-Bang! Roar! Thonk!
Patlama, kükreme sesleri birbirine karışmıştı. On binlerce Yıldız Ruhu Savaşçısı korkusuzca canavarlarla savaşıyordu. Kan kokusunun egemen olduğu büyülü dünyanın içi akın akın gelen Yıldız Ruhu Savaşçılarının sayısı arttıkça öldürülen ve ortaya çıkan canavar sayısı da katlanarak artıyordu.
“Houh!” Orkun ve grubu büyülü dünyaya girdiklerinde karşılarında beliren manzara karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler. Dost ve düşmanın ayırt edilemediği bir savaş yaşanıyordu, bölgelerine giren düşmanları avlamak isteyen birbirinden vahşi canavarlar ve geleceklerini inşa etmek isteyen yetişimciler arasındaki acımasız savaş devam ederken Orkun, grubunu savaş yoğunluğunun daha az olduğu sağ tarafa yönlendirdi.
Her biri eskisinden daha güçlü bir şekilde ve daha güçlü silahlarla koşar adım ilerlerken bir yandan da yerde gördükleri rünleri ve göze çarpmayan kaynakları yüzüklerine doldurmaya başladılar.
Büyülü dünyanın içinde yarımadadan farklı olarak İlkel Rünlerin yerine çoğunluk Antik Rünlerden oluşuyordu. Öyle her adımda Antik Rünlere rastlamak mümkündü.
“Gençler unutmayın, önceliğimiz hayatta kalmak. İlk önce hayatta kalacağız ve sonrasında bulabildiğimiz kadar tüketebileceğimiz kaynakları toplayacağız.” Orkun depolama yüzükleri aracılığıyla ağzını dahi açmadan konuştu, bu iletişim yöntemi normal konuşmadan çok daha hızlıydı.
“Tamam.”
“Lordum, diğerlerinden fazla uzaklaşmasak daha iyi olmaz mı?” Meltem tarikata ait güçlerle aralarında birkaç kilometrelik mesafe oluştuğunu ve giderek arttığını fark etmişti. Büyülü dünyanın içinde baş edemeyecekleri canavarların olduğu göz önüne alındığında tehlikenin kucağına gidiyor gibi görünüyorlardı.
“Sakin ol! Benim hayat kurtaran bir kozum var. Kurtulamayacağımız bir durum ile karşılaştığımız zaman bana direnmeyin sadece.” Orkun, artık böyle bir ortamda Kozmik Fırını açığa çıkartmaktan korkmuyordu; mevcut gücüyle Kozmik Fırını birilerine kaptırma endişesi yoktu.
“İleride büyük bir mağara var, oraya gidelim mi?” Orkun aurasını mümkün olduğunca zayıf göstererek etrafa yaydı ve birkaç kilometre ötedeki mağarayı keşfetti.
“İçinde mutlaka güçlü canavarlar vardır, uzak durmamız daha iyi olmaz mı?” Aycan hafiften endişelenmeye başlamıştı.
Savaşın merkezinden şu anda yaklaşık 10 kilometre uzakta olmalarına rağmen patlama ve kükreme sesleri rahatlıkla onlara ulaşıyordu.
“Büyülü dünyanın içinde 10 gün boyunca hayatta kalmamız için bir sığınak bulmamız şart. O mağaranın içindeki canavarlar varsa onları öldürüp orayı ele geçirebiliriz.” Selim kemik kılıcını sıkıca kavradı ve mağaraya koşturdu.
“Mağaraya gireceğiz. Karşımıza bizden çok fazla güçlü canavarlar çıkmadığı sürece mağarayı ele geçirebiliriz.” Her birini orta kademe Göksel Hazine düzeyine çıkardığı keskin bıçaklar başının üstünde ortaya çıktılar.
Mağaranın girişi onlarca metre geniş ve yüksekti. Devasa boyutlardaki canavarların içine girmesi için açılmış gibi görünen mağaranın girişine ulaştıklarında sessizce duvar köşelerine geçip mağaranın içine doğru ilerlediler.
Auralarını mümkün olduğunca bastırıp gizlice mağaranın içinde ilerlerken her biri heyecan doluydu. Her an saldırıya uğrayacakmış gibi pür dikkat kesilmiş bir şekilde saldırıya hazırlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[Tamamlandı] Çılgın Mucidin Kozmik Fırını
FantastikRuhani Kılıç Hanesinin genç efendilerinden Orkun Ruhani Kılıç doğuştan yetenekli biriydi. Öyleki her çocuk gibi 5 yaşında yetişin yapmaya başlamış ve 8 yaşında Ruh Lordu alemine ulaşmayı başarmıştı. 10 yaşında geldiğinde ise Ruh Lordu aleminin sonun...