29.

4.4K 143 40
                                    

                                 *****
Fırat'ın etli ve yumuşak dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissettiğimde afallamıştım. Gözlerim şokla aralanmış kalbim ise delice atmaya başlamıştı. İçimde ılık birşeyler akarken elim ayağım boşalmış, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki.

Dizlerimin bağı çözülüyormuş gibi hissederken Fırat'ın dudaklarımın üzerinde hareketsizce duran dudakları usulca hareketlenmeye başlamış ve alt dudağımı dudaklarının arasına almıştı. Ben ne yapacağımı bilemez bir halde midem heyecanla kasılırken damarlarımda akan kanın sıcaklığını hissedebiliyordum. Bedenim hafiften titremeye başladığında Fırat'ın koluna tutundum. O ise çenemdeki elini yanağıma çıkarmış , diğer elini de belime dolarken beni öpmekten zevk alırcasına derince kaşlarını çatmıştı.

İçinde bulunduğum bu hâl öyle bir sarsıyordu ki beni eğer Fırat belimi tutuyor olmasaydı düşebilirdim bile. Çok farklı birşeydi bu yaşadığım. İlk öpücüğümdü. Birçok şey hissettiriyor, beni umulmaz bir heyecanın ve hissli bir anın içine itiyordu.

Gözlerim usulca kapanırken elimdeki bilgisayar parmaklarımın arasından kayıp yere düşmüş ve parke zeminde tok bir ses çıkarmıştı. Fırat ise bilgisayarın düştüğü elimi tutup omuzuna koymuş sonrada tekrar belimi tutup beni kendine çekerken üst dudağımı yoğun bir şekilde öpmeye başlamıştı. Gerçi buna öpmek diyemezdik. Emmiyordu sanki. Ve bu bana garip hissettiriryordu. Garip ama güzel.

Bense ona karşılık veremiyordum. İlk öpücüğümün olmasının yanı sıra bunu denemedim. Çünkü kalbim bu ana atarken az önce ve bugün olanlara hâlâ kırıktı. Eğer Fırat gerçekten çocukça davrandığımı düşünüyorsa bunu konuşmalıydık. Bende hoşlanmadığı özelliklerim varsa bilmeliydim. Kendimi değiştirmeye çalışmazdım ama bir orta yol illaki bulurduk.

Genelde hayatımda beni kıran insanlara karşı kırgınlıklarımı saklardım. Ki zaten beni kıran insanlarda beni kırıp kırmadıklarını pek umursamazdı. Ama bu ilişkide bunu yapmak istemiyordum. Birine "kırıldım" diyebilmek benim için her ne kadar zor olsa da bunu yapacaktım. Çünkü üstünü örtmeye çalıştığım her kırık bir süre sonra bir dağa dönüşecek ve belki de bizi paramparça edecekti. Bunu istemiyor, Fırat'la sağlıklı bir ilişkimiz olsun istiyordum. Ne kadar olursa...

Yine de Fırat'ın beni öpmesine engel olmadım. Ya da herhangi bir karşılık vermedim. Gözlerim kapalıydı. Fırat'ın vücudundan yayılan sıcaklığı hissedebiliyorken, ikimizin de kalp atışlarını duyabiliyorken onun beni öpmesine izin verdim.

Fırat ise bir gece lambasının aydınlattığı bu loş odada dudaklarımı saniyelerce öpmüş , sırtımdaki eliyle belimi okşamış, yüzümdeki eliyle de usul usul sevmişti tenimi.

Bir süre sonra ise dudaklarını dudaklarımdan ayırıp alnını alnıma dayamıştı. Derin derin aldığı nefesler yüzüme çarpıyor ve benim aldığım titrek nefeslere karışırken tenimi yakıyordu sanki. Yüzümdeki elinin baş parmağı az önce öptüğü alt dudağımı okşarken Fırat,
- Yavrum, dedi boğuk çıkan erkeksi sesiyle.
Gözlerim hâlâ kapalıydı. Yanaklarım ise alev alev yanıyordu. Ve ben konuşacak halde değildim. Bu yüzden gözlerimi hafifçe aralasamda Fırat'a herhangi bir cümle kurmadım ya da kuramadım. Bilmiyorum. Ama gözlerimin dolduğunu hissettim. Ağlamazdım lakin yaşadığım duygu yoğunluğu benliğime fazla geliyordu.

Fırat belimi tuttuğu eliyle beni iyice kendine çekerken alnıma bir öpücük kondurmuş sonrada başını benden biraz uzaklaştırıp yüzüme bakmaya başlamıştı. Yüzümden birşeyler anlamaya çalışıyordu. Belki beni öptüğü için nasıl hissettiğimi ya da ona kızıp kızmadığımı sorguluyordu kendi içinde.

VATANAŞK ( Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin