Hayırlı akşamlar olsun
Mutlu haftalar olsun canlarım
Ve yeni gelenler hoş geldiniz 🧡
Bölüme geçelim bence de uzatma kadın dediğinizi duyar gibiyim buyrun efendim sizlerleyiz. Hatam olduysa affola 🧡
Bölüm sonu açıklamaya bakın tamam mı🧡
🧚🏻🌼
Bölüm şarkısı; tutuşmuş beraber, hastane önünde incir ağacı.
Bölüm Yekta göreve gitmeden önceki süreçten başlıyor🧡
İnsan uyuduğunda her şeyi unuturdu hani? Ben niye unutamıyordum? Benim neden yaşadığım her anım gitmiyordu lanet olası zihnimden. Çok zordu. Onu anlamak çok zordu. Hâlâ onu anlamak için çabalıyordum. Ve hâlâ onun kokusunu solumak onunla dolmak istiyordum. Evet yanlıştı yaptığım, geri çekmem lazımdı kendimi ama her defasında ben ona yenilmiştim. Ve ilk defa ama ilk defa bu kadar ağır ve bu kadar sarhoş eden bir yenilgi yaşamıştım. Dün gece gelme bana demiştim. Bakışları nefes alışı hâlâ gözümün önünde canlanıyordu. Bizim için en doğru olan içindeki karmaşık duyguları bitirmesi ve öyle adım atmasıydı. İnsan aşık olunca çok kez yenilirmiş karşısındakine ya, bende ona yenilmiştim bu süreçte. Ama artık yorulmuştum. Gerçekten yorulmuştum.
"Kara kara ne düşünüyorsun?"
Milena'ya mektuplar kitabının beni duygulandıran sayfasından boş dalgın bakışlarımı çekip Süha amcaya çevirdim. O da benimle birlikte alt katta oturuyor kitap okuyordu. "Hiç." Dedim. Hiçti artık çünkü. Belirsiz bir hiç.
Alayla yukarı kaldırdı kaşlarını. Benden göz kontağını kesmeden, "Ah siz gençler. Yersiniz bir haltı zora gelince hiç dersiniz. Oysa başlarda kelebek gibi uçarsınız. Sizden mutlusu yoktur. " anlamıştı Yekta'ya olan ilgimi. Zaten onun dışında herkes anlıyordu. Güle güle anlatıyordu ama normal bir gülme değildi. Kızıyordu bize. Elindeki kitabını sehpanın üzerine bırakırken hastalığından dolayı aldığı sık nefesler hareketleri zorluyordu. "Mantığın seni belli bir yola götürür ama kalbin yol bildiğin iz bildiğin sığınak bildiğin o yuvayı sahiplenir kızım. Sevmek zor iş. Herkes birbirini sever aşık olur. Fakat kimse gözünün içine bakmaz, ya da süslü cümleler söylemez bazen dil susar gözler konuşur."
"Anlayamıyorum ama..." diye söylendim kendi kendime, Süha amca hızla cevapladı. "Mantığınla değil kalbinle anlamaya çalış sende. Birde unutma sevdiğin seni sevmiyor diye vazgeçilmez. Geçiyorsan da eğer o hissettiklerin sevgi değildir."
Vazgeçemezdim ki o geçse, ben ondan geçemezdim. Sadece... Sadece onda bir şeyler varsa netleşsin istiyordum. Yoksa bile beni kendi halime bıraksın.
Birkaç saniyelik bir sessizlik olurken Süha amcanın telefon sesi doldurdu odayı. O telefonunu açmak için giderken bende kitabı okumak için tekrar kitaba döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRAN
General FictionEn kötü anında ona birkaç kelime ile destek olan o peri dedesinin gittiği yerden son hediyesi olmalıydı. Burnuna bir kere daha götürdüğü mendilin kokusunu ciğerlerine çekerken üzerinde ki minik peri kanadı işlemesi dikkatini çekti. O kız gerçekten b...