6.Bölüm: Karşıma Tekrar Çıktı

4.7K 211 37
                                    

6.Bölüm: Karşıma Tekrar Çıktı

Yolun sonu her zaman pasparlak olmaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yolun sonu her zaman pasparlak olmaz. Bazen en kuytusundan çukurlar çıkar önüne, bazen geçemeyeceğini sandığın tümsekler... bazen de bir bakmışsın bütün engeller kalkmış önünden. Sanırsın ki bitti. Bir daha ne sen yaşayacaksındır aynı şeyleri ne de bir başkası. Öyle de olur, aradan saatler geçer, günler, haftalar, aylar, belki yıllar... hiçbir kalıntısı kalmamıştır geçmişin önünde. İşte tam o an çukurların, tümseklerin, engellerin olmadığı yerde... tam iyileşmek üzere olduğun o an, çelme takılır ayağına. Orta da ne tebessüm kalır ne bir şey. Geçti sandığın, bitti sandığın şey aslında bir başkasına aşılanmıştır. Yolun sonunda senin karşına çıksın diye...

"O izleri sen mi yaptın?" diye dilime iğneler bata bata tekrar sordum. Sesim çıktı mı emin değildim. Söylediklerim ona ulaştı mı onu da bilmiyorum. Aslında ben... hiçbir şey bilmiyorum...

Ona o kadar inanmaya hazırdım ki, 'yapmadım,' dese, sadece 'yapmadım.' dese inanacağım. 'Biliyorum' diyeceğim ona. 'Biliyorum, sen yapmadın... Ben bunu kendime kabul ettirdim, ama biliyordum işte.' Göstereceğim kalbimi elimle, 'Burası biliyordu...' diyeceğim.

Ama demedi. Ben ise umutla bakmaya devam ettim ona.

Yorgun yüzü, eskisinden daha sert gözüküyordu şimdi gözüme. Anlındaki damar belirginleşmişti. Sonra bakışlarını gözlerime sabitledi ve baktı.

Sorduğum o sorunun üzerine ilk defa baktı bana. Baktı, baktı, baktı... Bir duygu aradım gözlerinde. Öfke, hüzün, pişmanlık... ama yoktu. Buz gibi bakıyordu. Öyle ki havanın soğukluğu değil, bakışlarındaki soğukluk üşüttü beni. Günler önce hayatıma giren adam şimdi bakışlarıyla üşütüyordu beni. İçime büyük bir korkuyu salıyordu.

Sımsıkı sıktığı yumruklarına düştü bakışlarım. Tıpkı onun gibi söyleyemedim bir şey. O ise üzerine hiçbir şey söylemedi ve gitti. Arkasından da açık bıraktı kapıyı.

Yanağımdaki ıslaklığı silmeden parmak uçlarıma kadar kazakla kapattığım ellerimi ağzıma kapattım ve döndüm. Boşluğa doğru, yeni yeni doğan güneşe doğru.

Boğazımdan kopan hıçkırık elimde son buldu. Defalarca elimde kaldı bütün hıçkırıklarım. Sessiz sessiz ağlar gibiydim dışarıdan. Ama içim hıçkıra hıçkıra çığlık atar gibi...

"Bitsin istiyorum artık..."

"Bitsin... bu işkence."

Yavaşça duvarın dibine doğru gittim ve oturdum.

Ben büyük bir sarayın, küçücük odasına hapsedilmiş bir mahkumdum eskiden. Demir parmaklıkları bulunan küçük camdan dışarıya bakar, "Orası buradan daha berbat..." der ve teselli ederdim kendimi.

Eskiden bir çatının altında hapis yaşarken, şimdi büyük bir çatıyı ayaklarımın altına almıştım.

Bağırıp çağırmak, içimdeki bütün zehri dökmek istiyordum. Elimden gelse, geçmişimi silip atmak ve bir daha hatırlamamak istiyordum. Ama istediklerim hiçbir zaman olmamıştı, şimdi de olmayacaktı.

Kasvetli RenklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin