20. Bölüm

24.8K 1.3K 471
                                    








Helö🧡

Nasılsınız bakalım bugün?

Yeni gelenler hoş geldiniz 🧡

Bölüm sonunda açıklamam var okumazsanız darılırım 🧡

Keyifle okumanız dileğiyle 🧡


Bölüm şarkısı; Sezen Aksu rakkas/ Sıla; engerek/ Ebru Gündeş sonsuza dek 🧡

🧚🏻🌼












Kaburgalarınızın tek tek kırıldığı bir an olurdu ya, hani nefesiniz soluk borunuzda kalırdı da yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgiyi görürdünüz. İşte ben o ince çizgide yaralı ruhumla yürüdüm. Şu kısacık zamanda yolumun sonu yaşamak, nefes almak olunca insan çektiği cefaları düşünmüyormuş meğer.

Sesini duyduğum, feri sönmüş gözlerinin yılmayan direnciyle bana bakması benim yaralı ruhumdan tutan bir eldi.

Elimi kolumu nereye koyacağımı bilmeden çöktüğüm yerden kalktım. Kalkarken sendelesem de o geri ardıma düşmeme izin vermeyip beni tutmuştu. Öyle bir tutmaydı ki insan hiç bırakmasın o baskı gitmesin istiyordu. Soğuk elleri aklımla oynarken bana bakan gözleri kalbime kastı var gibi sanrılı bir dünyaya hapsediyordu. Ellerinin soğukluğu sanki hâlâ uyuyor derken gözleri beni içine katmak için canımı alıyordu.

“Uyandın?” dedim donuk sesimle. Şaşkındım.

Gözleri usul usul kapanıp açıldı. Kirpikleri solgun tenine değdiğinde dokunmak için karıncalandı parmak uçlarım. Dudakları varla yok arası kıvrıldığında, “En güzel uyanışım oldu galiba bunca sene. Uyanmak buysa diğerleri ne?”

Ben yüzüne alık alık bakınırken o bu sefer benden sakladığı kahkahasını sihirli bir şarkının en güzel notasını bana bahşetti. “Her uyandığımda Peri kızı konacaksa kendimi delik deşik ettirmem lazım.”

Şimdi düştü jeton bende. İltifat etmişti ama küfürde etmişti bence. Ne demek delik deşik ettirmek.

Şımarma! Gerek yok deştirmeye kendini koyarım başının ucuna perili bir şey bakınıp durursun!”

Tekrar güldü. Öyle böyle değildi, yarıla yarıla güldü fakat bir seksileşti sanki. Ayılıkta yakışıyormuş...

Kahkahalarının arasından dua eder gibi, “Ben gerçeğine talibim. Peri kızının insan suretindeki melek, cansız bir eşyadan daha şifalı ruhuma.” Dedi.

Ne oldu bu adama? Morfini mi fazla verdiler, ne yaptılar.

Ona doğru eğildim. Eğilmemle öne doğru ilişen saçlarım yüzüne döküldü. Gözlerim gözlerine tutuldu kaldı. Sağlam olan kolunu kaldırdığında saçımın tutamına dokunup işaret ve parmak uçları arasında okşadı. Gözlerimi saçlarıma dokunan parmaklarına sabitlediğimde tırnak diplerindeki kanın emareleri vardı hâlâ. Derin bir yutkunuş geçti boğazımdan. Bir bana, bir boğazıma baktı. Yatağın başlığına dayalı olan elimi çekip yaralı koluna dokundum korka korka.

KATRAN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin