24.Bölüm: Kabulleniş

2.9K 159 62
                                    

24

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

24.Bölüm: Kabulleniş

Bu benim, yıllardır içimde kopan kıyametimdi.



Tir tir titreyen bedenimi nasıl zaptederim bilmiyorum. Annemi kollarımla sarmaya çalışıp, onu hedefi olduğu kurşundan korumaya çalıştığım o saniyelerde duyduğum korkudan dolayı sıtma tutmuş gibi titremeye başladı vücudum. Gözlerim sanki bir yaşı daha bana yasaklamış gibi sımsıkı kapalıyken orada öldüm öldüm dirildim.

Ölüm ne kadar yakındı insanlara?

İşte tam olarak bu kadar.

O evden annemi aylar sonra görecek olma umuduyla, heyecanıyla çıkmış, şimdi ise ölmesin diye sımsıkı sarılmıştım. Her şey toplamda en fazla yirmi dakika da değişmişti. Ne için gelmiştim, neyin içinde bulmuştum kendimi.

Anneme ilk sarılışım böyle mi olacaktı, bir kurşundan korumak için mi olacaktı?

Öyle olmuştu. Anneme yıllardır ne olursa olsun sarılamamıştım, ama şimdi kör bir kurşun yüzünden bütün sınırları yıkmış ve sarılmıştım.

İçimden gözleri yaş içinde kalmış bir kız çocuğu vardı ve annesine sarılınca acıları dinmişti sanki. Peki benim yaralarım, benim acılarım ne olacaktı? Dinmeyecek miydi onlar?

Kulağımı sağır edecek kurşun o çatıdan yükselip bizi hedef aldığı ilk andan beri bin bir senaryo kurmuştu beynim. O kurşun annemi hedef alamazdı. Yapamazdı bunu. Yapmam demişti. Sınırlarımı aşmazsan yapmam demişti. Ben anneme sarılmamıştım ki, yaklaşmamıştım, konuşamamıştım bile. Bunu yapamazdı. Lanet olsun!

İçimdeki küçük kız çocuğu gözlerini sımsıkı yummuş ne olup biteceğini görmek, öğrenmek istemiyordu. Bende istemiyordum. Bu yüzdendir ki hala anneme sarılıyor oluşum. Görmek istemiyordum. Görmekten çok korkuyordum çünkü. Bundan sonra gideceğimiz tek yerin hastane olmasından çok korkuyordum.

O an vücudumda bir sızı hissetmek istedim, bir acı hissetmek ve o kurşunun hedefinin ben olmasını çok istedim. Anneme zarar gelmemesi için kendimi önüne atmam yetmemişti belli ki.

Sımsıkı kapattığım gözlerime rağmen yanaklarıma düşen damlalar durmadı, daha da arttı.

"Afra!"

Annemin sesi çalındı kulağıma.

"Afra!"

Öyle ki, yeni yeni duymaya başlamıştım. Etrafımızda kopan çığlıkları yeni yeni duyumsayabilmiştim. Annem ona sımsıkı sardığım kollarımdan kurtulmaya çalışıp ayrıldı benden. Gözlerimi yavaş yavaş araladım. İri iri açılmış gözleriyle ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ellerini kollarıma koyup sarstı beni.

"Afra, kızım iyi misin? Bir şeyin yok değil mi?"

Gözleri endişeyle beni süzerken anneme bir şey olmadığı için büyük bir rahatlamayla gülmeye başladım.

Kasvetli RenklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin