve derin darbeler yoktu ancak dün gece kendimi ne kadar kaybettiğimin eserleriydi bunlar. Utançla dudağımı dişlerimin arasına kıstırdım.

Elimi sırtından ensesine doğru çıkarttım, yumuşacık saçlarına dokundum uyandırmamaya çalışarak. Ardından başımı yastıktan kaldırıp ensesine dudaklarımı bastırdığımda kokusunu daha net duyumsayabilmiştim. Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim.

Uyandığımda onu yanımda görebilmek o kadar muhteşem bir histi ki, bunu tanımlayan en iyi kelimenin, asla tanımlanmayacak kadar eşsiz olmasıydı. Çünkü bunun değerini çok daha iyi anlamıştım, onsuz uyandığım her defasında.

Burnumu ensesine sürterek kokusunu soluduğum sırada, parmaklarım benden habersiz omuzunun hemen altında bulunan, çoktan geçmiş yara izine ulaştı. Dövmesinin hemen altında bulunan, Adnan'ın bıraktığı iz. Doğum günümde bırakılan iz... Dudaklarımı izin üzerine bastırdım.

Parmaklarım, anlamını sorduğum halde bir türlü öğrenemediğim dövmesine doğru gideceği sırada aniden aklıma gelen şeyle kapanan gözlerimi araladım ve hızla geriye doğru çekildim. Elimi alnıma yasladım. "Baran'ı unuttuk," diye fısıldadım kendi kendime. Dün gece, Ömer'e asla gitmeyeceğimi söylesem de evden çıkmıştım ve o yetmezmiş gibi bir de habersizce ayrılmıştık.

Kasvetli RenklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin