15.Bölüm: Yeni Anılar

3.5K 184 102
                                    

15.Bölüm: Yeni Anılar

Hissettiklerim başlı başına bir yorgunluktu. Yorgundum. Bütün bu olanlar daha ne kadar sürecekti, ne zaman bitip terk edecekti beni bilmiyorum.

Bazen oturup aynen böyle düşünüyordum. Her şey hep böyle mi devam edecekti?

Geçmiş aslında geçmeyecekti... Attığım her adımda benimle gelecek, uyuduğumda rüyalarıma eşlik edecek, hatta belki başka birinin ruhunda can bulup tekrar karşıma gelecekti. Baran gibi... Ama ben böyle olsun istemiyordum. Bu bedenimdeki, ruhumdaki yorgunluk bir an önce bitsin istiyordum.

Başıma daha kötü ne gelebilirdi ki? Ne olabilirdi?

Elimde tuttuğum bıçak derimi es geçip tahtaya vurup tok bir ses çıkarttığında kendime gelmek için zorlandım.

Ne kadar iyiyim desem de, iyi olamıyordum. Sürekli aklımda dolaşıp duruyorlardı... Derin bir nefes vererek doğradığım salatalıkları bir tabağa yerleştirdim.

Yağız yukarıya çıktığında bende elimi yüzümü yıkamış ve biraz da olsa yaşadığım bu kasvetli geceyi ardımda bırakmayı denemiştim. Ama olmuyordu, ne zaman yalnız kalsam, ne zaman meşguliyetim azalsa bir akbaba misali beynime üşüşüyordu yaşananlar.

Fırından gelen kokulardan dolayı kontrol amaçlı kapağını açtığımda Yağız'ın geldiğini hissettim. Yan tarafımda kalan raflardan bir bardak alıp bana doğru döndüğünde fırının kapağını kapatıp doğruldum.

Bardağına su doldurup içerken gözlerim üzerinde dolaştı istemeden. Gözleri kanlanmıştı, alnına doğru dağılmış nemli hatta ıslak sayılabilecek saçlarından bir damla şakağına doğru düştüğünde elimi uzatıp silme isteğini bastırmaya çalışarak gözlerimi kaçırdım.

Duş almış olmalıydı, keşke dinlenmeye devam etseydi... Bir de uykusuz kalmasına sebep olduğum için vicdan azabı çekmek istemiyordum.

"İyi misin?" diye sordu. Bakışlarım üzerindeki siyah tişörtte oyalanırken kestirip atmak için başımı sallamakla yetindim.

"Keşke biraz dinlenseydin, bütün gece uykusuz kaldın benim yüzümden..."

"Senin yüzünden değil, ben böyle istediğim için uykusuz kaldım."

"Hem yalnızca uykusuz kalan ben değilim, kendini önemsiz görmekten vazgeç artık."

"Ben..." diye mırıldandım ama devam etmeme izin vermedi.

"Sen, kendin hariç herkesi önemsiyorsun. Asıl önemli olan sensin ama farkında değilsin."

Kullandığı bardağı çalkalayıp kenarı bırakırken söylediklerini düşündüm. Gerçekten kendimi önemsiz mi görüyordum?

Kahvaltı masasında gözlerini gezdirdiği sırada bir eksik bulmuş olacak ki buzdolabına yöneldi. "Omlet yapalım bir de."

Malzemeleri alıp tekrar yanıma geldiğinde bir kap ve çırpma teli aldı eline. Masadaki eksikleri tamamladıktan sonra yardım etmek istedim ama izin vermeyince pes ederek tezgaha yaslandım ve onu izlemeye başladım.

Eline yakışmıyor desem yalan söylemiş olurdum. O ne yapsa, yaptığı şey farklı bir boyut kazanıyordu sanki.

Üvey babam gibi değildi hiç. O adamı ilk mutfakta gördüğümde çok şaşırmıştım. Akşam üzeri arkadaşları gelecekti ve bahçeye hazırlayacağı rakı masası için yanında, kendisine böyle şeyler yapmadığı için yakınan annemle beraber çeşit çeşit meze hazırlıyordu. Halbuki bir rakı masası da olsa bunu kendisinin yapması iyi bir şeydi. Ama ben en çok öyle gecelerden korkardım... Ve ilk o zamanlar anlamıştım, her iyi şeyin sonunda bir kötülük olacağını...

Kasvetli RenklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin