11. Bölüm

31.3K 1.6K 160
                                    







Hayırlı akşamlar arkadaşlar 🌝

Bölüm sonunda Instagram'a bekliyorum soru cevap için.
Yeni gelen arkadaşlar hoşgeldiniz 🐣



🧚🏻🌼






Ben daha yerimden kalkmadan Yekta benim yanıma geldiğinde; bakışları önce tenime ardından gözlerime ulaştı. Her bir bakışında ayrı bir manaya sığındım, elimi kavrayıp gözlerimizi birbirine temas ettirmesi  bu zamana kadar olması gerektiği gibiydi... Olması gereken neydi bilmiyorum fakat ihtiyaçla sızlanan derinlerde bir yer aklıma tercüman olmuştu. Bunca zaman istediğim şey, gelgitler yaşadığım kalbimin, muhtaç duyduğu ‘AidiyetlikHissiydi. Onun tarafından benimsenmek çok, çok ama çok tuhaf hissettirdi. Kalbimin odacıklarına yıllarca sanki  güneş girmemişte kara kehribarları benim güneşim ilacım olmuştu. Dozajı öyle yüksekti ki bu ilacın kalbim deprem yeriydi. Ben kendi bilinmezliğimde süzülürken karşımdaki adamın kararan gözleri bende ara ara gezse de, yanımdaki varlığını unutmak üzere olduğum adamdaydı. Böylesine korkunç, böylesine tüyler ürperten bir bakışma ne gördüm ne bildim.

Beni görmesiyle daha yeni güneş açan gökyüzüm güllük gülistanlık olurken sanki  aldatmaca gibi bakışlarını bir kara deliğe hapsetmişti.

Kim konuşacak, kimden ilk adım gelecek dediğim sırada yavrusunu kaybeden yaralı hayvan gibi bağıran Deniz Ada, imdadıma yetişmişti.

“Peri’m... Kız ne bahtsızsın sen lan. Allah’tan  seni dörde katlayıp kaçırmadılar kızım.”

İmdadıma yetişti mi demiştim ben? Yalan. Çıramı yakmak istiyordu aptal.

Korkusu diline vuruyordu yine. Sudan çıkmış bakışlarımı iki adamdan alıp Deniz’e çevirerek “Çanta gitti. İçinde dükkânın olduğu kartlarda vardı!” diye isyanla konuştuğumda, ne ara omzuma konduğunu bilmediğim bir elin baskısını hissettim. Kucağıma düşen bakışlarımı yukarı çıkardığımda Yekta bana bakıyordu. Fakat normal bir bakıştı, karşımızdaki adam ile bakışlarıyla düello yapan o değil gibi. Yekta’nın eli omzumda hafif bir baskı uyguluyordu ama sıktığı çenesi basınçlı makineden farksızdı.

“Bizim çocuklara haber edelim. Bulurlar hemen.” Dedi o günkü Agâh komutan. O dedi demesine de az önce normale dönen bakışları ile bana bakan adam bu sesi beklemiş gibi atik bir şekilde ona dönmüştü.

Hırıltılı bir nefes duyarken Yekta’dan, yine o sesini ortamda belli ederek, “Polis ilgilenir. Haber salmış esnaf zaten.” Dedi. Polisi derken ayrı bir özen ayrı bir baskı vardı sesinde. Çocuklar dedikleri timden miydi yoksa arkadaşları mı gelmişti buraya?

Hem bu adam ve ikisi nereden bağlantılıydı?

Esnaf, yüzyıllık dedikodu malzemesi yakalayan magazin gazetecileri gibi  merakla bakıyordu.

Benim baktığım yere Yekta’da bakarken “Emniyete gidelim ifadenle dilekçeni verip eve gideriz.” Dedi.

KATRAN  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin