45.Bölüm: Öfkenin Esiri
Şok içindeydim. Gerçek bir şok... Damarlarımda akan kana kadar büyük bir şaşkınlık sarmıştı etrafımı. Geç kalınmış bir itiraf mıydı bu yaptığı? Hayır, hayır. İtiraf falan değildi. İtiraf böyle olmazdı. Olsa bile, neyin itirafıydı bu? Dakikalar önce, bu aşk değil dememe karşılık bir itiraf mıydı?
Daha önce kimsenin kimseye olmadığı bir şey...
Hayır, hayır. Bu eşittir aşk değildi ya da bu cümlenin tanımına aşk diyemezdi. Yapamazdı böyle bir şeyi. Bunu bana yapamazdı. Şimdi yapamazdı.
Bu bir aşk itirafı falan değildi. Olamazdı.
Gözlerim irileşmiş, kocaman açılmıştı. Su gittikçe ısınmış mıydı yoksa nükseden sinirlerimin yüzünden bedenim mi salgılıyordu bu sıcaklığı?
Birkaç dakika... Belki onlarca dakika daha öylece durdum şaşkınlıkla. Ardından şaşkınlıkla donan damarlarım, bam teli misali gerildiğinde küçük bir kahkaha patlattım; sesim havuzun boş duvarlarında yankı yaptı. Elimi dudaklarımın üzerine kapatıp şaşkınlığın verdiği hisle, hem de öfkeden kaynaklanan bir patlamayla deli gibi gülüyordum.
"Anladım ben seni," dedim gülüşlerimin arasından, zorla. "Sen benimle dalga geçiyorsun." İşaret parmağımı ona doğrulttum ve havuzun içinde ondan geriye doğru uzaklaştım. "Hem de çok pis dalga geçiyorsun çünkü bunun başka hiçbir açıklaması olamaz." Kaşlarım çatılırken yüzümdeki sahte gülüşte solup gitmişti. Hissettiğim öfke körüklenmiş göğsümden, boynuma doğru kızarmama sebep oluyordu. "Ama yapma Yağız, ben aptal değilim." Kan değil, öfke akıyordu damarlarımdan.
Kahve gözlerine bulaşan afallamayla beraber tıpkı benim gibi kaşları da çatılmıştı ama benimki ona karşı hissettiğim öfkedendi. Onun ise verdiğim tepkiye şaşırmasından dolayıydı. Alnında belirginleşmeye hazırlanan damarı görebiliyordum.
"Afra," dedi sakince. "Dalga falan geçmiyorum." Dediklerini duymama rağmen umursamayarak hızla arkamı döndüm. Havuzdan çıkmak için merdivene doğru ilerleyecektim ki kolumdan tutulmamla birlikte öfkeyle ona döndüm. Kolumu hırsla ondan çektiğimde suya çarpan elimden dolayı sular sıçramıştı. "Bırak!" diye bağırdım dişlerimi sıkarak. "Senin saçmalıklarını daha fazla dinlemeyeceğim."
"Dinlemek zorundasın..." diyerek bana yaklaşmak istedi ancak hissettiğim bütün duygular kendilerini öylesine bir hiç gibi hissediyorlardı ki; sanki onlarda bir bireydi ve bütün öfkelerini Yağız'a kusmak istiyorlardı.
"Değilim! Duydun mu? Seni dinlemek zorunda falan değilim. Nasıl bazı şeyler sana zor geldiyse, bana da seni dinlemek zor geliyor."
"Bana, seninle ilgili olan hiçbir şey, hiçbir zaman zor gelmedi Afra... Bana istediğin her şeyi söyleyebilirsin ama bunu söyleyemezsin. Senin için her şeyi yapardım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kasvetli Renkler
Humor"Seni istiyorum..." diye fısıldadı dudaklarını dudaklarıma değdirip geri çekilirken. "Acılarını, yaralarını, yorgunluklarını, mutluluklarını... hepsini." ... Bazı izler vardır üzerinizde, ağırdırlar ama sırtınızda taşıdığınız hiçbir şeye benzemezle...