Selin Geçit - Yalancı Bahar
49.Bölüm: Kırılmış Tutkular
Ruhumu yanılgıya uğratan, içimi boğan, bir anlık nefesimi kesen ama sorsalar beni yalnızca onlar düzlüğe çıkarabilirmiş gibi gelen karmaşık hisler, birer düğüm olmuştu içimde.
Dün gece yaşananları düşünüyordum. Ama yalnızca düşünüyordum. Herhangi bir çıkarım yapmak bir yana, daha buna isim bile veremiyordum. Keza ben bile veremezken ondan vermesini beklemek bencillik olurdu.
Tek bildiğim, çok korkunç olduğuydu. Duygularıma, tutkularıma, hislerime, kalbime söz geçirememek... Onların benliğimi bir hiç kılıp beni parmaklarında oynatmaları çok korkunçtu.
Onu öpmüştüm. Hayır, öpmemiştim. Dudaklarım dudaklarına değmişti ama onu öpmeyi çok istemiştim. Çok daha fazlasını istemiştim...
Biliyorum; hareketlerim ve davranışlarım her ne kadar tam tersini gösteriyor olsa da onun gidişleri içime kara bir büyü gibi sızıyordu sürekli. Bu kanıtlanabilir ve geri dönülemez bir gerçekti. Belki yine gidecekti ama ben bu gerçeği önemsemeden, bu ihtimalleri göz ardı ederek düşünme yetimi kaybediyordum onun yanında. Dik duruşum kırılıyor, düşünme yetime kilitli birer pranga vuruluyordu.
Peki, pişman mıydım? Hayır... Yapmamalıydım ama pişman da değildim. Çünkü onun yanındayken yaşadığım hisler, o kadar karmakarışık bir hal alıyor ki, bir insanı kolayca alt edebilir. Beni de alt edebiliyordu. Kendime hakim olamıyordum. Dur, diyemiyordum hislerime. Düşündükçe, onun yanında yaşadığım hisleri hatırladıkça bedenimi ele geçirdikçe tüylerim diken diken oluyordu.
Ürperen bedenim gerildiğinde derin bir nefes aldım ve yola odaklanmaya çalıştım. Bu karmakarışıklığın içinden nasıl çıkacaktık, bu düğüm nasıl çözülecekti, hiçbir şey bilmiyordum. En önemli soru ise, bu düğümden kurtulduğumuzda yaralı mı olacaktık yoksa mutlu mu?
Konuşuyorduk, hep konuşmaya çalışıyorduk, bir şeyleri halletmeye çalışıyorduk ve bunu, nasıl bir sonuca varmak istediğimizi bile bilmeden yapıyorduk. Önce o bana geliyordu, sonra ben ona gidiyordum ve sonra bir bakıyorduk, ikimizde aynı anda birbirimize doğru yürüyoruz, sebebini bile bilmeden.
Bunların kötü yanıysa, hiçbir şekilde kötü hissetmiyor olmamdı. Evet, yanlıştı. Evet, bir kez olsun ona hayır demeliydim. Evet, gitmişti ve yine evet, belki de yine gidecekti. Evet, umut beslememeliydim, ondan hiçbir beklentim olmamalıydı. Hepsini biliyordum ama yine de, bunlara rağmen ona doğru çekilirken buluyordum kendimi.
Bir adım geriye atmayı düşünürken bir bakıyordum, mesafelerin bir önemi kalmamış çünkü çoktan ona yaklaşmışım.
Kendi içimde yaşadığım büyük bir çelişkiydi o. Kalbimle beynimi savaşa sokan kişiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kasvetli Renkler
Humor"Seni istiyorum..." diye fısıldadı dudaklarını dudaklarıma değdirip geri çekilirken. "Acılarını, yaralarını, yorgunluklarını, mutluluklarını... hepsini." ... Bazı izler vardır üzerinizde, ağırdırlar ama sırtınızda taşıdığınız hiçbir şeye benzemezle...