21. Bölüm

22.6K 1.1K 174
                                    






















Hayırlı akşamlar arkadaşlar.

Yeni gelenler hoş geldiniz 🧡

Önceki bölümde yorum yapan arkadaşlara teşekkür ediyorum kırmadılar beni. Yapmayanlarında canı sağ olsun fakat kırıldım. Özel bölümdü o yüzden sınır koymuştum ama koymayacağım artık. Yapılmadığı için değil ben kırılmak istemediğim için çünkü kırgınlık gerçekliği getirir ve ben gerçekleri hiç sevmem o yüzden kendi hayal dünyamda devam.

Keyifle okumanız dileğiyle 🧡





















🧚🏻🌼






















Anılar mı yorardı insanı yoksa o anılarda hatırlanmayan, hatırlanmayacağını bilen kişi olmak mı?

Aydın'ın soğuğunda yuva yapan iki küçük çocuk vardı.

Yılın son günlerinde birisi babasının yokluğundan kaçıp kendi dünyasına geçiş yaparken diğeriyse oyunların yanı sıra kendisi için en önemli olan küçük bücürünü görmenin heyecanını yaşıyordu.

İki gündür ne Yekta Peri'yi görmüş, ne Peri Yekta'ya görmüştü.

Küçük kız 5 yaşlarında pıtı pıtı adını dahi düzgün söyleyemediği gamzeli çocuğun peşinden koşturuyordu.

Yekta, süt dişlerinin çıktığı saydam etine diliyle darbelerini atarken karşısında ki yüzü düşük olan kızın yüzünü güldürmeye çalışıyordu.

Peri, gün boyu dışarı çıkamamış olsa da şu anki yaşadığı durum hediye niyetindeydi. Tabii bir sorunu vardı ki tüm gününe etki edecek gibiydi. Ne kuşların sesi, ne kedilerin miyavlaması yüzünü güldürdü pencerenin kenarından izlediği anlarda. Tek bir kişi yüzünü güldürebilirdi, o da Yekta'ydı. Hoş o bile güldürememiş aksine daha çok sinirlendirmişti.

Okyanus derinliğini andıran mavi irisleri kararmak üzere olan kızıl tutamlı gökyüzüne doğru baktı. Baktığı gibi derin bir çekti. İç çekişi yetmezmiş gibi Yekta'nın elini bırakıp ilerideki çöpün yanında dışarı atılmış bebeğin yanına oturdu. Ne üstündeki annesinin oya işleyerek alıp diktiği entarisi ne Yekta'nın bayramda yastığının altına koyduğu kırmızı pabuçlarını umursadı.

"Neyin var senin börek hırsızım?" diye sordu Yekta, oldukça meraklı aynı zamanda her an sinirlenecek tavrıyla. Peri oturduğu yerde dizlerini kendine çekip çenesini diz kapaklarına koyduğunda omzunu silkti. Cevap vermeyen miniği ile Yekta kara kehribarlarını sabır diler gibi kapadı. Bazı zamanlarda börek canavarı sinirleri ile çok güzel oynuyordu. Tabii sonrasında bin bir yaramazlıkları ile bir şekilde gönlü alınmış Peri ile kendini konuşurken buluyordu.

Yekta'da, Peri gibi yere oturacağı zaman üstündeki montunu çıkartıp Peri'ye uzattığında Peri yine ondan tarafa bakmamıştı. Yekta; küçüğünün neyi olduğunu anlayamıyordu. Gidecekleri yere geç kalacaklardı oysa. Peri'nin babası bu gece eve gelmeyeceği için o çok istediği köyün büyük çiftliğinde yapılacak olan doğum günü partisine gidiyorlardı. Kendisi istememişti oraya gitmeyi. Peri'nin zoruyla gidilen bir yerdi. Neden küskün durduğunu anlamıyor yüzüne bakmayışına kızıyordu.

KATRAN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin