Rötarlı olarak yine bir gece daha geldim...
Nasılsınız iyi misiniz?
Başından beri kitaba eşlik eden hepinize bolcaa öpücükler yolluyorum 🧚🏻🧡
Hatam olduysa affola 🙏🏻
Çok fazla yazmaya vaktim olmuyor hafta içinde. Yardım grubundayım çadır kentlere gidiyorum mesleğim güzellik uzmanlığı ve aynı zamanda kuaförüm ne kadar yardımım dokunursa, bilmiyorum bunu demek belki bazılarınıza hoş gelmeyebilir ama hafta içinde bende durum bu o yüzden bahsediyorum. Haftasonu da iş çıkmazsa bölüm yazıyorum mahrum bırakmamak için inanın motor taktım kendime inşallah ramazan sonuna kadar finale erişeceğiz🧡
Neyse efendim benden durumlar böyle sizde nasıl?
Keyifle okumanız dileğiyle 🧡
Bu arada aralarda hafif çok hafif yetişkin içerik var dikkatinize derim🧡
Bölüm şakrısı Neşe Karaböcek; Aşkın kanunu yazsam yeniden...
🧚🏻🧡
Yorgundum. Sanki bunca dünya yükü benim sırtımdaydı.
Hele ki o umutla gözlerimin içine bakarken hareket etmek çok zor geliyordu. Evlenme teklifi etmek için uğraştığı belliydi. Onun yapacağı işler değildi video çekmek herkesin içinde evlenme teklifi etmek... Belki de birbirimizi kaybetmek üzere olduğumuzu bu sefer gayet iyi anlamıştı.
Geç kalmıştı oysa. Affeder miydim bilmiyorum ama bildiğim tek şey bu hikayede arkada kalan olmak istemediğimdi.
Cevap vermemi bekliyordu hepsi. Deniz uzatma derken Beril başını sallıyordu. Kolay değildi ki bu kadar. Ne çektiğimi bir ben bir Allah biliyordu ya...
Önünden geçip çıkış kapısına doğru giderken arkamdan diğerlerinin sesleri gelmeye başladı. Geçtim önünden ama kokusu da benimle beraber geldi. Teklifine ne cevap vereceğimi ben bile bilmiyorken onların isyanına bir karşılık veremezdim. Kayıptım ben. Yolumu bulurum diye çıktığım onunla geçen o yolda kayıptım.
Gözümün önüne perde inmiş gibiydi. Ağlamıyordum bence. Ağlanmamalıydı. Evlilik teklifi alan birisi ağlar mıydı ki?
Ama cevap vermeyen birisi ağlardı galiba. Canı acıyanda ağlardı. İnsanların yanından geçerken onlar bana bakıyor ben onlara bakıyordum. Hepsi birbirine dönüp şaşkın dolu nidalarla lafa başlıyorlardı. Asansörün önüne geldiğimde düğmeye basıp gelmesini beklerken onun bağıran sesini duydum.
"Perihan bekle." Eğer asansörün kapısı açılmasaydı bekleyecektim. Kapı açıldı ben içeri oysa diğer tarafta kaldı. Altı kişilik alanda tek başıma kalmıştım. Aynalara bakmamak için kendimi zorlarken sesi kulağımdan gitmiyordu. Nasılsa hevesle umutla teklif etmişti. Aynı benim onu bir heves hastane odasında beklediğim gibi. 186 gün boyunca dönecek, gelecek bugün umuduyla...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN
General FictionEn kötü anında ona birkaç kelime ile destek olan o peri dedesinin gittiği yerden son hediyesi olmalıydı. Burnuna bir kere daha götürdüğü mendilin kokusunu ciğerlerine çekerken üzerinde ki minik peri kanadı işlemesi dikkatini çekti. O kız gerçekten b...