1. Bölüm

93.4K 3.4K 1.3K
                                    


Ellerimin önündeki dallar da
Sarıldı yaprağa
Göremiyorum karşı yamacı
Erken mi yoldayım
Ben mi geciktim

Cahit Zarifoğlu

🧚🏻🌼

Beton binaların çevrelediği plazaların başrolde olduğu metropol bir kentin içinde tutunmaya çalışıyordum.

Yaşamaya çalıştığım hayatım boyunca pek çok yer görmesem de İzmir’den başka bir yerde yaşayamazdım galiba. Doğasıyla deniziyle eşsiz bir güzelliğe sahipti.

İzmir’in eşsiz güzelliğinin yanı sıra sizi içine çekmesiydi. Evet dünya düzeninde nefret duygusu fazlaca kalıplaşmaya başlamış ama yitmeye yüz tutmuş insan sevgisine dört elle sarılmıştı. Kiminin çocuk telaşı, kiminin evlilik, aşk ve para telaşı olurken benimse annemle birlikte güzel bir hayat geçirmekti.

Annem dünyanın en duygusal kadınlarından biriydi. Belki yaşadıkları belki fıtratı gereği böyleydi ama onun mutluluğu benim için her şeyden önemliydi. Yıllarca babamdan çektikleri annemin ömrünü zulüm içinde geçirmesine sebebiyet vermişti. Özgürlüğüne kavuştuğu anda ise tamamen başka bir kadın olmuş hayattan zevk alan biri gelmişti karşıma.

Tek bir adamın sözüyle boyun eğen değilde artık sadece kendisi için yaşayan bir kadını görmek benim çocukluğumun yaralarını sarmak için koca bir dağdı.

Benim yıkılmaz duruşumun ardında en büyük etken onun gözlerinin içindeki bana olan sevgisi ve yıkılmamasıydı.

Kız çocuklarının ilk aşkı babaları olur denilirdi ya benim annemdi. Aşık olduğum, kalbimin atmasına tek sebep veren maviş gözlü kelebeğimdi.

Ben Perihan, ismini babaannesinden alan baba sevgisini tatmayan, ötelenmiş, işletme mezunu olan çalışarak hem anneme destek veren hem kendi hâlinde olan biriydim. İzmir’in ileri gelen organizasyon şirketinde asistan yardımcılığı yapıyordum. İlk işe girdiğim gibi alışmam zor olsa da kendimi zorlayarak üstesinden gelmiştim.

Şimdiyse iş yerime doğru gidiyordum. Gece geç saatlere kadar verdikleri dosyayı incelemiş üstelik geç kalmıştım işe.

Asistan yardımcılığını yaptığım Gaye hanım, kendisinin daha önemli işleri olduğunu söyleyerek tüm işi üstüme yıkmıştı.

Elimde 3 ayrı elli sayfalık dosyalarla işe gidiyordum. Teknoloji çağında olmamıza rağmen dosyalar ile iş yürüyordu.

Gözlerimi insanların üzerinde gezdirirken kalabalık olan alandan sıyrılmaya çalışıyordum. Kimi, birbirinin omzuna vuruyor kimiyse insanları süze süze gidiyordu. Saat’in 9 buçuğu gösterdiği zaman diliminde bir saat kadar bir gecikmişliğim vardı. Evden çıkar çıkmaz otobüse binmiştim fakat yolda olan kaza sonucu trafik sıkışmıştı. Çareyi taksiye binmekte bulurken hiçbir taksi ne durmuş ne gelmişti. El mahkum otobüsle yarıladığım yolun kalanını yürüyerek tamamlayacaktım.

Bir elimde şirket dosyası, sırtımda ise sırt çantamla ter içinde kalmıştım. İnsanlara değdikçe elimdeki çantayla birlikte geriye doğru savruluyordum. Kimseyle uğraşmak istemediğim için çarpanlara içimden bol bol hatim indiriyordum.

KATRAN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin