62.

1.4K 113 82
                                    

Oy sınırı: 70 vote

Bu kadar beklettiğim için üzgünüm. Keyfli okumalar 💜

                              ********
     Dakikalardır bir odanın içinde oturuyordum. Tepemde sallanıp duran lambanın yaydığı sıcaklık terletmeye başlamıştı artık. Sol bacağım sinirden titrerken sabrımın sınırındaydım. Hiç hesapta olmayan bir şeyin içine düşmüştüm. Sabahın köründe buraya getirilmiştim ve şimdi de bu VASÖ denilen örgütün keyfini bekliyordum.

  Gözlerimi karşımdaki duvarın sol üst köşesinde bulunana kameraya diktim. Keyfini beklediğim o yavşaklar tarafından izleniyor olduğumun bilincindeydim. Sert bir nefesi alıp verirken oturduğum sandalyede öne doğru eğilip ellerimi masanın üzerinde birleştirdim. Gözlerimi kameradan çekip kolumdaki saatte baktım.

  13.34

  Sabah saat 06.30'da evden çıkmıştım. Yedideki uçağa binip saat 08.40'ta Ankara Akyurt'taki Esenboğa havalimanına iniş yaptığımda havalimanının kapısında Cihan itinin bahsettiği gibi 06 EH 56 plakalı bir siyah volswagen minibüs bekliyordu. Araca doğru ilerlediğimde kapısı açılmıştı. Açılan kapıdan araca bindiğimde üstüm aranmış, telefonum ve silahım alınmıştı. Ardından da gözlerim ve ellerim bağlandığında karşı koymamıştım.

  Araç Akyurt'tan şehrin batısına doğru hareket etmeye başladığında çocukluktan kalma olan o alışkanlıkla saniyeleri saymaya başlamıştım. Şu an bulunduğum bu sikik yere üç saatte gelmiştik. Ankara'dan çıkmadığımıza emindim. Akyurt'a üç saatlik bir mesafede bulunabilecek olan ilçeleri, aracın hızını da hesaba katarak, gözden geçirdim. Eskişehir sınırında olan Nallıhan' da olma olasılığımız yüksekti. Doğusunda Beypazarı,  kuzeybatısında Göynük, kuzeyinde Mudurnu - Seben,  batısında Sarıcakaya, güneyinde Eskişehir ve Mihallıçcık bulunun bu ilçenin dört bir tarafı dağ ve tepelerle çevriliydi. O dağlardan birinin eteklerinde olabilirdik çünkü yolculuğun son yarım saatinde aracın ilerlediği yol fazlasıyla bozuktu.

   Kısaca eğer yanılmıyorsam nerede olduğumu hemen hemen biliyordum. Fakat içinde bulunduğum yapının nasıl bir yer olduğu, korunup korunmadığı, içinde kaç kişinin bulunduğu gibi kritik bilgilere sahip değildim. Yanımda ne silahım ne de çakım hiçbiri yoktu. Kötü bir niyetleri ya da bana ters düşecek bir tavırları olduğunda verdiğim tepki dogrultusunda nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağımı kestiremiyordum. Ben bordo bereli bir özel harekat askeriydim. Bir adım atmadan önce on adım sonrasını düşünür ona göre hareket ederdim. Hayatımın her alanında önce vatanım sonrasında da kendim için alınabilecek minimum risk için eğitilmiştim. Her an tetikte olmalıydım. Ancak şu an içinde bulunduğum durum kontrolüm dışındaydı. Zaman geçtikçe daha da kıllanıyordum. Başıma gelen bu boktan şeylerden Halit albayın haberinin olması dışında bu örgüte güvenmem için hiçbir sebep yoktu.

  Derin bir nefesi içime çekip dirseklerimi masaya dayarken başımı ellerimin arasına aldım. Hazan'ı özlemiştim. Kaç saat olmuştu ayrılalı? Altı yedi saat belki. Ama asırlar geçmiş gibi bir özlem yakıp kavuruyordu içimi. Gece boyunca tek bir saniye dahi uyumadan onu izlemiştim. Öpüp koklamış ama dün gece olanlardan sonra fazla ileriye gitmemiştim. Saçlarında nefeslenmiş, boynuna birkaç masum öpücük kondurup elini tutmuştum. Ara ara ateşini kontrol edip nefes alışverişlerini dinlemiştim. İyiydi. Ateşi normal, nefes alışverişleri ise düzenliydi. Ama birlikte uyduğumuz ya da onun uyuyup benim onu izlediğim diğer gecelere nazaran oldukça sakin uyuyordu son iki gecedir. Dün gece üzerimde , bu gece yanımda neredeyse hiç hareket etmeden uyumuştu. Öyle derin, bir nefes uzağımda olmasa, o kadar sessiz ve sakin uyuyordu ki bazen bu uyku halinden huzursuz oluyordum. Çok seviyordum onu. 31 yıllık hayatım boyunca kimseyi böyle sevmemiştim. Sevginin ne olduğunu bilmiyordum da denebilir. Korkuyordum. O huzursuzluğun sebebi de buydu. Çok sevdiğim için çok korkuyordum. Onsuz kalmak en büyük kabusumdu. Her geçen gün içimde büyüyüp içime sığmayan bir sevgi taşıyordum yüreğimde. Bir adım uzağımda olsa kafayı yiyecek hale geliyordum. Hayatındaki her şeyi, herkesi sikip atmış bir adamdım ben. Eline bir silah alıp canını bu vatanın topraklarına siper etmiş bir askerdim. Ölümle yoldaş olan bir adam ve şimdi ölümden korkuyordum. Hazan...ya bir gün, bir şekilde bir şey olursa ona? Ya gücüm yetmezse onu korumaya? Ya bir gün, bir gece,  ansızın kendimi onsuz bir evin içinde, onun kokusunun sinmediği bir yatakta uyumaya çalışırken bulursam? Bütün gece bu düşünceler bir karabasan gibi çökmüştü üzerime. Hazan öylece hiç kımıldamadan uyurken kendi kendime o karabasanla savaşmıştım. Birazda o yüzden bugün iyi değildim.

VATANAŞK ( Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin