22. Bölüm

24.4K 1.2K 166
                                    










Helööö cancağızlarım🧡

Nasılsınız iyi misiniz 🧚🏻

Yeni gelenler hoş geldiniz 🧚🏻🧡

Bölüm sonu orada kesildi çünkü devam sahnesi birazcık ateşli ve onu alalacele gelsin demedim o yüzden pazar gününe kadar bölümü halledip atmayı düşünüyorum 🧡

Bu dönemleri sevgili flört dönemi kimine yapmacık kimine vıcık vıcık gelebilir ama aşık ikisi birbirine. Geçmişin ortaya çıktığında ikisi birbirine bağlı olacak ve onları bağlayan bu yaşadıkları özel anlar olacak pek tabii çocukluk anıları da buna etken olacak🧡

Leke için azıcık birazcık birkaç bölüm var o kısımlara gelene kadar bu bölümlerin keyfini çıkartalım canlarım🧡

Keyifle okumanız dileğiyle 🧡



Bölüm şarkısı; Buray aşk mı lazım/ Sıla yan benimle 🧚🏻



















🧚🏻🌼








Sarhoş olmak neydi size göre? Bana göre içmeden de sarhoş olabilirmiş insan. Ben onunla geçirdiğim şu kısacık dönemin en dibine vurmuş ve sarhoş olmuştum. Dibine kadar içmiş, dibine kadar onla onunla olmayı yeğlemişti bir çare yüreğim. Her şey güzel gelir miydi insanın gözünde? Geliyordu işte. Onlayken onun nefesini bedenimin üzerinde hissederken dünya fulü bir görüntüye giriyordu. Evet sonumuz ne olacaktı bilmiyordum fakat hissettiklerim ve onun bana hissettirdikleri o sonun en güzel köşesi gibi geliyordu.

Bu hikâyede; üç nokta da koyulsa, tek nokta da ben yine onda bitecek yine onda başlayacaktım.

Gözlerini bir saniye olsun çekmeden bana bakıyordu. Yeni çıkmaya başlayan sakallarına sürekli dokunmak ve gözlerimi kapatmak istiyordum. Ona akmak, hep bu anda onunla kalmak...

“Neye bakıyorsun?” diye sordu. Dudaklarında ince bir gülüşü bana bahşederken kendimi sokakta oynayan çocukların o safi duygularıyla donatılmış gibi hissettim.

“Sana.” Dedim. Başka diyecek kelimem yoktu. O da beklemedi. “Kaçmam bir yere Peri kızı.” Dedi.

Kaçacağından değil sarhoş ettiğinden, bedenim zikrim rüyada gibi sanki; her an uyanacak gibi huzursuz ve en güzel yerinde bölünmeden tadını çıkartmak isteyen yanım var.”

Tekrar güldü, elindeki çiğdem dolu keseyi yana bırakırken dizi dizime değdi. Maçtan sonra tam öpeceği zaman birkaç kişi gelmiş ve öpüşememiştik. Şimdiyse onlardan  baya bir uzakta şehrin ayaklarımızın altında olduğu surun tepesinde oturuyorduk.

Hava soğuk insanın ayak parmaklarını acıtacak derecede keskin bir acılığı vardı. Arkamızda tepe olsa da köprünün tüm ışıkları koca İstanbul’u çevreliyor bize ışık oluyordu. Denizin ortasında ki kız kulesine insan bakmak istedikçe yanımdaki adamın varlığı engel oluyordu. Gece sanki kalbimle anlaşmış gibi sessiz ve sakindi. Kalbimse gecenin yerine bulutların üzerinde dolaşıyor kendi mutluluğunu tüm kâinata duyurmak istiyordu.

KATRAN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin