17.

4.4K 215 23
                                    

                                ****
      Gecenin bir yarısı salondaki koltukta oturmuş Oğuz'la aramızda geçen tartışmayı düşünüyordum. İçimde bir kızgınlık yoktu ona karşı. Ama bir parça kırılmıştım.

Kendi içimde Oğuz'u haklı çıkarmanın yollarını arıyordum. Belkide haklıydı. Ama nerede?

Hayatımdaki hikayelerin çoğu böyleydi benim. Bir yerde bir şekilde yara alır sonrada ben dışında herkesi haklı çıkarmaya çalışırdım. Yirmi dört senelik hayatımda ne olursa olsun annemi haklı çıkarmam gibi.

Derin bir nefes alıp koltuktan kalktım. Mutfağa doğru yönelirken zihnimi Oğuz'la olanlardan alıp başka şeyler düşünmeye ittim. Aklıma bugün Hacer teyzenin ölüsünü bulduğum an düştü. Hata yapmıştım. Bir insanın canına mâl olan çok büyük bir hata. İçimdeki pişmanlıklara bir yenisini daha ekleyerek yaptığım bu hatanın bir telafisi yoktu. Ama yine de Hacer teyzenin intikamını alacaktım.

O an aklımda başka bir düşünce belirdi. Gün içinde duyduğum bazı cümleler peş peşe yandı zihnimde. İlk Hacer teyzenin elinde bulduğum notta geçen şu cümle belirdi ;

....böyle bir hediye daha bırakmıştık sana ama hâlâ bulamadın.

Sonra karakolda ağlayan kadını sorduğum da Feyzullah komutanın sözleri;

Kocası kaybolmuş savcım. Evden odun kesmeye diye çıkıp üç gündür eve dönmemiş.

Ve en sonda Ömer Korhan'ın neden kendini oduncu olarak tanıttığına dair söylediği sözler;

Onlar öyle tanıtmamı istedi savcım.

Elimdeki bardağı mutfak tezgahına koyarken sanırım bilmeceyi çözmüş "hediyenin" yerini de bulmuştum.  Cafer ve Baran İnci'yi öldürürken asıl oduncu cinayete şahit olmuştu. Bunu fark eden Cafer ya da Baran adamı öldürüp ormandaki kulübeye gizlemişti.

Peki neden adamın ölüsünü ailesi bulamamıştı? Sonuçta kulübe adama aitse ilk bakmaları gereken yer orası değil miydi?
Tüm bu sorular içerisinde Cihan abiye mesaj atıp Kim Chin Mae'nin telefon numarasını istedim. Jandarmaya haber vermeden önce adamın ölüsünün kulübede olup olmadığından emin olmalıydım. Ama İnci'nin ölüsünü bulduğum o ormana  tek başıma gitmek şuan içimden gelmiyordu. Belki de bir ölü bedeni daha tek başıma bulmaya cesaretim yoktu.

Telefonuma mesaj olarak gelen numarayı hemen aramıştım. Sonlara doğru açılan telefondan uykulu bir ses yükseldi.
- Kimsin gecenin bu saatinde?
Başımı kaldırıp saatte bakarken,
- Hazan, dedim.
Saat 01.30' u gösteriyordu.
- Ne var savcı gecenin bu saatinde?
- Benimle bir yere kadar gelmen gerekiyor.
- Bu saatte? Nereye kadar gelecek mişim?
- Ormana kadar.
Bir nefes alıp verme sesi ardından da hafif bir kahkaha doldu kulaklarıma.
- Sen benle kafa mı buluyon savcı bu saatte?

Gözlerimi devirip derin bir nefes aldım.
- Hayır kafa falan bulduğum yok. Gerçekten önemli bir mesele.

Bir süre sessizlik oldu ve Kim Chin Mae
- Tamam geliyorum. Nerede buluşacağız? Diye sordu.
- Yaşadığım apartmanın yakınlarında bir park var. Sana konumunu atarım. Oraya gel. Gideceğimiz yere iki araba gidemeyiz. Dikkat çekmememiz lazım.
- Tamam, diyen Kim Chin Mae telefonu kapatırken üzerimi değiştirmek için yatak odasına girdim.

                              ****
Bir süre sonra elimde et ve mamayla arabadan inip parka giriş yapmıştım . Köpek her zamanki yerinde yani kaydırağın altında yatıyordu. Beni görünce yanıma gelmiş ve kuyruğunu sallamaya başlamıştı. Başını okşayıp gülümserken yine çam ağacının yanına doğru yürümeye başladım. Ona yemeğini verip kaydırağa oturdum. Kim Chin Mae birazdan burada olurdu.

VATANAŞK ( Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin