Hayırlı akşamlar arkadaşlar 🌝
Yeni katılan arkadaşlar hoşgeldiniz katran ailesine umarım uzun soluklu olur yolculuğumuz 🐣Bölüm sonunda ki açıklamayı mutlaka okuyun olur mu seviyorum hepinizi 🤍
🧚🏻🌼
"O şerefsiz haini öldüreceğim. Bu uğurda ölsem de kalsam da, Yaksam da yansam da, yıksam da yıkılsam da o puştu ait olduğu deliğe sokacağım Peri kızı. Ama önce seni bulacağım. Önce sen... Sonra sen... Çok sonra intikam ve çok çok sonra hep sen."
Kükreyerek söylediği yeminiyle birlikte yüreğini sarmalayan zincirin birinden kurtulmuştu Yekta. Telefon kapandığı gibi yere attığında Cenk Adnan'a bakmış fakat Adnan göz işareti ile durmasını ima etmişti. Görev boyunca ters bir hareket yapmamak için aldığı tüm eğitimlerin hakkını vermişti. Vücudu gerim gerim geriliyor patlayacak hazır bomba gibi tik tak geriye sayıyordu. Timdekiler adamı ilk defa böyle görürken Adnan Yekta'yı anlayan en iyi kişiydi. Yekta itiraf etmese de Peri kızına baktığı her anında gözleri ulaşamayacağı asla onun olamayacağını bildiği yüreğe bakıyordu. Bilincindeydi . Bu bakışları daha öncede görmüştü. Yıllar önce sadece bir mendil, leke ve saça tutulan bir adamdı Yekta. Öylesine tek başına öylesine çaresiz.
Tüm ekip harabe olan köyden çıkarken şimdi ki istikametleri karargâh olmuştu. Vahap'ın nereye gittiğine dair tahmini olsa da emir gelmeden sınır dışına çıkamazlardı.
Karargaha girdiklerinde hepsi bir yere dağılırken Yekta, Ragıp albayın odasına gitti. Kapıyı çalıp içeriden ses gelmesini beklerken aldığı komutla içeri girdi. İçeri girdiği gibi, Agâh üsteğmeni görmesiyle birlikte harlamış olan bedenine bir odun daha atıldı.
İlk önce tekmilini verirken Ragıp albay eliyle oturmasını işaret etti. Yekta karşı koltuklardan birine otururken Agâh adama bakıyordu.
"Vahap'ı birlikte bulacaksınız." Albayın kesinkes ültimatom vererek konuşmasıyla Yekta'nın şakaklarındaki damarları kendisini belli etmişti.
"Komutanım benim meselem bu!" dediği sırada, Agâh devreye girdi. "Sizin meseleniz ne yüzbaşım? Peri hanım ile aranızdaki ilişkiyi diyorsanız görevde aşk meşk olmaz siz biliyorsunuz. Beş yıldır öldü diye bilinen terör örgütü liderinin yaşadığını öğreniyoruz. Bu sizin meselenizden çıkıyor, vatan meselesine dönüyor."
Aydın'da ki gıcıklığını burada da sürdürürken Agâh, Yekta muhatabım sen değilsin der gibi saliseyle yüzünü Ragıp albaya çevirmişti.
İkisi arasında ki çatışma iki aydır sürüyordu. Görevde tek bir sesleri çıkmazken görev dışında birbirine girecektiler. Daha doğrusu Yekta adama girecek gibiydi. Çünkü Agâh sessiz kaldıkça gıcığına gidiyor çıldırtıyordu kendi kendini.
"Vatan ve yar kavramını ayırt edemeyecek kadar yeni yetme erlerden değilim komutanım ben. Gerek okulda gerek aldığım eğitimlerde her zaman her daim önce vatan kelimesini gayet kendime aşılamış biriyim. O yüzden Agâh yüzbaşım bu tasvirlerini emri altında olan erlere anlatsın, kıdemli olan timin sorumluluğunu operasyonun sorumluğunu alan o değil benim." Tek düze söylediği sözlerin her birinde öyle baskı yapıyordu ki çenesi kırılacak gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN
General FictionEn kötü anında ona birkaç kelime ile destek olan o peri dedesinin gittiği yerden son hediyesi olmalıydı. Burnuna bir kere daha götürdüğü mendilin kokusunu ciğerlerine çekerken üzerinde ki minik peri kanadı işlemesi dikkatini çekti. O kız gerçekten b...