3.Bölüm: Yağız Defteri

6.1K 286 30
                                    

3.Bölüm: Yağız Defteri

Dakikalara öncesinde içimi kaplayan bilinmez bir korkunun heyecanında kaçarken, şimdi içimde nükseden öfkeyle kovalayacak hale gelmiştim.

Kendimi inandırmak istiyordum, bütün bu izlerde Yağız'ın izi olmaması için. Ama sanki tersini düşünmek istedikçe bütün kapılar sonuna kadar Yağız'a açılıyor ve beynimin içini işgal ediyordu. Bu kadar değişmiş olamazdı. Ya ben onu tanıyamamıştım ya da o zaten hiç değişmemiş, hep böyleydi.

Ben hüzünlü bir şekilde orada oturmuş uykuya yeni dalan Baran'ı izlerken, kapı kapanana kadar açıldığının bile farkında değildim.

İçime yerleşen korkuyla ayağı kalkıp arkamı döndüğüm de beklediğimin aksine tanımadığım bir adam duruyordu.

Yağız'ı değilde, birine benzettiğimi düşünmeye başlayacaktım artık!

Bana kaşlarını çatarak bakan adama bir şey söylememe gerek kalmadan, gözleri yüzümden doktor önlüğüne inmiş ve, "Doktor hanım," demişti.

Başımı sallayarak ellerimi ceplerime soktum ve yan bir şekilde dönüp Baran'a kısa bir bakış attım.

"Nesi oluyordunuz?" diye sordum.

İçten içe babası olmasını istediğimi fark ettiğimde boğazımı temizleyip aklımda dolaşan düşünceleri def etmeye çalıştım. Bazı şeylerin aklımdan çıkması pek de kolay olmayacak gibi görünüyordu.

Karşımdaki adamın kaşları eski haline bürünüp çatıldığında başını hafifçe eğip baş parmağıyla dudak çizgisindeki sakallarını kaşıdı.

Gözleri tekrar baştan aşağı bana baktığında rahatsızca yerimde kıpırdanarak cevap beklediğimi belirttim.

"Amcası sayılırım," dedi. "Neyi var şimdi? Alınması gereken bir şey falan var mı?"

Babası değildi, Yağız'ın bir kardeşi var mıydı bilmiyorum. O zaman bu adam Yağız'ın arkadaşıydı, ya da bu çocuk Yağız'ın çocuğuydu.

Aklım çok karışmıştı.

"Şimdilik bir şeye gerek yok sadece bir kaç parça kıyafet gerekebilir, bir kaç gün daha burada kalacak gibi görünüyor. Eğer bir sorun oluşmazsa taburcu edebileceğiz."

"Anladım," dedi genç adam ve ilgisini çocuğa yöneltip az önce kalktığım sandalyeye oturdu. Büyük ihtimalle benim odadan çıkmamı bekliyordu ama adımlarım sanki çıkmamam için çırpınıyor gibiydi. Belki de Baran'ın sırtındaki izlerin bir sebebi de bu adamdı. Nerden bilebilirdim ki?

Bir kaç saniye gözlerimi adamdan ayıramadan olduğum yerde kaldım. Aslında gayet düzgün giyimli, yumuşak yüzlü, iyi birine benziyordu. Ama görünüşe aldanmak ne kadar doğruydu orası muamma.

Adam tekrar başını çevirip bana baktığında kaşları çatıldı. 'Hala burada mısın?' der gibi bir hali vardı.

"Geçmiş olsun," diye bir şeyler geveledim ağzımın içinde ve kendimi odanın dışına attım. Asla içimden iyilik dilemek gelmiyordu, en azından kim olduğunu öğrenene kadar.

Şimdi ne yapmam gerektiğine bir karar vermeliydim.

Ya içeride ki adama gidip her şeyi söyleyecek ve çocuğun ailesinin kim olduğunu öğrenecektim ya da kendi çabalarımla gözlemleyip bulacaktım. Tabii gördüğüm Yağız, bir hayalden ibaret değilse.

Bugün nöbetim vardı, yani hastanedeydim. Bu benim için bir fırsattı.

Duvara yaslanmış halde hala orada duruyorken koridorun sonunda yine Yağız'ı gördüm ve bu sefer rahat bir şekilde yaslandığım duvardan ayrıldım.

Kasvetli RenklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin