25.Bölüm: Pes Etmek

2.7K 171 84
                                    

25

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

25.Bölüm: Pes Etmek





“Seni seviyorum...”

Nasıl bir cümleydi bu böyle.

“Seni seviyorum...”

2 kelime, 6 hece, 13 harf.

“Seni seviyorum...”

Peki öncelikle şu meşhur, sevmek, ne demekti. Bir şeyi severdik. Bazen bizi kıran, üzen hatta mahveden şeyleri de severdik. Kilo vermek bizi mutlu ederken, yemek yemeyi de severdik aslında. Karanlıktan korkardık, ama bazen o karanlığına sığınmayı da severdik. Başımız ağrırdı ama yine de kulaklıklarımızı takıp o müziği dinlemeyi severdik. Bir kediyi severdik, her an pati atabilir korkusuyla tetikte bekler ama yine de sevmek isterdik. Ağlarken, öbür yandan gülümseyi de severdik. Bir insandan nefret ederdik ama yine de severdik onu. Kırılsakta incinsekte onu sevmeye devam ederdik. Sebep bulamasak yüreğimiz de duruşunu severdik.

Ve bazen bu sevgileri yüreğimizde tutmaktan sıkılırdık. Kalp dile vurur, ve, “Seni seviyorum...” demek isterdi.

Bazen karşılık bulamazdık ama bu o kişiyi sevmemize engel olamazdı.

Ama keşke olabilseydi...

Ben sevmek nedir pek bilmiyordum. Hayatım boyunca bir kez bile bu kelimeyi dile getirmemiştim. Annesinden bile doğru dürüst sevgi görmemiş bir çocuk, nasıl bu duyguyu tanımlayabilirdi ki zaten.

Yıllarca öz babamın beni dövdüğünü sanarken bile sevmeye çalışmıştım o adamı. Hayaller kurmuştum. Fakat gerçekleri öğrendiğim ilk dakikadan itibaren benim hayallerimde yaşattığım sevginin aslında gerçek olmadığını, bir kurgudan ibaret olduğunu sanmıştım.

Bu yüzdendir ki arkadaş edinememem. Bu yüzdendir ki, İklim'e bile en başında olan güvensizliğim.

O lise yılı kendime iki seçenek sunmuştum.

Ya ben, belki de insanların içinde olmadığım için, bütün sahteliği görebiliyor ve bu yüzden insanlara yaklaşmak istemiyordum. Ya da insanlar da her şeyi biliyor ve görüyor ama onlar yine de güvenmeyi seçip o sahteliğe isteyerek karışıp yok oluyorlardı...

Soğuk bedenim yatağımın üzerine kıvrılmış yatarken nemli gözlerimi kırpıştırdım. Bu cenin pozisyonundan çok, kendi içime saklanıp yok olup gitmek için bir pozisyon gibiydi.

Yatağımdan hiç kalkmak istemiyordum. Evin içi yeterli sıcaklığı korusa da yatağımın içine girmediğimden dolayı vücudum üşümüştü. Üzerimde büyük bir halsizlik vardı sanki.

Kapımın yavaşça açıldığına dair ses duyarken başımı kaldırdım ve arkamda kalan kapıya doğru başımı döndürdüm. Baran, açılan kapının o küçük aralığından bana bakıyordu. Doğruldum hafifçe.

Kasvetli RenklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin