İyi geceler arkadaşlar.
Nasıl nereden başlasam bilemiyorum. Bugün her şey üst üste geldi. Sabah yazdığım bölümüm silindi sonrasında Instagram hesabım kapandı birden. Gün içinde yazamadım bölümü akşam yazmaya başladım sözümü tutamadım dersem bana dert oluyor çünkü. Söz verdiğim zaman o an o saniye olmalı benim için eğer yapmazsam bir şeyler ters gidecek gibi geliyor.
Ay neyse konuşmayayım fazla bölümde yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin olur mu 🥺
Keyifle okumanız dileğiyle ❤️
🧚🏻🌼
Kalabalığın arasında kaybolup beni içine çeken korkumun kollarına tutunmuştum. Kulağımı delip geçen silah sesi ve ona eşlik eden insanların çığlık çığlığa bağırıp yardım istemeleri yakınlarının isimlerini bağırmaları kanımı donduruyordu.
Yarım saat önce bu insanlar işinden evine dönerken şimdi yardım çığlıkları atıyordu. Büyüklü küçüklü her yaştan gelen sesler ya anne ya yardım edin ya da sevdiklerinin ismini bağırmaktı.
Bense bir arabanın ardına sinmiş bir şekilde ellerim kulaklarımda dizlerimin üzerine çökmüş vaziyette bekliyordum. Birkaç dakika sonra sesler biraz olsun azaldı dediğim sırada kafamı arabanın olduğu yerden çıkartacağım zaman salise geçmeden kolumdan tutularak yere çökertilmiştim. Bedenimi esiri altına alan korkumla kolumdaki eli bile çekemezken on dakika önce benim parça pinçik eden o sesi duydum.
“Nereye çıkıyorsun! Silah patlıyor kafanın üzerinde, sen kalkma derdindesin.”
Yekta’nın bariton sesiyle derince yutkunurken olayın şaşkınlığını hâlâ atamıyordum. Silah sesleri git gide azalıyordu ama sanki beynimin içinde hâlâ etkisi altındaydı. Ben onun yandan yüzüne boş boş baka dururken o bana bakmıyordu.
“Sana işaret verdiğimde kalkacaksın benimle birlikte, eve doğru koşacaksın Peri. Ardına bile bakmayacaksın.”
Yüzüme bakmıyorken hedefine kitlenmiş gibi elindeki siyah kenarlarında aslan kaplaması olan silahıyla kontrol ediyordu çevreyi.
“Duydun mu beni!” diye aniden bağırması ile yerimde sıçrayıp başımı hızla sallamaya başladım. Beraber eve gidecektik sonuçta jandarma buraya gelirdi. Ne dediğini çok anlamasam bile eliyle evi göstermişti beraber gidecektik o eve sonuçta.
Yekta kontrollü bir şekilde avına yaklaşan aslan misali sol ayağını attığında diğer ayağı da parmaklarının ucunda basıyordu. Bedeninin gerim gerim olduğunu giydiği tişörtten bile anlaşılırken nefes almayı unutacak haldeydim. Bana doğru sağ eliyle bana bakmadan kalk işareti yaptı. Yerimden kalkıp onun nizamlı adımlarına uyuyorken başı robotik bir kodlama ile sağına soluna çevriliyordu. Gözünün değmediği bir yer yoktu. Birlikte ağır ağır evin olduğu sokağın içine girdiğimizde sessizce, “Şimdi.” Dedi.
Ayaklarım eve doğru giderken Yekta benim gittiğime emin olmak ister gibi hem bana hem dağlık alana giden patika yola bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN
General FictionEn kötü anında ona birkaç kelime ile destek olan o peri dedesinin gittiği yerden son hediyesi olmalıydı. Burnuna bir kere daha götürdüğü mendilin kokusunu ciğerlerine çekerken üzerinde ki minik peri kanadı işlemesi dikkatini çekti. O kız gerçekten b...